Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay “Dövizin Türkiye’deki seçim öncesi baskılandığını ve şimdi gerçek rakamlara yani gerçeklik zeminine geri dönülmeye başlandığını ama derhal somut adımlar atılarak dar gelirli vatandaşlarla özellikle özel sektör çalışanlarının desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Özersay Türk Lirasının değer kaybının yaratacağı alım gücü erimesi ve fakirleşme karşısında atılması gereken acil adımlar hakkında somut önerilerde bulundu. Özersay Türk Lirasının kontrollü devalüasyonunu yaşıyoruz”
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay TV 2020’de Reşat Akar’ın hazırlayıp sunduğu Gündem Özel Programı’na telefonla katılarak dövizin hızlı artışıyla ve alınması gereken tedbirlerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Özersay dövizin bu artışının sürpriz olmadığını, ekonomistlerin uyarılarda bulunduğunu sadece Türkiye’deki seçim nedeniyle dövizin yükselişinin baskılandığını belirttiği konuşmasında “Seçim öncesi döviz baskılandığı için gerçeklikten uzaklaştı. Şu an yaşanan şey uzun süredir ekonomistlerin söylediği ve sürpriz olmayan bir şeydir. Bu Türk Lirası’nın kontrollü devalüasyonudur. Çünkü Türkiye’de ihracatçılar ve turizm sektöründe olanlar bunun kaçınılmaz olduğunu düşündüğü için bir baskı oluşturdular. Bu yüzden oturup ağlama lüksümüz yoktur. Somut konuşmak lazım” dedi.
“İTHALAT KAYNAKLI GÜMRÜK GELİRLERİ ARTACAK”
“RUMLARIN KUZEYDEKİ HARCAMALARI MALİYENİN GELİRLERİNİ ARTIRACAK, BUNU HALKA YANSITMAK ŞART”
Dövizin hızlı yükselişinin zararlarının dışında faydasının da olduğunu bunun üzerinde de çalışmalar yapılması gerektiğini söyleyen Özersay “Bu dönemlerde olumsuzluklar olduğu gibi olumlu şeyler de vardır. Sınır ticaretinde bir artışın olması çok mümkündür. Yani Kıbrıslı Rumların gelip alışveriş yapmasını olumsuz göstermeyi biz Halkın Partisi olarak çok yanlış buluyoruz. Bu maliyenin daha fazla gelir sağlamasına sebep olacak bir ekonomik aktivitedir. Yani Rumlar alabilecek, Kıbrıslı Türkler alamayacak gibi söylemin tersine Rumların gelişini kolaylaştırmak lazım. Çünkü maliyenin bu ticaretten elde edeceği büyük gelirler var. Bunu fırsata çevirerek hem özel hem kamu çalışanlarının eriyen alım gücüne devletin dokunuş yapması gerekiyor” dedi.
Gayrimeşru hükümetin aylardır “üzerinde çalışıyoruz dediği” ama hala hiçbir açıklama yapmadığı fon ve KDV sıfırlaması uygulamasının çok geç kalınmış olsa da derhal yürürlüğe konulması gerektiğine işaret eden Özersay konuşmasını alınması gereken tedbirlere değinerek bitirdi. Özersay’ın maddeler halinde açıkladığı şu şekilde;
1- Kamuda hayat pahalılığının 6 ayda bir verilmesinin bir anlamı kalmadı. Anlamlı hale gelebilmesi için sürenin kısaltılması gerekiyor. Aylık veya 3 ayda bir gibi bir düzenlemeye ihtiyaç var. İthalatta gümrük gelirleri döviz üzerinden hesaplandığı için Maliyenin gelirleri artacak, bu gelir artışını gerek özel sektörde asgari ücrettin artışında (işverene destekle) gerekse kamuda hayat pahalılığı için kullanmak gerek.
2- Özel sektörde işverene destek verilip asgari ücretin daha gerçekçi bir düzeye çekilmesi gerekir. Artık gerçekçi bir hayat pahalılığı hesaplaması yaparak asgari ücrete bunu yansıtmak kaçınılmazdır. Kuşkusuz firmaların batmasını ve işsizliği önlemek için de işverenlere yanında asgari ücretli çalıştıranlara devletin özel bir destekleme paketi hazırlaması gerekir. Özel sektör çalışanları için özellikle de asgari ücretliler için alım gücünde büyük bir erimeyi yaşayacağız, bu açıdan anlattığımız nedenlerle artacak Maliye gelirlerini doğru kullanmak gerekecek.
3- Artık temel ihtiyaç ürünlerinde, temizlik ve çocuk bezi gibi ürünlerde KDV ve fonları bir süreliğine sıfırlamak zorundadırlar. Bunu Halkın Partisi olarak iki yıldır söylüyoruz, güney Kıbrıs bile u konuda adım attı ve güneydeki fiyatlara bunun yansıması oldu ancak bu gayrimeşru hükümet aylardır “çalışma yapmaktayız” demesine rağmen tek bir adım atmadı. Oysa bu piyasayı bir nebze ucuzlatabilecek önemli bir açılımdır tabi eğer fiyat denetimi de etkili şekilde yapılırsa.
4- Enflasyon muhasebesi çok önemlidir ama ülkemizde fiilen buna geçilememiştir. İşveren ve şirketler aldıkları mal depolarında durduğu halde döviz arttığı için firmalardan gelirleri arttı varsayımıyla bir vergi alınıyor. Bu da pahalılığı tetikliyor. Yani bu ülkenin ihtiyacı reel gelir üzerinden vergi alınmasıdır, farazi değil. Vergi dairesi bu yüzden şu anda reel kazanç üzerinden vergi almıyor. Bu da fiyatlara zam olarak yansıyor. Enflasyon muhasebesine bir an önce geçirilmelidir. Bugün buna imkan veren bir mevzuat olmasına rağmen tüzüklerini yapmadıkları için bu fiilen uygulanamıyor maalesef.
5- Artık orta sınıf ailelerin çocuklarının ev sahibi olması hatta kiraya çıkması imkansız hale geldi. Bu nedenle gençlere evlenip ülkeye yerleşmeleriyle ilgili bu şartlarda bir gelecek vadetmek ciddi sıkıntı. Bu nedenle konut bağlamında guduru değil verilere dayalı kapsamlı bir konut edindirme paketi hazırlanıp hayata geçirilmelidir. Bir süre önce Maraş ile ilgili geçmişte bizim dönemimizde hazırlanan bir sosyal konut projesinin sözünü ettiler ama belli ki o Türkiye’deki seçimlerle ilgili bir açıklamaydı. Bir süre önce açıkladıkları “ilk evim” kredi destek projesi de dövizin fırlamasıyla ciddi şekilde buharlaştı. Şimdi bunların dışında araziyi devletin ücretsiz sağlayacağı ve yerli müteahhitlere kolay kredi imkanı vereceği, ancak sadece ihtiyaç sahibi gençleri kira öder gibi konut sahibi yapacak bir sisteme bir projeye ihtiyaç var. Ancak hak sahiplerinin partizanlıkla, torpille olmayacağının güvencesi böyle bir hükümet döneminde maalesef verilemez.”