Batı ve Rusya arasındaki gerginlik gün geçtikçe artıyor. Büyük güçlerin birbiriyle olan yarışı şiddetlendikçe restleşmelerin dozu buna paralel olarak tehlikeli bir boyut kazanıyor.
Şüphesiz bunun en büyük örneğini, nükleer silah kullanımına yönelik tehditler oluşturuyor. Zira, nükleer silah kullanımı sadece belirli bir bölge için değil tüm dünya için savaş nedeni olabilir.
Putin’den yeniden nükleer resti
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada Batı ülkelerini uyararak Rusya’nın teknik olarak nükleer savaşa hazır olduğunu ve Ukrayna’ya asker gönderilmesi halinde bunun savaşı önemli ölçüde şiddetlendireceğini belirtti.
Bu uyarının ardında, genişleyen NATO’nun Rusya’ya yakınlaşması var elbette. Öyle ki, konuşmasında Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasının “anlamsız bir adım” olduğunu belirtti ve “Orada (Finlandiya sınırında) askerlerimiz yoktu, şimdi olacaklar. Orada imha sistemleri yoktu, şimdi yerleştirilecekler” dedi.
Peki, nükleer tehdit ne boyutta?
Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle Batı’ya karşı yaptığı bu tehditlerin şiddetinin ne kadar artacağı ya da gerçekleşme ihtimali önümüzdeki günlerdeki gelişmelerle takip edilebilir. Ancak, halihazırda nükleer silahın dünya için nasıl bir tehdit olacağına birlikte bakalım. İstinye Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi ve Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel ile detayları konuştuk.
“Büyük güç rekabeti geri döndü”
Prof. Dr. Erenel, öncelikle, dünya genelindeki nükleerleşmedeki artıştan bahsediyor. Ülkelerin nükleer silah konusunda attığı adımların gündemi sıcak tuttuğunu belirtiyor.
“Günümüzde büyük güç rekabetinin geri dönüşü ile nükleer silahların uluslararası politika ve güvenlik stratejilerinde daha çok gündeme getirildiği bir süreç yaşanıyor. 1945 sonrası ABD ve SSCB liderliğindeki iki kutup arasında dengeyi sağlayan nükleer silahlar soğuk savaşın sona ermesi ile ikinci plana atılmış gibi görünse de özellikle Çin ve Kuzey Kore’nin nükleerleşme çabalarındaki artış, İran’ın nükleer silah edinme yolundaki çalışmaları, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşta sık sık gündeme gelen nükleer silah kullanımı açıklamaları, Rusya’nın Belarus’a yerleştirdiği taktik nükleer silahlar, İsrail üst düzey yetkililerin İsrail-Filistin çatışmasında bile Hamas’a karşı nükleer silah kullanmadan söz etmeleri, nükleerleşmeye çalışan Japonya vb. ülkeler konunun sıcaklığını arttırmakta önemli faktörler.”
“Nükleer silahsızlanma ikinci plana atılıyor”
Erenel, nükleer silahsızlanma ve risk azaltımı yaklaşımlarının giderek ikinci plana atıldığı bir dönemde olduğumuzu da vurguluyor. 400’den fazla nükleer savaş başlığı olan Çin’in 2035 yılına kadar bin 500 savaş başlığı sayısına ulaşabileceğinin beklendiğini söylüyor.
Erenel, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşması ile anlaşmada belirlenenlerin dışındaki ülkelerin nükleer silaha sahip olmalarının engellendiğini ifade ediyor. Ancak nükleer silah sahibi olmasına izinli olan ülkelerin bu silahları sayıca arttırmak, modernize etmek gibi konularda bir sınırlamaya tabi tutulmadıklarını da hatırlatıyor (9 nükleer silah sahibi devlet, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’nın yanı sıra Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore).
Öte yandan, ABD ve Rusya arasındaki nükleer silahların sınırlandırılmasına yönelik anlaşmaların birer birer iptal edilmesi, Rusya’nın nükleer denemelerinin yasaklanması anlaşmasını askıya aldığını açıklaması, ABD’nin, anlaşmanın hilafı olan, İsrail’i nükleer güç yapması gibi konuların da nükleer silahsızlanmanın gündeme getirilmesini güçlendiren gelişmeler olduğuna işaret ediyor.
