Türkiye’nin ilk milli boksörü Garbis Zakaryan. Ay yıldızlı bayrağı gururla temsil etti. Şampiyonları yetiştirdi. 2020 yılında hayata gözlerini yumdu. Demir Yumruk olarak anılan sporcunun boksa başlama hikayesini ise oğlu TRT Haber’e anlattı.
Lakabı, ‘Demir yumruk’. Türkiye’nin ilk milli boksörü. Saygın bir hayatı, özverili bir kişiliği, istikrarlı bir spor kariyeri var O’nun. Türkiye’nin ilk milli boksörü ve Ortadoğu Boks Şampiyonu Garbis Zakaryan 2 Haziran 1930’da dünyaya geldi.
Beyoğlu Kulübü’nde boksa başladı. 24 yaşında Türkiye’nin ilk profesyonel boksörü oldu. Taksim Kulübü’nün boks şubesini Şahan Minasyan ve Vasken Lusikyan’la birlikte kurdu.
Galatasaray formasıyla Türkiye ve İstanbul şampiyonlukları kazandı. Zakaryan, 22 yıllık kariyerinde amatör olarak 200, profesyonel olarak 51 kez ringe çıktı.
1964’te de Lübnanlı Maroun Jeres’i yenerek Ortadoğu Şampiyonluğu unvanını aldı. Almanya, Fransa, Arjantin, Lübnan ve Mısır gibi birçok ülkede ringe çıkan Zakaryan, 1966 yılında boks kariyerini sonlandırdı.
Antrenörlükte de yapan Zakaryan, Cemal Kamacı başta olmak üzere birçok boksörü çalıştırdı.
25 Ocak 2020 günü ise hayata gözlerini yumdu. Vasiyeti üzerine al yıldızlı bayrağa sarılı halde Şişli Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Zakaryan’ın ölümünün üçüncü yılında, ‘Altın Kalpli Eldiven Garbis Zakaryan’ adlı belgeselin galası yapılacak. Ünlü boksörün yaşamını konu alan belgesel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın katkılarıyla hazırlandı.
“Boks çok asil bir spor”
Efsane boksörün oğlu Gapsar Zakaryan, babasının boks tutkusunu TRT Haber’e anlattı. Zor koşullarda büyüyüp zirveye çıkan Zakaryan için boks, hayatın anlamıydı. Zakaryan’a göre, boks çok asil bir spordu.
“14 yaşlarında falan mahallenin çevresinde bir spor kulübüne gidiyor. Boks yapıyorlar. Çok hoşuna gidiyor. ‘Ben de yapacağım’ diyor. Git diyorlar evine çocuk ne işin var diye. Zorla ısrar edince en son ‘tamam git biraz daha kilo al büyürsen gel’ diyorlar. Gelip başlıyor sonra da İstanbul şampiyonluğu öyle devam ediyor. Boksa aşıktı yaşlı halinde bile konuşmayı çok sevmezdi o kadar zorlanırken bile boksu anlatırken gözleri parlardı. Bu asil spordur. Biz hem dövüşürüz ama ondan sonra sarılıp öpüşürüz’ derdi. Babamın bir başlangıç aşaması olması, savaşlar arasındaki yıllarda olması, hayat kavgası içerisindeyken böyle bir yerden çünkü sonuçta 14 yaşında babasını kaybetmiş, sokakta gazete satmış, sağda solda çalışmış ilkokulu bitirmiş başka bir şey okuyamamış yani şansı olmamış. Oradan buralara gelmesi ve böyle bir başarı elde etmesi bunun da bugün tekrar geriye dönük değerlendiriliyor olması çok mutluluk verici çok gurur verici.”
Belgeselin gala gelecesinde Zakaryan’ın anısına bir de sergi açılacak.
Haber: Hilal Yıldırım
Kamera: Ümit Kala