Halkın Partisi Genel Başkanı ve Dışişleri eski Bakanı Prof. Dr. Kudret Özersay dünyada yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi ve “dünyanın en kritik bölgeleriyle ilgili olarak Türkiye’nin önemi giderek artıyor, uluslararası ilişkilerde dün kavga edenler, bugün müttefik, bugünün müttefikleri ise yarın birbirlerine düşman” ifadelerini kullandı. Özersay Ermenistan ile Kıbrıs Rum yönetiminin önceleri Rusya ile yakınken şimdilerde ABD ile yakınlaştıklarına ve NATO üyeliklerinin konuşulmaya başlandığına dikkat çekerek, önemli ve kritik kararların üretileceği bir döneme girildiğini vurguladı. Özersay NATO çerçevesindeki gelişmelerin çok kritik olacağını, özellikle Kafkasya ve Doğu Akdeniz konularında Türkiye’nin kendi hak ve menfaatlerini nasıl koruyacağının KKTC açısından da belirleyici olacağını vurguladı. Özersay “küresel dengelerin değiştiği ve yeni bir düzenin henüz kurulmadığı bu geçiş döneminde Türkiye’nin önemi artmış ama dış politika açısından da kendisini zor ve kritik bir konumda bulmuştur. Türkiye’nin Rusya ile özel ilişkisini kullanarak Batı ile ilişkilerini nasıl dengeleyebileceği, kendi hak ve menfaatlerini nasıl koruyup geliştirebileceği KKTC olarak bizim açımızdan da çok önemlidir. Her durumda izlediği dış politikayla, bulunduğu coğrafi konumu itibariyle ve bu bölgelerle tarihsel bağları nedeniyle Türkiye’nin önemi giderek artıyor” vurgusu yaptı.
Halkın Partisi Genel Başkanı ve Dışişleri eski Bakanı Kudret Özersay açıklamasında aşağıdaki ifadelere yer verdi:
“Dün kavga edenler, bugün müttefik, bugünün müttefikleri yarın birbirine hasım…
Ermenistan yıllarca Rusya’nın desteğini alarak bölgede dış politikasını yürütürken şimdilerde Rusya ile giderek gerilen ilişkilere sahip, ABD ile yakınlaşmış durumda ve bugünden itibaren ABD-Ermenistan askeri tatbikatları başlıyor. Hatta NATO yetkilileri Ermenistan’a NATO’ya üye olma çağrısı yapıyor!!! ABD dünyanın başka coğrafyalarında olduğu gibi Kafkasyada da Rusya’yı çevreleme ve kontrol altına almaya çalışıyor.
10 yıl önce Rus savaş uçakları Baf’taki Kıbrıs Rum hava üssünü kullanabiliyor, güneydeki limanlarda Rus savaş gemileri ikmal yapabiliyorken bugün Kıbrıs Rum yönetimi ABD’nin “stratejik ortağı” olarak tarif ediliyor, yıllarca süren silah ambargosu ABD tarafından Rumlar için kaldırılıyor. Artık Ruslar Kıbrıs Rum deniz ve hava limanlarına yanaşamıyor. Bir süre önce Kıbrıs Rum kamuoyunda NATO’ya üyelik tartışmasının yeniden alevlendirilmiş olması bana göre tesadüf değildir. Bugünlerde Ermenistan’ın NATO üyeliği düşüncesini ortaya atanlar yakın zamanda güney Kıbrıs’ın da NATO üyeliğini tartıştırmaya başlarlarsa şaşırmam.
Kuşkusuz NATO açısından en önemli üyelerden birisi olan Türkiye’nin gerek Ermenistan gerekse Kıbrıs Rum yönetimiyle ilgili tavrı yok sayılarak üyelikleri konuşulamaz dahi ve Türkiye elbet buna izin vermez. Öte yandan herkesin çantada keklik saydığı İsveç’in NATO üyeliği konusundaki son gelişmelere bakınca Türkiye’nin NATO içinde ABD ile ciddi bir mücadele ile haklarını koruyarak denge sağlamaya çalışacağını, her istenilene tamam demeyeceğini görmek lazım.
Gerek Kafkasya’da gerekse Doğu Akdeniz’de ve dünyanın başka bölgelerinde ABD-Rusya rekabeti, gerginliği ve karşılıklı çevreleme-dengeleme mücadelesi devam ederken Türkiye’nin Rusya ile özel ilişkisini kullanarak Batı ile ilişkilerini nasıl dengeleyebileceği, kendi hak ve menfaatlerini nasıl koruyup geliştirebileceği bizim açımızdan da çok önemlidir. Her durumda izlediği dış politikayla, bulunduğu coğrafi konumu itibariyle ve bu bölgelerle tarihsel bağları nedeniyle Türkiye’nin önemi giderek artıyor.
Dünya küresel güçlerin mücadelesi açısından tam bir geçiş dönemi içerisinde. Böyle bir dönemde dış politika bir nevi ince bir ip üzerinde yürüyebilme becerisini gerektiriyor. Bu açıdan diplomasi, esneklik ve yaratıcı yaklaşımlar şimdilerde çok daha önemli ve gerekli.”