Çocuğunun fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşanlar bu 5 tehlikeye dikkat! ‘Durumun ciddiyetine göre velayetin kaldırılmasına kadar gidebilir’
Sosyal medya kullanımı yaygınlaştıkça hemen her anın paylaşılması kullanıcılar için adeta bir zorunluluk haline geldi. Pek çok kişi aile hayatının tüm ayrıntılarını sosyal medya hesaplarına taşıyor; ebeveynler çocuklarının fotoğraf ve videolarını paylaşmaktan geri durmuyor. Peki ama bu ne kadar doğru? Bu durumda çocuğun hakları neler? Uzmanlar yanıtladı…
Günümüzde daha doğmadan anne-babaları tarafından sosyal medya hesabı açılan ve dünyaya “dijital kimlikleriyle” gelen bebeklerin tüm anları yüzlerce hatta binlerce takipçi ile paylaşılıyor.
Fakat uzmanlar, sosyal medyada çocuk fotoğrafı paylaşmanın hukuki açıdan göründüğü kadar masum ve tehlikesiz olmadığı görüşünde.
Pek çok ebeveyn sosyal medya üzerinde çocuklarıyla ilgili paylaşımlarının onları yetişkinliğe kadar takip edeceğinden habersiz. Üstelik ebeveynlerin ileride ciddi yasal yaptırımlarla karşı karşıya kalmaları da muhtemel. Zira küçük yaşta rızası dışında fotoğrafları paylaşılan bir çocuk, 18 yaşına geldiğinde ebeveynlerine karşı dava açma hakkına sahip olabiliyor.
Son olarak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un lideri olduğu Rönesans Partisi Milletvekili Bruno Studer, çocukların sosyal medyada mahremiyet hakkına ilişkin yasa tasarısını meclis gündemine getirdi. Reşit olmayan çocukların kişilik haklarının sosyal medya mecralarında koruma altına alınmasına ilişkin yasal düzenlemenin önümüzdeki günlerde hayata geçmesi bekleniyor.
BİLGİLER ÜÇÜNCÜ ŞAHISLAR TARAFINDAN KOPYALANIYOR
Diğer yandan mutluluklarını sevdikleriyle paylaşmak ve çocuklarının gelişimlerini kayıt altına almak isteyen ebeveynler, sosyal medyayı kimi zaman da diğer anne ve babalara tavsiyeler vermek için kullanıyor. Ancak bu paylaşımların farklı risklere de kapı araladığı da ortaya çıktı.
Araştırmacılar, ebeveynlerin Facebook ve Instagram başta olmak üzere yaptıkları paylaşımların üçüncü şahıslar tarafından kopyalandığını, bu sayede çocukların fotoğraflarını, adlarını ve doğum tarihlerini elde etmelerinin kolaylaştığını keşfetti.
Peki ama ebeveynler risklerin ne kadar farkında? Konuyu Uzman Klinik Psikolog Melis Ünlü, Avukat Adem Akkır ve Bilişim Uzmanı Osman Demircan ile konuştuk.
‘SEVİNÇLERİNİ PAYLAŞMAK VE GERİ BİLDİRİM ALMAK İÇİN PAYLAŞIYORLAR’
Ebeveynlerin sosyal medyada çocuklarının fotoğraf ve videolarını paylaşmalarının altında çeşitli sebeplerin yer aldığının altını çizen Psikolog Melis Ünlü, “Ebeveynler, çocuklarıyla ilgili deneyimlerini ve sevinçlerini paylaşarak yakınlarıyla bağlarını güçlendirmek ve onlarla ilgili geri bildirimler almak isteyebilirler” dedi ve ekledi:
“Sosyal medya platformları, kullanıcıların kendilerini ifade etme ve toplumla bağlantı kurma arzularını tatmin etmek için tasarlanmıştır. Ebeveynler, bu platformları kullanarak kendilerini ve ailelerini tanıtmak ve etkileşimde bulunmak isteyebilir ve bunu yaparken çocuklarının fotoğraf ve videolarını paylaşmanın zararsız bir eylem olduğunu düşünebilirler. Ancak çocuklarının fotoğraflarını paylaşmanın kişisel hayatlarına zarar verebileceğinin veya gelecekteki iş ve okul fırsatlarını etkileyebileceğinin farkında olmalılar. Bu nedenle sosyal medyada çocuklarıyla ilgili paylaşımlarını yapmadan önce, çocuklarına saygı duymaları, mahremiyetlerini korumaları ve gelecekte olabilecek sonuçları düşünmeleri oldukça önemlidir.”
