Akpınar, ilk olarak depremde yaşamını yitiren çocukları andı, ailelere sabır diledi, adalet arayışında ailelerle birlikte olduklarını vurguladı.
Akpınar, yeni yasama yılında parti olarak toplum odaklı siyaset anlayışını sürdüreceklerini, ülke geleceğini her zaman düşüneceklerini ve kaygısını yaşayacaklarını kaydetti, reformlara destek istedi.
Akpınar’ın Cumhuriyet Meclisi’ndeki konuşması şu şekilde;
“Yeni bir yasama yılına başlarken, ilk kürsü konuşmamda Şubat ayında Adıyaman’da kaybettiğimiz Gazimağusa Türk Maarif Koleji kız ve erkek voleybol takımı “Şampiyon Meleklerimiz,” öğretmenleri ve bazı öğrenci velilerinin oluşturduğu kafilemizi , eş zamanlı kaybettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Anavatandaki kardeşlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Bir baba olarak, evlatlarını kaybeden tüm ailelerimizin acılarını paylaşıyorum. Hem Meclisimiz hem de hükümetimiz İSİAS Otel hakkında sürdürülmekte olan hukuk sürecinin takipçisidir. Tez zamanda adalettin tecellisinin sağlanması için hepimiz “İsias Ortak Davamızdır” diyoruz. Adalet arayışlarında Şampiyon Meleklerimizin aileleriyle birlikte olmaya devam edeceğimizi paylaşmak istiyorum.
10 Dönem 3. Yeni yasama yılına da , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini daha iyi yerlere taşımanın kararlılığıyla, halkımızın çıkarlarını korumak için çalışmaya hazırız. Kuruluşundan günümüze kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için en zor zamanlarda ve en kritik kararlarda hep kilit parti olup sağduyu ile hareket etmiş bir parti olmanın verdiği bilgi ve deneyimle yeni yasama yılında da Demokrat Parti olarak herkes için daha adil, daha demokratik ve daha özgürlükçü ve uzlaşı odaklı siyaset anlayışımızı sürdüreceğiz. Halkımızın çıkarlarını korumak için her zaman olduğu gibi işbirliklerini devam ettireceğiz . Her zamankinden daha hazırız .
Ülkemizin geleceği için , en az Muhalefet kadar bizler de kaygı duyuyoruz. Ancak hükümet dümenini hep istikrar ve her zaman daha özgürlükçü bir yöne kırdırarak , Ülkemiz insanına değer katmaya devam ediyoruz. Bu nedenle, yeni yasama dönemine girerken tüm paydaşlara ülkenin çıkarlarını gözetecek reformlara ve politikalara destek verme çağrısı yapıyoruz. İşbirliğini ön planda tutmamız gereken en önemli alanlardan biri olan çevre ve İklim Değişikliği konusunu ilk günden meclis gündemine taşımakta fayda görüyorum.
Geçtiğimiz yasama yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşmalarını tüm partilerimizin desteğiyle oybirliğiyle onaylayıp iç hukukumuza aktarmayı başardık. İlgili yasalar ve ülke ihtiyaçları kapsamında mevcut çevre yasalarımızı güncelleme sürecini başlatıyoruz. Her yıl daha sıcak geçen yaz mevsimi ve ardından çok şiddetli yağış ve mevsim olayları yaşanan bir Kış , ve bunun toplum sağlığına, tarıma ve ekonomimize – hatta insan hayatına verdiği olumsuz etkileri , gündelik dertlerimiz ve Kıbrıs sorunu gölgesinde unutmamak ve sürekli gündemde tutmakta kararlıyız. Çevre konusunun bizler tarafından gündemde alt sıralarda tutulmasının talihsiz sonuçlarını her yıl daha ağır bir şekilde yaşıyoruz. Çocuklarımıza miras bırakacağımız ortak zenginliğimiz bu ülkenin toprağı, doğası, suyu ve havasıdır. Bu nedenle bu alanda daha gerçekçi önlemler alma vaktimiz geldi ve geçiyor.
Bundan 3 hafta önce, dünya liderleri New York’ta BM’nin 78nci Üst Düzey Genel Kurulu’nda toplandı. Eş zamanlı olarak BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri konusunda ilerleme raporları da paylaşıldı. Daha önce de belirttiğim gibi, BMye üye olmayışımızın dünya ile aynı yöne bakmamamız için asla bir mazeret olamaz.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında geride kaldığımız konu başlıklarını yeniden hatırlatmak istiyorum.
