Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, statükoyu değiştirdiği alanların başında dış politikanın olduğuna işaret etti.
İçe kapanık bir ülkeyi, hükümetleri döneminde “oyun kuran”, gerektiğinde “oyun bozan” bir “müessir güç” haline getirdiklerini belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bölgemizde Türkiye’nin hesaba katılmadığı, katkısının alınmadığı bir denklemin kalıcı olması mümkün değildir. Sahada ve masada güçlü Türkiye idealimiz artık hayalden çıkıp, gerçeğe dönüşmüştür. Bugün ülkemizin nüfuz alanı sınırlarının çok ötesine taşmıştır. Son seçimlerin, Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya, Türk dünyasından İslam alemine kadar dünyanın dört bir yanında çok yakından takip edilmesi, bunun en net ifadesidir. Bizimle fiziki bağı olmasa da gönül bağı olan yüz milyonlar, geleceklerini Türkiye’de görüyor. Başarılarımız en az bizim kadar bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimizi, dostlarımızı da sevindiriyor.”
Göreve başlama törenine katılan devletlerin sayısında ve temsil düzeyinde buna tanık olduklarını dile getiren Erdoğan, dün ve önceki gün yaptıkları yeni dönemin ilk yurt dışı ziyaretlerinde de bu gerçeğe tekrar şahitlik ettiklerini vurguladı.
“SEÇİM ZAFERİMİZ, KIBRIS TÜRK HALKININ DA ZAFERİ”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, Kıbrıs Türklerinin, kendilerini havalimanından itibaren muhteşem bir coşkuyla bağırlarına bastıklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Sevgileriyle, seçim zaferimizin milletimizle birlikte Kıbrıs Türk halkının da zaferi olduğunu gösterdiler. Biz de Cumhurbaşkanı Sayın Tatar ile görüşmelerimizde Kıbrıs davamıza olan güçlü desteğimizi açıkça ifade ettik. Önümüzdeki döneme dair kırmızı çizgilerimizi, burada uluslararası kamuoyuyla bir kez daha paylaştık. Türk milletinin ayrılmaz bir parçasını teşkil eden Kıbrıs Türk halkıyla yan yana, omuz omuza mücadelemizi sürdüreceğiz. ‘Ana vatan’ ile ‘yavru vatan’ arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesi için hukuki, ekonomik ve siyasi her türlü adımı atacağız. Ne ülkemizin ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz.”