ÇOCUKLARIN PAYLAŞILMASI KİŞİSEL HAYATLARINI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR
Melis Ünlü, sosyal medyada çocukların fotoğraflarının paylaşılmasının ileride çocuğun psikolojisini nasıl etkileyeceğini ise beş başlık altında özetledi:
–Mahremiyet ihlali: Çocukların fotoğraflarının paylaşılması, çocukların mahremiyetini ihlal edebilir ve bu durum çocuklarda güvensizlik ve özgüven eksikliği yaratabilir.
–Özgünlük kaybı: Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, çocukların kişisel hayatlarının parçası haline gelir ve bu durum çocukların özgünlüklerini kaybetmelerine neden olabilir.
–Toplumsal baskı: Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, çocukların toplumsal baskıya maruz kalmasına neden olabilir. Çocukların paylaşılan fotoğraflarından dolayı dalga geçme, alay etme gibi olumsuz davranışlarla karşılaşmaları mümkündür.
–Dijital iz bırakma: Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, çocukların ileride iş ve okul başvurularında karşılarına çıkabilecek dijital izler bırakır. Bu durum, çocukların kariyer hedeflerine ulaşmalarını zorlaştırabilir.
–Kişisel güvenlik: Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, çocukların kişisel güvenliği açısından da risk oluşturabilir. Bu fotoğrafların kötü niyetli kişiler tarafından kullanılması, çocukların fiziksel ve duygusal güvenliğini tehdit edebilir.
ÇOCUKLARIN GÖRSELLERİ YAPAY ZEKA İLE MONTAJLANABİLİR
Yetişkinlerin ve ebeveynlerin çocukların fotoğraflarını izinsiz paylaşmasının siber riskleri de göz ardı edilmemeli.
Bu konudaki en büyük riskin artık cep telefonlarından bile ulaşabildiğimiz yapay zeka teknolojileri olduğunu vurgulayan Osman Demircan, “Yapay zeka teknolojileri fotoğrafları herhangi bir video içerisinde bulunan karakterlere montajlayabiliyor. Genellikle şaka amaçlı kullanılan bu uygulamalar kötü amaçlar içinde kullanılabiliyor. Örneğin, çocuğun fotoğrafı yetişkin içerikli bir videoya monte edilir ve bu video arama motorları tarafından indekslenirse çocuğun ismi arama motorlarında her arandığında aslında hiç ilgisi olmadığı bir video ile anılabilir” ifadelerini kullandı.
“Daha büyük bir risk olarak küçük yaşta çocukların paylaşılan fotoğrafları profesyonelce düzenlenip, illegal yetişkin içerikli sitelerde paylaşılabiliyor. Pedofili eğilimlileri hedefleyen bu siteler de internette indekslenmekte. Yani o fotoğrafları paylaşan site ve fotoğrafları o siteden alarak paylaşan diğer siteler şeklinde tüm internet dünyasına yayılabiliyor” diye konuşan Demircan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her zaman en büyük risklerden bir diğeri de sosyal medyada kullanılan fotoğraflar ile çocuğun adına sahte hesap açılması. Bu şekilde açılan sahte hesaplarda ana hedef hesap sahibi olmuyor. O hesabı takip etmeye başlayan arkadaşları ana hedef oluyor. Güvenilir bir hesap gibi görünen taklit hesabı takip eden arkadaşları, gerçekten arkadaşı ile iletişim halinde olduğunu düşünürken aslında kötü niyetli bir kişi ile iletişim halinde oluyor. Siber zorbalık, taciz ve kaçırılma ile sonuçlanabilecek bir durum bu maalesef.”
