İlkokulda bir öğretmenim vardı. Sevimli şakacı konuşkan biriydi ama kızdı mı da saklanacak yer arardık. Çocuk halimle çok yaşlı olduğunu sandığım fakat yıllar sonra hayatının baharında rahmetli olduğunu öğrendiğim bu öğretmenim her gün herkesi ama herkesi tahtaya kaldırır üç beş dakika o çocuğa “öğretmenlik” görevi verir dersi yüksek sesle eğer isterse sıraların arasında gezerek anlatmasını isterdi
O dinlerdi…
Sadece dinlerdi.
-Nehrin sesini dinleyin ve bir alabalık yakalayın ( İrlanda atasözü )
Öğrencileri dinleyerek onlara önem verdiğimizi gösterip yeteneklerini ortaya çıkarabiliriz Unutmayalım ki elmas parlatılmadan değerini bulmaz.
Her gün acaba sıra bizde mi heyecanıyla eve gider gitmez ödevlerimizi yapar ertesi günün derslerini salonumuzda ve yahut bahçemizde yüksek sesle daha etkili olsun diye de el kol hareketleri yaparak anlatmaya ertesi güne hazırlanmaya çalışırdık.
-Bugünün işini yarına bırakma
Bizleri en çok rahatsız eden çocuklarımızdaki sorumsuz davranışları sevgiyle ilgiyle onları önemli hissettirerek sorumluluk sahibi birer birey haline dönüştürebiliriz.
O günlerde öğrendiğim hala da o gün öğrendiğim şekliyle aklımda kalan yüksek yerlere çıkınca havanın soğumasının nedenini havaya bir dağ çizerek her yüz metrede havanın 1 derece soğuduğunu söyleyebilirim sizlere.
Ya da Cem Sultan olayını ayrıntısıyla…
2m=12 ise m kaçtır sorusunun cevabını tam da o anki ruh hali ve heyecanıyla anlatabilirim.
-İşleyen demir ışıldar
Öğrencileri motive ettikçe çalışma azmini geliştirecek ve başarılı birer birey haline dönüştürebiliriz
Çünkü biz o anda kara tahtanın önünde önemli bir görev almış öğretmenimizin bizlere duyduğu güveni kaybetmemek için canla başla mücadele eden küçük hanımlar ve küçük beyler idik.
-Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olurmuş
Bugünün küçüğü yarının büyüğü olan evlatlarımız öğretmenlerimizi örnek alarak yetişirler.
Öğretmenimiz de en arkadan ama gerçekten de en arka sırada oturmuş dikkatinin büyük bir bölümünü anlatanda diğer bölümünü de sınıfın genelinde olacak şekilde bizi dinlerdi.
-Gözlemle, dinle, sus, az yargıla çok sor.
Öğrencileri aktif hale getirerek eksiklerini kendilerinin fark etmesini ve tamamlamalarını sağlamak akıllıca bir öğretim yöntemidir.
Sonra izleyici durumunda olan arkadaşlarımıza “eksik kalan bir yer var mı? “diye sorar içimden inşallah arkadaşlarım yok der diye düşünürken yavaş yavaş ellerin havaya kalktığını varsa eksiğimizi yoksa onların anlamadığı kısımları sorar cevabımızdan sonra öğretmenimiz ayağa kalkar dersi bir kez de kendisi anlatır ve o gün dersi anlatana övgüler sunar ve mutlaka başını okşardı.
-Kayayı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.
Tüm eksikliklerini gözlemleyerek öğrencilere fırsat vererek aynı ilerlemeyi sağlamaları için sabırla sevgiyle sonuca ulaşmak çok önemlidir.
Bir gün sınıfımıza bir müfettiş gelip bize sorular sorarken sıra bana geldi ve benim cevabımdan sonra öğretmenimin müfettişe “bu çocuk tüm okulları okur “ dediğini duydum. O halimle okumalıyım çünkü öğretmenim bana çok güveniyor bu güveni boşa çıkarmamalıyım diye düşünmüştüm. Çünkü bir insana verebileceği en güzel hediyeyi vermişti bana…
-İnciler kumsalda bulunmazlar, elde etmek için dalmalısın. ( Çin atasözü )
Bir çocuğa verebileceğimiz en güzel hediye onu değerli hissettirmek ve inanç aşılamaktır.
Bana inanmış ve güvenmişti
İstesem de bu güvenini boşa çıkaramazdım
Derste bize görevler verip pür dikkat dinleyerek kendimizi önemli hissettirmişti
Başımızı okşarken sevgisini hissettirmişti
Tahtaya kaldırarak korkularımızı, heyecanımızı yenmemizi sağlamıştı
“Arkadaşınıza sorunuz var mı?” derken dinleyenlerin de aktif olmasını sağlamıştı
-Küçücük bir ilgi ve sevgi ile hayatımızın gidişatı değişebilir
Hayatta her şey motivasyona bağlıdır, öğrenciye sevgiyle gösterilecek her ilgi her öğrenciyi başarıya ulaştırır.
Şimdi düşünüyorum da ben şanslı bir çocukmuşum…
Çünkü biliyorum ki bir çocuğun en büyük şansı küçükken iyi bir öğretmene rast gelmesidir.
Bu yaşımda hala sevgiyle hatırladığım, bir kasaba öğretmeninden örnek almaya çalıştığım ders anlatma taktiklerim var
Öğretmenliğimize ek “birçok unvan” almamıza rağmen ben öğretmen enstitüsü mezunu bir öğretmeni unutmadım.
Bütün öğretmenlerimizin bugüne gelene kadar ki süreçte unutamadığı öğretmenleri vardır, onları hatırlayarak onlar gibi olmaya çalışmaları halinde yetiştirecekleri öğrencilerin saygılı bilgili kültürlü ve başarılı öğrenciler olarak yetişmelerini sağlayacaklardır bu da toplumumuza kazandıracağımız en yüce değerdir.
Sevgi sabır biraz da emekle çocuklarımıza ve gençlerimize dolayısıyla geleceğimize büyük bir yatırım yapmış oluruz
Mustafa Kemal Atatürk de çocuklara hitaben “ Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler, hepiniz geleceğin bir gülü ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizden çok şey bekliyoruz .”derken öğretmenlere hitaben de “Öğrenciler ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksınız!” demiştir.
İlim İrfan ordusu da dediği öğretmenlerimizin önemini ve gelecekteki etkisini birçok yerde dile getiren Atatürk küçüklere büyükmüş gibi davranmanın önemini de ısrarla belirtmiştir.
Unutmayalım ki eğittiğimiz çocuklar devletimizin gelecekteki yöneticileri idarecileri doktorları mühendisleri esnafı işçisi…Yani onları bugünün küçüğü ama geleceğin büyükleri olarak düşünüp her adımımızı ona göre atmak hepimizin insanlık vazifesidir.
Saygılarımla…