İnsan Hakları Platformu, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği‘nin de imza koyduğu bildirisinde, cezaevindeki “işkence” iddialarına karşın polisin derhal soruşturma başlatması gerektiğini vurguladı
İHP: CEZAEVİ BAĞIMSIZ, ÖZERK VE UZMAN KİŞİLERCE DENETLENMELİ
Yazılı açıklama yapan Platform, işkence ve kötü muamelenin, tüm insanlığın onuruna ve kişiliğine yönelen en ağır saldırılardan biri olduğunu belirterek, diğer hak ve özgürlüklerin aksine işkence ve kötü muamele görmeme hakkının; hiçbir şekilde kısıtlanamayan mutlak bir hak olduğunu vurguladı.
Açıklamada, “Bu alandaki sorumluluklarını yerine getirmeyen devletler kadar genel zihniyetteki sorunların da konuşulması gerekir. Toplum içerisinde, suç işlediği iddiası ile gözaltına alınan, tutuklanan veya yargılanıp mahkûm olan bireylerin, temel insan haklarının yok sayılabileceği ve her türlü muameleyi hak ettiklerine yönelik yaygın bir algı vardır. Böylece çoğu zaman yaşanan işkence ve kötü muamele vakaları meşrulaştırılmakta, zaten ´hak ettikleri´ söylenerek yaşanan insan hakkı ihlalleri görmezden gelinmektedir” denildi.
“Müdürün emriyle gardiyanların mahkum ve tutukluları darp ettiğine ilişkin makul şüphe doğmuştur”
Açıklama şöyle devam etti;
“Geçtiğimiz günlerde, yeni cezaevinde tutuklu ve mahkumların kötü muameleye maruz bırakıldığına dair basına yansıyan haberlerin ardından meselenin özüne ilişkin araştırma yapıp bazı verilere ulaştık.
Edindiğimiz bilgilere göre tıpkı haberde aktarıldığı gibi, cezaevi müdürü tarafından verilen emir doğrultusunda, normal zamanda giydikleri üniformaların aksine kamuflaj kıyafetle, ´koğuşlarda denetleme yapılıyor´ adı altında mahkumların ciddi şekilde darp edildikleri bir operasyon gerçekleştirildiğine dair makul şüphe oluşmuştur.
Darp edilenler arasında henüz reşit olmayan, çocuk yaştaki kişilerin de olduğu bize aktarılan bilgiler arasındadır. Böyle bir durumda devletin derhal, etkin bir soruşturma yapması gerekmektedir. Etkin bir soruşturma yapılması sorumlu kişilerin adalete hesap vermesine veya masum iseler isimlerinin temizlenmesine imkan verecektir.
Anayasa, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne, kişilerin ve toplumun huzur ve refahının korunmasına vurgu yapar. Ayrıca Anayasanın ´Kişi Dokunulmazlığı´nı düzenleyen 14. maddesi gereği, ´Kimseye eziyet ve işkence yapılamaz.
Kimse insanlık onuru ile bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz´. Sadece yerel düzenlemeler değil, mevzuatımızın parçası haline gelen insan hakları sözleşmeleri de işkence ve kötü muamelenin hiçbir istisnaya tabi tutulmadan yasaklanması gerektiğini söyler.
Maalesef hala ceza yasasında işkence ve kötü muamele suç kapsamında değil. Bu da caydırıcı olmamayı beraberinde getirmekte, çok kolay bir şekilde hak ihlalleri yaşanmasına zemin yaratmaktadır. Ancak, Genel Müessir Fiil (darp) ve Bedensel Fiili Zarar Veren Eylemli Saldırı suçlarının işlenmiş olması hususunda makul bir şüphe vardır.
Tüm bunlar yanında, yeni cezaevinin bile kapasitesini aştığının, her geçen saat kalabalıklaşan kitlenin kontrol ve denetiminin insan onuruna uygun şekilde sağlanabilmesi imkanını sağlayacak uzman personel eksikliğinin ve gardiyanların çalışma koşullarındaki zorlukların da bilincinde olduğumuzu belirtmek isteriz. Ama bu ne mahkumların ne de bizim sorunumuzdur. Bu eksikliği giderecek olan idarecilerdir.
Aşağıda imza sahibi örgütler olarak, zaman zaman ve son olarak 10 Ağustos günü yaşanan işkence ve kötü muamele uygulamaları ile ilgili taleplerimiz ve girişimlerimiz olacağını bildiririz.
Acil taleplerimiz;
-Üzerinden bir hafta gibi bir süre geçmiş olsa bile, darp edildiği iddia edilen insanlar, vakit kaybetmeden adli tabip başta olmak üzere uzman doktorlar tarafından fiziki ve psikolojik muayeneden geçirilmelidir.
-İşkence ve kötü muamele fiili, ‘Fasıl 154 Ceza Yasası’nda suç kapsamına alınmalı, cezaevleri ile karakolların bağımsız, özerk kişi ve kurumlarca denetlenmesinin önü açacak ´Yerel Önleme Mekanizması´ kurulmalı ve rutin aralıkla denetleme yapılmasına imkan tanınmalıdır.
-Bu gerçekleşene kadar özellikle Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği temsilcilerinden oluşan bir ekibe, alıkonma mekanları olan cezaevleri ve karakollarını denetleme imkanı sağlanmalıdır.
-Gözaltına alınanlar, tutuklananlar ve mahkûmlar için uygulanacak zorunlu ve sistematik sağlık kontrollerinde İstanbul Protokolü usul ve yöntemleri kullanılmalıdır.
-Lefkoşa Polis Müdürlüğü soruşturma başlatmalıdır.
-Sorumlu olduğuna dair şüphe olan kişiler hakkında disiplin soruşturması başlatılmalıdır”