Türkiye’nin olimpiyatlardaki gururu Olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz ve babası Metin Gazoz, TRT Haber yayınına konuk oldu. Mete ve babası başarıya giden yolu anlattı.
Türkiye’ye hem Tokyo Olimpiyatları’nda hem de okçuluk alanında ilk altın madalyayı kazandıran Milli Okçu Mete Gazoz, yurda döndü.
Mete, babası Metin Gazoz ile TRT Haber canlı yayınına konuk oldu, soruları yanıtladı.
Baba Metin Gazoz, ailece böyle bir evlat yetiştirmenin gururunu yaşadıklarını söyledi.
Herkese çok teşekkür eden baba Gazoz, “İlk okçuluk madalyamız ve altın madalya. Türk sporu için çok önemli. 10-15 yıl sporcuya yatırımın gerektirdiği bir spor. Olimpiyatlardaki bir kişilik kontenjan hakkımızı takım psikoloğumuza kullandık. Stres yönetimi çok önemli. İnşallah bundan sonra Mete’nin sayesinde birçok spor dalında ailelerin spora bakışı değişir.” dedi.
Mete, sevincinin anlamını paylaştı, baba Gazoz ise Mete’nin başarıya giden yolunu anlattı:
Sevincin bir anlamı var mı?
Mete:
“Şundan dolayı yapıyorum diye bir anlamı yok. Bu hareketin bir çıkış hikayesi var. 8 sene önce 2013 yılında ilk defa milli takıma girdiğim zaman -o zaman hala sporcu olan fakat şu anda teknik ekipte antrönerlerimizden bir tanesi- abi-kardeş samimiyetinde olduğumuz bir abimle beraber kamptaydık. Eğlenirken, şakalaşırken böyle bir hareket keşfettik. O anda doğaçlama olarak bulundu. ‘İlerde dünya şampiyonu olduğunda bu hareketi dünya şampiyonasında yap’ demişti. O günden sonra bu hareketi yapmak ikimizin de aklıma gelmedi. Ta ki 3 sene önce 2018’de Berlin’de yapılan dünya kupasına kadar. Berlin’de kazandıktan sonra direkt aklıma geldi ve bu hareketi yaptım. Ondan sonra benle beraber artık simgeleşen bir sevinme hareketi oldu.”
Milli okçu Mete Gazoz, olimpiyat başarısını @trthaber‘de anlatıyor. https://t.co/LE0xLrTzg1
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) August 2, 2021
Mete Gazoz nasıl yetişti?
Baba Metin Gazoz:
“Bu proje daha 2016 öncesi… Projenin başını anlatıyordum şimdi 2 kısım var.
İlk kısım: 3 yaşında yay çekmeye, 5 yaşında ok atmaya başladı. 8-9 yaşında yarışmalara katılmaya başladı. 6 yaşında müzik kulağının oturması için şan dersi aldı. 6-9 yaş arasında sır kas gruplarının gelişmesi için yüzmeye gönderdim. Çünkü her baba gibi evladımın en iyi şekilde eğitim almasını istiyorum. Belki basketbolda çok iyi olacak bir spor dalında uğraşmasını istiyordum ama tabi ki gönlüm okçuluktan yanaydı. Bakmak ile görmek arasında fark vardır. Bunu tespit edebilmesi için resim kursuna gitti. Birçok ülkede piyanonun hem sağ beyin hem sol beyinin gelişimine katkı sağladığı, vücudumuzun her iki tarafını kontrollü koordinasyonunu sağlaması için piyanonun çok önemli olduğunu öğrendim. 2 sene özel piyano dersleri aldı. Lisanslı satranç oyuncusudur. Sporda hep bir taktik vardır. 2-3 hamle sonrasını hesaplama, sporcuya karşı kendini ayarlama… Koordinasyonu gelişsin diye basketbol kurslarına gönderdim. Sahnede heyecanlanmaması için İnönü Stadında 29 Ekim’de koroda görev aldı o kadar insanın önünde şarkı söyledi. Bunlar tabi ki çocuğumuzun psikolojik ve fizyolojik gelişimine katkı sağladı. 13 yaşında Milli takıma girip takım halinde dünya ikinciliğine ulaştı.
Rio’dan sonra da işin ikinci projesi başladı. Türkiye Okçuluk Federasyonu’nun yaptığı bakanlığımızın ve genel müdürlüğümüzün koordinasyonuyla dünya çapında üst düzeyde ikinci proje başladı. Nedir bu? 10-12 kişilik teknik ekip kuruldu. Burada fizyoterapisti, kas bilimcisi, antrenman bilimcisi, psikolog, kas ölçümleri, kondisyon gelişimi, aldığı nefes, kandaki değerleri… İkinci proje işin bilimsel kısmıydı. Bilim üzerine oturmuş bir madalya aslında. Bu anlattıklarımızın bir çok federasyonda ve spor dalında karşılığının görüldüğünü duyuyoruz.”
“Hedef 2024 Paris Olimpiyatları”
Mete:
“Hedefim 3 sene sonraki 2024 Paris Olimpiyatları. Bu kez olimpiyatlara artık bir sade sporcu olarak değil olimpiyat şampiyonu olarak katılacağım. Bu olimpiyat şampiyonluğunun rehavetine kapılıp ben nasıl olsa orada birinci olurum, yenerim diye değil aynı şekilde sanki olimpiyat şampiyonu olmamış gibi çalışmalarımıza devam edeceğiz.”