“Nükleer silahlanma giderek kokutucu olmaya başladı”
Rusya’nın nükleer tehditlerinin Ukrayna savaşı nedeniyle arttığını belirten Erenel, Moskova’nın konvansiyonel kuvvetlerine olan güveninin sarsıldığını söylüyor. Gelecekte olası bir çatışmada NATO’yu caydırmak ve yenilgiye uğratmak maksadıyla stratejik olmayan nükleer silahlara yönelmesine yol açtığını söylüyor. Nükleer silahlanmanın giderek tehlikeli bir boyut aldığını dile getiriyor.
“NATO’nun, Avrupa’da ‘taktik’ B61 nükleer bombalarının atılmasını simüle eden bir nükleer tatbikat yapması son derece önem taşıyan bir gelişme. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, ‘Soğuk Savaş’ın zirvesinden bu yana görülmemiş bir nükleer tehlike döneminde olan dünyanın 1945’ten beri nükleer silah kullanılmadığı için şanslı olduğu, ancak şansın bir strateji olmadığı, jeopolitik gerilimlerin nükleer çatışmaya dönüşmesine karşı da bir kalkan olmayacağı’ açıklaması nükleer silahlanmanın giderek kokutucu olmaya başlayan tırmanışına dikkat çeken bir uyarıdır.”
Hangi ülkede kaç nükleer başlık var?
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2023 raporuna göre, dünyada 12 bin 512 nükleer savaş başlığı bulunuyor. Rusya, 5 bin 889 nükleer savaş başlığıyla, nükleer güce sahip ülkeler arasında ilk sırada yer almakta. Rusya’yı 5 bin 244 başlıkla ABD ve 410 nükleer başlıkla Çin takip ediyor. Fransa’nın 290, İngiltere’nin 225, Pakistan’ın 170, Hindistan’ın 164, İsrail’in 90, Kuzey Kore’nin ise tahminlere göre 30 nükleer savaş başlığı bulununuyor.
“Nükleer silah yatırımları arttı”
Erenel, ABD ve Rusya’nın, nükleer savaş başlıklarını füze, uçak ve denizaltı fırlatma sistemlerini ve nükleer silah üretim tesislerini yenilemek ve modernize etmek için kapsamlı programlarının olduğu bilgisini de veriyor. Ayrıca, son dört yılda nükleer silah yatırımlarının arttığına dikkati çekiyor.
“Nükleer Silahların Yasaklanması Takibi ve Uluslararası Nükleer Silahları Kaldırma Girişimi’nin (ICAN) hazırladığı raporlarda nükleer silaha sahip 9 ülkenin, 2019-2022 döneminde nükleer silah geliştirmek için yaptığı yatırımlar yayımlandı.
Bu verilere göre, dünya genelinde nükleer silah yatırımları 2019’da 72,9 milyar, 2020’de 72,6 milyar, 2021’de 82,4 milyar, 2022’de 82,9 milyar doları bulmuştur. 4 yılda yatırımların 10 milyar dolar artması dikkati çekicidir. Nükleer silahlara en çok yatırım yapan ABD’yi sırasıyla Çin, Rusya, İngiltere, Fransa, Hindistan, İsrail, Pakistan ve Kuzey Kore takip ediyor.”
Nükleer savaşın ilk saatlarinde 34 milyon insan ölebilir
Princeton Üniversitesi’nin Bilim ve Küresel Güvenlik programındaki araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir simülasyona göre, Rusya ile ABD arasında düşük verimli bir nükleer silahın tetiklediği nükleer savaşın başlamasından sonraki ilk birkaç saat içinde 34,1 milyon insanın ölebileceği ve 57,4 milyon kişinin de yaralanabileceği öngörülüyor.
Erenel, böyle bir savaşta nükleer silahı ilk atanın avantaj sağlayacağını da belirtiyor. Bu yüzden füze sistemleri üzerindeki çalışmaların hızlandığını söylüyor. Halihazırda ise Rusya’nın füze sistemlerinde hız nedeniyle avantajlı olduğu bilgisini de aktarıyor.
“Nükleer savaş başlıklarının teknolojik gelişmelere bağlı olarak balistik (hipersonik) füze sistemleri aracılığı ile atılabilecek ve ilk atan tarafa önemli bir avantaj sağlayacak olması nükleer savaş başlıklarının atılacağı vasıtalar üzerindeki çalışmaların hızlanmasına neden olmuştur. Füzeler dışında nükleer denizaltılar ve savaş uçakları da bu maksatla kullanılanılabilir.
Rusların, Satan (11.000 km menzil), Sarmat (17.000 km menzil), Kinzhal (1.240 mil) füzeleri çok yüksek hıza ve menzile sahip olmaları nedeniyle Rusya’ya önemli avantaj sağlayabilecektir.”