Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, üçlü görüşmede Rum Lider Nikos Anastasiadis’in Annan Planı’na Rum tarafının “hayır diyerek fırsatı kaçırdığı” pişmanlığını itiraf ettiğini söyledi.
Tatar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis ile üçlü görüşmesin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Kıbrıs’taki hayatın iyileştirilebilmesi için ne gibi anlayışlar geliştirilebileceğini ele aldıklarını söyleyen Tatar, Rum tarafının “biz her türlü iş birliğine varız, vardık, bundan sonra da olacağız” dediğini söyledi.
Tatar, KKTC’nin de netice itibarıyla aynı adada yaşayan iki devlet olarak 12 teknik komitenin daha da güçlendirilmesi ve sağlık gibi çeşitli konularda alacakları kararlarla iki halkın refahının artırılması için yapılan çalışmalara destek vereceğini ifade etti.
– “İki devletli çözüm kabul edilmezse statüko devam eder”
Kıbrıs ‘ta iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğunu ve bu durum kabul edilmezse bu statükonun süreceğini belirten Tatar, Genel Sekreter’in duruşu ve objektif tutumunu ise memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Kıbrıs Türklerinin büyük bir haksızlıkla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Tatar, “Genel Sekreter de konuşmalarının içinde bunu teyit ediyor, kuzeyde bir devlet vardır. Bu devletin tam teşekküllü kurum ve kuruluşları var. Dolayısıyla bizim bu saatten sonra kendi devletimizden geri adım atmamız söz konusu bile değil.” dedi.
Bundan sonra yan yana yaşayan iki ayrı egemen devletin iş birliğiyle bir anlaşmanın mümkün olacağını vurgulayan Tatar, şöyle devam etti:
“Bunun için Genel Sekreter’in Güvenlik Konseyine gidip orada Kıbrıs Türk halkına yönelik böyle bir kararı çıkarması gerek. Bu karar çıkartıldığı takdirde biz resmi müzakereyi yapmak ve Kıbrıs’ta kapsamlı bir çözüme ulaşmak için masaya otururuz şeklinde pozisyonumuz var. Yine bugün orada tekrar ettim ama netice itibarıyla bunu Rum tarafı kabul etmediği için, yani bizim ayrı egemenlik hakkımızın olduğunu kabul etmeyen bir zihniyet ile karşı karşıyayız.”
Türkiye’nin bu yeni anlayışı, yeni siyaseti destekliyor olmasının KKTC için “en büyük rahatlık ve en büyük güç kaynağı” olduğunu kaydeden Tatar, bu pozisyonunu sonuna kadar taşıyacaklarını belirtti.
Kıbrıs’ın eski Kıbrıs, Doğu Akdeniz’in de eski Doğu Akdeniz olmadığını, dünyanın şartlarının ve önceliğinin değiştiğini ifade eden Tatar, üçlü görüşmede Rum lider Anastasiadis’in Annan Planı’na Rum tarafının “hayır diyerek fırsatı kaçırdığı” pişmanlığını itiraf ettiğini söyledi.
Tatar, “Kendisi de (Anastasiadis) bugün ‘maalesef o zaman fırsatı kaçırdık, Türkler evet dedi, biz hayır dedik ve fırsatı kaçırdık’ diyor.” ifadesini kullandı.
Kıbrıs’ta iki devlet olduğunu vurgulayan Tatar, “Bizim şu anda yapacağımız kendi ekonomimizi, kendi devletimizi daha da güçlendirmektir. Çünkü Doğu Akdeniz’e baktığımızda Türkiye ile birlikte, mavi vatanda, hava sahasında her yerde ulusal menfaatlerimizin ve daha da güçlü bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kökleşmesi gerekiyor.” diye konuştu.
Tanınma noktasında sıkıntı olduğunu ve bunun zaman alacağını belirten Tatar, şöyle devam etti:
“Bu demek değildir ki biz mücadelemizden vazgeçeceğiz. Biz sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz ve kendimizi uluslararası camiaya daha fazla anlatmak, beklentilerimizi daha fazla dünyayla paylaşabilmek ve ona göre pozisyonu kabul ettirmek şu an da bizim en büyük sorumluluğumuzdur.”
Kapalı Maraş konusundaki eleştirilere ise Tatar, “Rum tarafı fevkalade büyük fırsatlar kaçırmıştır. Annan Planı da bunlardan bir tanesidir. Daha sonra Crans Montana.” şeklinde cevap verdi.
Uluslararası hukuka ters düşmemek için taşınmaz mal komisyonuna başvuranlara, 1974 tapusunu elinde bulunduranlara, başvuruda bulunduğu takdirde mal ve mülklerinin iade edilebileceğini dile getiren Tatar, Maraş açılımının insan haklarının yerine getirilmesi için atılan bir adım olduğunu söyledi.
Genel Sekreter Guterres’in gelecek aylarda kendisini ve Anastasiadis’i tekrar buluşturabileceğini, kendisinin diyalog kurmaktan kaçmadığını ve her zaman görüşmeye hazır olduğunu belirten Tatar, “Resmi, kapsamlı, Kıbrıs meselesini çözmek için yapılacak olan müzakere sürecine ancak egemen eşitliğimiz kabul edildiğimiz zaman başlarız. Onun dışında gayriresmi yemektir, toplantıdır, buluşmadır bunlarda bir sakınca yok.” dedi.