Elektrik sendikası greve gittiğinde ana muhalefet partisi CTP sendika ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirip grevin kaldırılması için uzlaşmalarını sağlamaya çalışmış, sonuçta olayın asıl muhatabı ve müsebbibi gayrimeşru hükümet OLMAKSIZIN 20 civarında sendika ve sivil toplum örgütü kendi başlarına bir metin altına imza koymuşlar ve El-Sen de grevi kaldırmıştı. Özetle “bırakalım elektrikte İHALESİZ şekilde iş yapılmasına imkan veren yasayı Meclis’ten geçirsinler, zaten Anayasaya aykırıdır, onu Anayasa mahkemesine götürürüz, şimdilik grevi kaldıralım ama daha ileri giderlerse de tüm sendika ve sivil toplum örgütleri olarak El-Sen’e destek verip sokağa dökülürüz” anlamına gelen bu yaklaşım ortaya konulmuştu.
Altına imza konulan ve grevin kaldırılmasına neden olan metinde ne deniliyordu peki?
1- Tüm paydaşların katılımıyla bir ENERJİ STRATEJİ PLANI oluşturulacak;
2- Bu STRTEJİ PLANI hazırlanmadan her hangi bir özel şirketle bir sözleşme imzalanması ASLA KABUL EDİLEMEZ
3- Eğer bunu yaparlarsa “İMZA KOYAN TÜM ÖRGÜTLER OLARAK BİRLİKTE HAREKET ETMEK SURETİYLE KARŞI DURUŞ SERGİLEYECEĞİZ”
O dönemde bu uzlaşı metnini Halkın Partisi olarak biz doğru bulmamış ve eleştirmiştik çünkü gayrimeşru hükümet HİÇ BİR TAAHHÜT altına girmeksizin, tek bir adım dahi atmaksızın, ihalesiz iş yapılmasına imkan veren yasayı geçirme konusunda cesaretlendirilmiş oluyor, grev hiçbir sonuç elde edilmeden kaldırılmış oluyor, eylem ve hükümeti zorlama meselesi ERTELENİYOR, sonraya atılıyor ve olası bir toplumsal muhalefeti örgütleme ihtimali de PASİVİZE edilmiş oluyor demiştik.
Dün bu gayrimeşru hükümet Bakanlar Kurulunda aldığı kararla bir özel şirketle sözleşme işini devreye koymak için adım attı!
Altına imza konulan metinde yazan ENERJİ STRATEJİ PLANI HAZIRLANDI MI? YOK!
Bu plan hazırlanmadığı gibi, bu konuda bir sonuç alınmadığı halde bir şirketle sözleşme için son noktaya gelindi, taslak sözleşme de hazır şu anda. Bu durumda o metin altına imza koyan sendika ve sivil toplum örgütleri “tüm örgütler olarak birlikte hareket etmek suretiyle duruş sergileyeceğiz” şeklindeki taahhütlerinin arkasında mıdırlar? Gereğini yapıp örneğin bir genel greve gitmek gibi bir düşünceleri var mıdır? O tarihte metin imzalandıktan sonra örneğin bazı oda yetkilileri kendi odalarını bağlayan bir imza olmadığını kendilerinin daha farklı düşündüklerini açıklamışlardı, şimdi ne yapmayı düşünüyorlar? BU ATILAN İMZANIN GEREĞİNİ yapmayı düşünen var mı?
Öte yandan bu grevin o tarihte kaldırılmasına destek veren ana muhalefet partisi CTP ihale şartını kaldıran yasayı iptali için Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacak mı? Bugüne kadar bu konuda bir adım atılmadı, sendika adım attı ama onu da mahkeme kabul etmedi. Anayasamıza göre bu anayasaya aykırılık başvurusunu sadece Meclis’te temsil edilen siyasi partiler yapabiliyor. Yani mesela Halkın Partisi ve TDP yapamıyor. Bu durumda Meclis’te temsil edilen ve bu başvuruyu yapabilecek konumda olan tek muhalefet partisi olarak CTP Anayasa mahkemesine başvuracak mı? Son başvuru tarihi sanırım gelecek hafta doluyor.
Hepsinden önemlisi, Halkın aleyhine olmasına rağmen her gelen yasanın Meclis’ten tıkır tıkır geçirildiği ve Meclis’te engellemenin mümkün olmadığı bu ortamda ana muhalefet partisi kendi inisiyatifi ile kaldırılan grevi ve ertelenen mücadele ihtimalini, bu kez bir sonuç almak için altına imza konulan ve kendisinin de destek verdiği o taahhüt çerçevesinde sendika ve sivil toplum örgütlerini sokağa ve eyleme, birlikte mücadeleye davet eder mi? Sürecin baş aktörü UBP-DP-YDP gayrimeşru hükümetidir evet ama o dönem herkesin destek verdiği grevin kaldırılması ve buralara savrulmamız konusunda Meclis’te ve sokakta mücadele sloganıyla ilerlemeyi tercih eden ana muhalefet kendi sorumluluğunu da dikkate alıp bugün bir inisiyatif alır mı?
Yoksa hep birlikte GEÇMİŞ OLSUN temennisinde mi bulunalım?