– Su kirliliği konusunda Yerel yönetimler ile merkezi yönetimimizin daha sıkı çalışmalar yapması gerekmektedir. Sahil bölgelerimize arıtma sularının, endüstriyel atık nitelikli tarım ilaçları salgın hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Aynı zamanda sucul ekosistemlerimizi de tehlikeye sokmaktadır.
– Karbon Emisyonları konusunda Teknecik Santraline filtre takılması konusunu yeniden gündeme getirmek gereklidir. Sürekli ertelenen bu konu, zehir soluduğumuz gerçeğiyle yüzleşmemiz kaçınılmazdır. Beşparmakların Kuzey yüzünde yaşayan insanlarımız arasında , kanser yüzdelik oranı tüm bölgelerimizden daha yüksek ! Sağlıklı yaşlanma yaşam hakkını kaybeden Binlerce insanımız , bu yavaş yavaş ve sinsice gelen kara ölümün pek farkında değilmiş gibi yaşamaya devam ediyorlar . Santral Filtre konu başlığını yeniden gündeme taşıyorum . Bu sorunsal süreci ortadan kaldırmak , insanımızın sağlıklı yaşam kalitesini artırmak Hükümetimizin Asli görevidir . Yeni bütçe dönemine Muhakkak filtre ve bakım konusu dahil edilmelidir ! Yoksa muhalefetin meclis kürsüsünden de dün dahil dile getirdiği gibi Hükümetimiz Ek bütçenin dahi , 4 de birini özel hastanelere sevk bütçesi olarak , özellikle yoğun bakıma bazı kurumların sessizce haksız bir şekilde zenginleşmesine imkan vererek tarihe geçecek . Eş zamanlı hibrid ve emisyonu düşük araçların yollarımızda artması için teşvikler sağlanması gerekmektedir.
– Ormanlık arazilerin korunması konusunda yaz mevsimine kadar olan süreçte önlemlerimizi arttırmamız gerekmektedir. Yeni yasama yılında bu konuya odaklanmamamız, bir kibrit de bizim çakmamız demek olacaktır. Yapılması gereken bu çalışmaların bir mecburiyetten ziyade bir fırsat olarak düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum: Daha temiz, daha sağlıklı bir KKTC , ülkemizdeki sağlık giderlerini azaltacak çarpan etkisine haizdir. Kanser, kronik hastalıklarla mücadelemize ivme kazandıracak potansiyele sahiptir. Gelecek nesillerimizi sessiz pandemi olarak tabir edilen kanserden korumamıza imkan tanıyacaktır. Çevre ve İklim Değişikliği ile mücadele konusunda görevli bakanlığın tek başına , kendi içinde var olmayan iklim değişikliği koordinasyon merkezi ve 0 bütçe ile bu büyük sorunlara kalıcı çözüm getirmesini beklemek çok naif bir düşünce olduğunu da belirtmek istiyorum. Bu ülkede ne yazıktır ki bürokrasinin yavaş işlediği ve bu yavaşlıkla fazla ilerleme kaydetmenin güç olduğunu eminim hepimiz düşünüyoruz. Bu nedenle, çevre konusunda yerel yönetimler ve bakanlıklar arası istişareyi koordine edecek bir kurum oluşturmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Yasal düzenleme ve uygulanma alanlarında Bakanlar Kurulunun ve Sn . Başbakanın tam yetkili olduğunu burdan bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Böylesi önemli bir Yasanın , yasal uygulamalar gerektiren hareket boyutunda başka ülkeler direk İklim Değişikliği Bakanlığı altında hedef ve uygulama programlarını sürdürürken ve STO lardan destek alırken ! Biz ise bu süreci durumdan görev üstlenmek isteyen bir STO ya devredemeyiz .
Acilen Bakanlar Kurulu tarafından Bir Kurul oluşturulmalı ve Bu kurul ile sürdürülebilir hedeflere yönelik yaklaşımımızı düzenleyecek işbirliğini teşvik ederek, ve hükümet değişikliğinden etkilenmeyecek aktif çalışan bir oluşum olmalıdır.
Çevre konusunun yeni yasama yılında toplum sağlığı ile sıcak gündemimizde tutulması dileklerimle hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.”