Ana muhalefet CTP’nin Genel Başkanı Erhürman, KIBRIS’ın iç ve Kıbrıs konusuyla ilgili sorularını yanıtladı. Erhürman, 25 Haziran’da ara seçime hazırlanan hükümetin tutumunu eleştirdi ve istemlerini açıkladı: Erken genel seçim yapılsın
“NEDEN BU KADAR ISRARLA ARA SEÇİM İSTİYORLAR?”…
Erhürman, “Burada bir gayrı meşru yapı var, dedik ki; “erken seçime” gidilmeli. Hemen atıldılar “ara seçim yapalım” dediler. Anayasayı gösterdiler. Ama aynı anayasa Ersin Tatar Cumhurbaşkanı seçildiğinde de ara seçim yapılmasını emrediyordu ama yapmadılar. Neden bu kadar ısrarla ara seçim istiyorlar? Çünkü biliyorlar ki; herkes erken seçim istiyor. İşte bunu engellemek için yapılan bir hamledir bu, çok açık bir şekilde görülüyor. Bu hamleye vereceğimiz cevabı biz organlarımızda konuşacağız” dedi.
“SEÇİM ÜLKE GENELİNDE OLMALI”…
Hükümetin seçim yasası ile ilgili çalışmalar yapacağının, ara seçimin tek bölgeden yapılması gibi düşünceler olduğunu duyduklarını kaydeden Erhürman, “Meclis’te 49 vekil var ve ülke genelinde yapılan oylamayla seçilmişlerdir. Şimdi bir vekilin sadece Lefkoşa’dan oy alarak gelmesi hiçbir şekilde kabul edilebilir bir şey değildir. Seçim ülke genelinde yapılmalıdır. Zaten 10 gün içerisinde Meclis’in bir karar vermesi lazım” diye konuştu.
“HRİSTODULİDİS UMUT VERMİYOR”…
CTP Başkanı Erhürman, Rum yönetiminin yeni lideri Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs sorunu ve Avrupa Birliği çatısı altına sokmak istemesine yönelik soruya Rum liderin tavrını eleştirerek, “Hristodulidis zaten Anastasiadis’in çok yakın çalışma arkadaşı olarak Crans Montana’da siyasi eşitliği mazeret göstererek masadan kalkma olayının ortaklarındandır. Dolayısıyla Kıbrıs sorununun çözülmesi anlamında o tavrı bize umut vermez” diye yanıt verdi.
Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, hükümetin 25 Haziran’da yapmak istediği ara seçim konusunda mesaj gönderdi. Mevcut hükümetin halkın iradesini yansıtmadığı görüşünü ortaya koyan Erhürman, ara seçim yerine en erken zamanda erken seçim yapılmasını istedi. Hükümetin ekonomik sorunların çözümü noktasında sınıfta kaldığına değinen Erhürman, “Maliye Bakanı ekonomide dinginleşme belirtileri görüyormuş, herhalde paralel evrenden bakıyor” diyerek hükümetin sorunları çözmesini beklemenin ölü gözünden yaş beklemeye benzediğini belirtti. Kıbrıs sorununa yönelik mesaj veren Erhürman, iki egemen devletin AB içerisinde yer bulmasının mümkün olmadığını belirterek, CTP’nin iki kesimli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon tezinde ısrarcı olduğunu kaydetti.
‘İki devletli ilişki’ noktası “Doğru zeminden kastınız nedir?” şeklindeki soruya karşılık Erhürman, şunları söyledi: “Doğru zemin dediğimiz Kıbrıs Türk halkının iradesi, Kıbrıs Türk halkının kendi ayakları üzerinde durması, kendi kendini yönetmesidir. Yani iki eşit egemen devlet her ne kadar uluslararası ilişkiler açısından gerçekleştirilmesi mümkün olmayan ve toplumun çözüm beklentilerini düşüren bir nokta olsa da, bu iddia kendi içerisinde aslında söylediğimiz şeyi taşır. KKTC kendi ayakları üzerinde durması lazım, kendi kendini yönetmesi lazım ve burada yaşayan Kıbrıs Türk halkının iradesi hakim olması lazım. İki devletli ilişkiyi önce bu noktada görelim. İşe doğru zemin dediğim nokta da budur.” Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununa yönelik sorulara da içtenlikle yanıt verdi.
