Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay son yıllarda ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinden ülkemize “öğrenci” adı altında gelen çok sayıda yabancı uyruklu kişinin yarattığı asayiş sorunlarına dikkat çekerek “gerçekte öğrenci olmayan bu kişilerin trafikten, uyuşturucuya, insan kaçakçılığından, kara paraya aracılık etmeye varıncaya kadar işledikleri suçlar nedeniyle toplumun huzuru kalmadı, kamu düzeni tehlike altındadır” dedi. Özersay yetkililere bu kişilerle ilgili güncel rakamları, işlenen suçlarla ilgili bilgileri kamuoyu ile paylaşma çağrısı da yaparak “bazı üniversiteler öğrenci kalitesini artık tamamen bir kenara koymuş ve sadece alacağı paraya bakar hale gelmiştir, bazı kişilerin ve kurumaların canını yakacak caydırıcı cezalar artık kaçınılmazdır” dedi. Üniversitelere öğrenci getiren aracı firmalara da işaret eden HP lideri Özersay “gayrimeşru hükümet yetkilileri durmadan suç işleyenlerin sınır dışı edilmesinden bahsediyor, oysa sorunun kaynağına inmedikten sonra bu bir çözüm olmayacaktır. Marifet geleni göndermek değil, daha en baştan ülkeye doğru kişilerin gelişini sağlamaktan geçer” ifadelerini kullandı.
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinden ülkemize gelen binlerce kişi “üniversite eğitimi almak” maksadıyla geldiklerini beyan ederek ya da belgeleyerek muhaceret işlemi yaptırıp girişi yapıyor.
Üniversitelerde eğitim gören ve gerçekten eğitim almak maksadıyla gelen ve kalan GERÇEK ÖĞRENCİLER yanında,
– Kaçak-kayıt dışı şekilde piyasada işçi olarak çalışanlar, hatta bazı belediyelerin hizmet satın aldığı taşeron şirketlerde çalışanlar (öğrencilere tanınan bir tür yarı zamanlı çalışma imkanından bahsetmiyorum, bildiğiniz tam zamanlı çalışanlar, hatta günde 8 saatten çok daha uzun süreli inşaatlarda, yol çalışmalarında, havuz, bahçe temizliği ve daha bir çok farklı firmada kaçak çalışanlar);
– Alkollü ve/veya uyuşturucu kullanarak yahut dikkatsiz şekilde araba kullanarak ölümlü trafik kazalarına sebebiyet verenler;
– Uyuşturucu kullanan, özel hap ve aşırı alkol kullanarak sokaklarda baygın halde bulunanlar;
– Çeşitli şekillerde ve yollardan kara paraya aracılık eden, pahalı ve lüks arabaların alınıp satılmasıyla, elektronik para kullanımıyla ve diğer lüks harcamalarla dikkat çeken ve kara paranın “temizlenmesi” işlevini yerine getirenler;
– İnsan kaçakçılığı olaylarına karışanlar, güney Kıbrıs’a kaçak yollardan girmeye çalışanlar ya da onlara aracılık edenler;
– Fuhuş yapan ya da yapılmasına aracılık edenler;
– Hırsızlık yapmaya, ülkenin alışık olmadığı tutum ve davranışlara (dilenme) yönelenler;
– Apartman ve benzeri kimi yerleşim yerlerinde bölgede yaşayanları rahatsız edecek şekilde gürültü, kavga ve daha pek çok başka adli olaya karışanlar
Bu liste uzayıp gidiyor. Sadece basında yer alan haberlere baktığınızda bile ampirik bir yaklaşımla, sadece basit bir gözlemle bu türden onlarca haberi görebiliyorsunuz. Bu ailelerin, anne ve babaların çocuklarıyla ilgili olarak endişe duymalarına; toplumun huzurunun kaçmasına, kamu güvenliğinin ve düzeninin bozulmasına neden olmakla da kalmıyor. Ülkede iyi eğitim vermeye çalışan üniversitelerin ve genel anlamda ülkenin itibar kaybetmesine neden oluyor.
Sorunun bu noktaya gelmesinde üniversite adı altında faaliyet gösteren kimi kurumların kayıt yaptıran kişileri takip etmemesi, kendi öğrencisine sahip çıkma konusunda vurdumduymaz davranması, kimilerininse maddi kazanç elde etmek için bu türden öğrenci maksatlı olmayan gelişlere aracılık etmeleri; üniversitelere öğrenci bulma, ön kayıt yapma ve benzeri konuların çeşitli firmalara havale edilmesi; öğrencinin kalitesine özen gösterilmeyip gelecek olan öğrencinin sayısına ve elde edilecek karın, firmalar açısından alınacak komisyonun miktarına odaklanılması; sorumsuz davranan ve kaliteye önem vermeyen üniversitelerin can yakan cezalarla kendilerine çeki düzen vermeye zorlanmıyor olmaları ve daha pek çok başka faktör etkili oldu ve olmaya devam ediyor.
Tabi ki bu konularda gerekli hassasiyeti gösteren üniversitelerimizi tenzih ediyorum. Ama daha bilimsel ve doğru teşhis yapabilmek için Polis Genel Müdürlüğümüzün ve İçişleri Bakanlığı’nın güncel rakamları kamuoyu ile paylaşması gerekmektedir. Elbette gelen öğrencilerin kayıt altına alınması ve kayıt altında tutulması ve takip edilmesi hayati önem sahiptir. Ancak bir kez ülkeye bu şekilde girenlerin yaratacakları asayiş sorunlarını polisimizin önlemesi veya cezalandırma süreçlerini takip etmesi elde imkanlar nedeniyle çok da kolay değildir. O nedenle çözüm polisin kapasitesini artırmakla da çözülemez, önemli olan suç işleyenlerin suça karışanların bu ülkeden gönderilmesi değil, daha en başta doğru kişilerin bu ülkeye gelişini sağlayacak bir mekanizma kurulmasıdır.”