İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Sinan Cansız, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depreminden sonra depremin tekrar hatırlandığı ve Kıbrıs’ın önemli deprem kuşakları üzerinde bulunduğunu söyledi.
Özel açıklamalarda bulunan Doç.Dr. Sinan Cansız, “Adanın kuzeyinde Girne fayı, güneyinde ise plaka sınırlarının bulunduğu fay hattı bulunmaktadır. Bu sebeple Kıbrıs kuzeyden ve güneyden faylarla çevrili bir şekilde riskli bölgede bulunmaktadır. Adadaki depremlere bakıldığında büyük şiddetli depremlerin sıklıkla adanın güneyinde yoğunlaştığı görülmektedir. Özellikle adanın güneyinde bulunan Baf şehri merkezli depremler adanın tarihinde gözüken en büyük depremlerdendir. Bu açıdan bakıldığında adanın kuzeyi deprem riski açısından daha az riskli gözükmektedir” dedi.
İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Sinan Cansız, “özellikle Annan planından sonra KKTC’de yoğun olarak başlayan konut inşaatları adanın güvenli yapı rezervini önemli ölçüde arttırmıştır. Benzer şekilde turistik olarak inşa edilen otellerin yeni ve güvenilir olması KKTC’de meydana gelebilecek depremlerde ekonomik kayıpları minimuma indirmesi beklenmektedir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Sinan Cansız açıklamalarına şöyle devam etti;
Adanın kuzey ve güney kesimlerinde son yılda aletlerle ölçülen depremlerde gözlenen en büyük deprem 6.6 büyüklüğündedir. Bu depremde adanın güney batı ucunda bulunanBaf’tameydana gelmiştir. Depremlerin yoğunluğuna bakıldığında adanın güneyinde yoğunlaşması ve bu bölgenin sismik olarak enerjisini azalttığı görülmektedir.Ayrıca adanın güneyinden geçen plaka sınırı olması sebebiyle de bu bölgenin yoğun ve şiddetli depremler üretebilme potansiyelini göstermektedir. Adanın kuzeyinde ise önemli depremlerin olmayışı, sismik olarak stresin arttığını ve bu bölgede sismik tehlikenin olabileceğini göstermektedir. Tarihsel olarak en büyük depremin adanın güneyinde 1222 yılında meydana geldiğini ve yeni yapılan kilise ve önemli kaleleri yıkacak büyüklükte olduğunu kayıtlardan görmekteyiz. Bu sebeple meydana gelebilecek benzer büyüklükte bir deprem adanın kuzeyi ve güneyinde ciddi bir yıkıma neden olabilir. 1222 depremi adanın tüm şehirlerine ciddi bir şekilde hasar vermiş ve Mısır ve Libya’da tsunamiye sebep olduğu tarihsel kayıtlarda görülmüştür.
Kıbrıs adasının çevresindeki faylar dikkate alındığında kuzeyde ve güneyde 2 ana fay hattının olduğu görülmektedir. Güneydeki ana fay hattı levha sınırı üzerinde olması sebebiyle daha büyük depremler üretebilmektedir. Kuzeyinde bulunan Aksu fayı ise Türkiye sınırlarında bulunan Güney Anadolu fay hattının devamı niteliğindedir. Aslında Kıbrıs adası kuzeyden ve güneyden 2 ana fay üzerinde bulunmaktadır. Bu haliyle adanın faylarla çevrili olduğu görülmektedir.
Aletsel ölçülen depremlere baktığımızda ada sınırları içerisinde son 100 yılda yıkıcı 4 deprem meydana gelmiştir. Bunların çoğunluğu adanın güneyinde bulunanBaf merkezlidir. Adanın kuzeyinde ise gözlenen en büyük depremin 5.9 olduğu aletsel kayıtlardan görülmektedir.
Adanın güneyinde meydana gelebilecek büyük bir deprem mesafe olarak adanın kuzeyine de ciddi hasar bırakabilir. Benzer durum Türkiye’de Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depreminde meydana gelmiştir. Deprem merkez üssünden çok Hatay’da en büyük hasarı oluşturmuştur. Bu sebeple Adanın güneyinde oluşacak büyük bir deprem adanın kuzeyinde zemini sağlam olmayan veya zemini sağlam olmasa da eski ve hasarlı yapı stokuna ciddi hasar verebilir veya yıkabilir. Ayrıca adanın kuzeyinden geçen Girne fayı uzun yıllar boyunca enerjisini boşaltmamış olup, yapılan çalışmalara göre 6.0-6.5aralığında bir deprem oluşturabilir. Bu sebeple adada kuzey merkezli Girne fayında meydana gelebilecek büyük bir deprem eski veya hatalı birçok binanın yıkılmasına sebep olabilir.
Adanın yapı stoku incelendiğinde 2004 Annan planından sonra ciddi bir yapılaşma ve yeni konut inşaatı yapılmıştır. Ancak adada bulunan 1974 öncesi Rum’lara ait evlerde ciddi risk bulunmaktadır. Bu yapılar inşa edildikleri dönemin koşullarına göre yapılmıştır. Hem ekonomik ömürlerini yitirmesi sebebiyle bu yapılar güçlendirme yapılmadığı takdirde oluşabilecek depremde ciddi sonuçlar doğurabilir. Özellikle bunların haricinde son 20 yılda inşa edilen denetimli binaların depremde istenen performansı sağlayacağı tahmin edilmektedir. Bu sebeple Turizmin yoğun olduğu otellerde ve turistik yapılarda ciddi bir sıkıntı gözükmemektedir. Çünkü bu yapıların son yıllarda inşa edilmesi sebebiyle denetimli ve kaliteli inşa edildiği bilinmektedir. Burada dikkat edilecek en önemli husus depremin tarihi tahmin edilememekte olup, adada bulunan eski Rum evleri ve eski yapıların güçlendirilmesi veya yenilenmesi günümüzde konuşulması gereken en önemli detaydır.
Ayrıca adanın yapı stokunun envanterinin çıkarılması da deprem öncesi hazırlıkları belirleme de ve deprem sonrası hasar yapıları sınıflandırmada ihtiyaç duyulacak bir faktördür. Bu sebeple belediyeler – ilgili bakanlıkların işbirliği ve bu konuda akademik danışmanlarında yardımıyla adanın yapı stoku çeşitli parametreler eşliğinde kayıt altına alınmalıdır. Böylelikle riskli yapı stoku ve deprem sonrasında beklenen hasar durumlarının tespitinde başvurulacak önemli bir rehbere sahip olunacaktır. Ayrıca bu binalarda oturan vatandaşlarında bilgilendirme yapılarak yapılarının depreme dayanıklı hale getirilmesinde yardımcı olunabilir.