İki devletli modelin hayata geçmesine imkan tanımadığını örnekler vererek anlatan Erhürman, federasyon modelinin yeniden masaya geleceğini düşünüyor. “Konfederasyondan federasyona dönmüştük” “Kıbrıs sorununun bu kadar uzun sürmesi bir sonuç doğurdu, Kıbrıslı Türkler bu sorunu çok iyi biliyorlar. Biz bu sorunun nasıl çözümleneceğini biliyoruz. Doğru ve gerçek değişmez kimin dediğinden bağımsız olarak. Türkiye’de iktidar değişir/değişmez, konjonktür değişir/değişmez bilemem. Ama 1990’ların sonunda Türkiye’de rahmetli İsmail Cem Dışişleri Bakanı KKTC’de rahmetli Denktaş Cumhurbaşkanı bir anda “biz konfederasyon tezi savunuyoruz” dediler ama 1999 Helsinki zirvesinde iki toplumlu iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı federal çözümü Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir şekilde savundu ve Annan planına kadar yaşanan bir süreç yaşandı” diyerek geçmişten bir örnek veren Erhürman, sözlerine şöyle devam etti: “‘İki devlet’ diyenlerin bize anlatması gerekenler var” “Biz çok açık şunu diyoruz, birileri bize şunu anlatacak; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) 5 daimi ülke var. Bu 5 ülkenin şu anki ilişki biçimi çok açık. 5’inin Kıbrıs sorunu ile ilgili yepyeni bir karara imza atmayacağı çok açık görünüyor. Rusya’ya bakıyorlar ama Kofi Annan’ın meşhur raporu vardı, Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonlar kalkmalı diyen, rapora veto veren Rusya olmuştu. Yani biz sırtımızı Rusya’ya da dayayamayız. 541 ve 550 sayılı BM kararları duruyor. Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin çözüm formülü federasyondur diyen BMGK’nin onlarca kararı varken, nasıl olacak da tüm bunlar kalkacak ve bu da yetmeyecek AB üyesi tüm devletler “KKTC’yi tanıyoruz” diyecek. BM şemsiyesi altında da şu anki Hristodulidis ile buradaki lider masaya oturacak ve Hristodulidis iki eşit egemen devleti BM şemsiyesi altında tanıyacak. Tüm bunların olması lazım bu siyasetin hayat bulması için. Tüm bunların gerçekleşmeyeceğini Kıbrıslı Türkler bilecek kadar Kıbrıs sorununu biliyorlar.”
RUM LİDER’İN AB ÇIKIŞINA ELEŞTİRİ… “KABUL EDİLEMEZ”
CTP Başkanı Erhürman, Rum yönetiminin yeni lideri Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs sorununu Avrupa Birliği çatısı altına sokmak istemesine yönelik soruya Rum liderin tavrını eleştirerek yanıt verdi. “Hristodulidis zaten Anastasiadis’in çok yakın çalışma arkadaşı olarak Crans Montana’da siyasi eşitliği mazeret göstererek masadan kalkma olayının ortaklarındandır. Dolayısıyla Kıbrıs sorunun çözülmesi anlamında o tavrı bize umut vermez” diyen Erhürman, şöyle devam etti: “Başkan olduktan sonraki ilk girişimi “AB daha etkin bir şekilde süreçte olsun” tavrı da tamamen yanlış bir yerde olduğunu gösteriyor. Çünkü bu ülkede rahmetli Denktaş’tan Sayın Talat’a, Sayın Eroğlu’ndan Sayın Akıncı’ya kadar Kıbrıs’ta çözümü samimiyetle isteyen liderlerin dönemlerde de tırnak içinde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyesi olmasından sonra AB’nin işin içinde olmasına hep karşı çıkıldı. Neden? Açık bir gerekçesi var. Adı ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ de olsa tırnak içerisinde aslında Rum tarafıdır AB’nin içinde olan. Kıbrıs Rum tarafının eşit ortak olarak uluslararası bir kuruluş gelip de masanın ortak parçalarından biri haline geldiği zaman aslında şu anda BM şemsiyesi altındaki Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderler olarak iki eşit konumun eşitliğini bozacak bir unsur anlamı taşır. Bugüne kadar hiçbir Kıbrıslı Türk lider tarafından kabul edilebilir bulunmadı, benim açımdan da kabul edilebilir değildir.”
Kaynak: Kıbrıs Gazetesi