‘YÜZDE 100 GÜVENLİK SAĞLANAMAZ’
Demircan, güvenli paylaşım için bir uygulama modeli olmadığını da vurguladı:
“Burada aile ya paylaşacak ya da paylaşmayacak. Yüzde 100 güvenlik sağlamasa da o fotoğrafların yayınlandığı sosyal medya hesabının gizli olması, herkesin o profile ulaşamaması, arkadaş listesinde sadece güvendiği ve tanıdığı kişilerin olması gerekiyor. Ayrıca gizli profillerden fotoğrafların alınmasını sağlayan illegal yöntemlere de fırsat verilmemeli. Bu uygulamalar genellikle ‘Profilime kim bakmış’ tarzı uygulamalardan oluşuyor ve kesinlikle uzak durulması gerekiyor.”
‘EBEVEYNLERİN PAYLAŞIMINI ENGELLEYECEK BİR DÜZENLEME YOK’
Çocukların ileride yetişkin bir birey olarak kendi hür iradesine uygun dijital bir kimlik oluşturmasının ebeveynler tarafından çoğunlukla engellendiğini ifade eden Adem Akkır, “Ülkemizde doğrudan çocuğun menfaatini koruyan ve çocuklara yönelik ebeveyn paylaşımlarını engelleyip yaptırım öngören bir düzenleme bulunmuyor. Ancak Türkiye tarafından da kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve genel olarak kişisel verilerin korunmasını düzenleyen Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun, özel hayatı ve kişisel verilerin işlenme şartlarını ve koşullarını belirliyor” dedi.
‘ÖNLEMLER ÇOCUĞUN VELAYETİNİN ALINMASINA KADAR GİDEBİLİR’
Her ne kadar bir düzenleme getirilmemişse de genel hukuk kuralları bakımından kişinin rızası olmadan yapılan paylaşımların özel hayata müdahale teşkil ettiğini ve çocuğun mahrem alanını ihlal ettiğini söyleyen Akkır, “Her ne kadar bu durum net olarak kişilik hakkının ihlali olarak nitelendirilemeyecek ise de ebeveynlerin bu paylaşımlardan sorumluluğunun olduğu ortadadır. Türk Medeni Kanunu kapsamında çocuğun gelişimini tehlikeye düşürecek ölçüde bir sorun olması halinde hakimin kendi başına önlem alma yetkisi tanımlanmıştır. Alınan önlemler durumun ciddiyetine göre velayetin kaldırılmasına kadar gidebilir” ifadelerini kullandı.
‘ÇOCUKLAR EBEVEYNLERİNİ DAVA EDEBİLİR’
Çocuğun 18 yaşına geldiğinde anne babasının geçmişte yaptığı ihlallerin durdurulması ya da önlenmesi için dava açabileceğini belirten Akkır, “Ancak belirtmek gerekir ki çocuk geçmişte ailesi tarafından yapılan paylaşımlara doğrudan müdahale hakkına ancak 18 yaşına gelince kavuşacağı için buraya kadar maruz kaldığı ihlaller nedeniyle uğradığı zararları bertaraf etmesi için çok geç kalınmış olur. Çocuğun rızası olmadan sosyal medyada paylaşım yapılması kişisel verilerin işlenmesi olarak kabul edilir. Bu davada kişilik haklarına saldırının önlenmesi, durdurulması gibi taleplerde bulunulabileceği gibi elde edilen haksız kazancın iadesi de gündeme gelebilir” açıklamalarında bulundu.
EBEVEYN ÇOCUK ADINA TÜM HUKUKİ SÜRECİ İLERLETİR
Çocukların görüntüleri ve bilgileri yalnızca ebeveynler tarafından değil, aynı zamanda diğer aile üyeleri, arkadaşlar ve okullar tarafından da giderek daha fazla paylaşılıyor.
‘Bu durumda ailenin ve çocuğun hakları neler?’ sorusunu yönelttiğimiz Akkır, “Velayet ilişkisi gereği çocuğun tüm haklarını koruyup gözetme yükümlülüğü içinde bulunan aile üyeleri, bu kapsamda çocuk adına tüm hukuki süreçlere başvurabilirler” dedi.
Akkır sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle saldırının durdurulması kapsamında suç duyurusunda bulunma ve erişim engeli isteme göze çarparken sonraki süreçte ise KVKK şikâyeti de yine izlenebilecek yollar arasındadır. Eğer çocuğun verilerinden haksız şekilde kazanç elde edilmesi durumu oluşmuşsa bu durumda ise anne ve baba yine velayet ilişkisinden doğan hakları nedeniyle haksız kazancın iadesi istemli dava açabileceklerdir.”