Durmazer “kaçak işçilerin ülkeye getirilmesine aracılık etmekten, güneye kaçmak düşüncesiyle ülkeye gelenlere yardımcı olarak kazanç elde edenlere varıncaya kadar adı üniversite olan ama yüksek öğrenim dışında bu türsen işlere karışan yapılaşmalar olmaya başladı. Gecikmeksizin ve bazılarının kapatılması, izinlerinin iptal edilmesi de dahil radikal tedbirler alınmazsa ülke ekonomisini de dolaylı olarak vurabilecek olan bir başka krizle karşı karşıya kalabiliriz. Kaliteli eğitim yapan üniversiteleri de olumsuz yönde etkileyen bir durumla karşı karşıyayız ama gayrimeşru hükümet diğer önemli konularda olduğu gibi bu konuda da maalesef uyuyor” dedi. Durmazer “Bir üniversitede öğrenci harçları çalınan ve kişisel hesaplara aktarılan öğrencilerden bahsediliyor ama bu okulun daha fazla öğrencisi olduğunu biliyoruz. Rektörün de kendi ifadesinde söylediği üzere yapılan bu sirkat olayıyla alakalı ülke için tedirginlik yaratan konular vardı zaten ama başka konular da ortaya çıkacaktır. Bunlardan birisi imaj meselesi. Üniversitelerimiz konusunda bir marka olduğumuz söyleniyor ama maalesef kötü bir marka olma yönünde ilerliyoruz. Kıbrıs’a gelecek öğrencilerin bu haberlere ulaşması zor değildir. Turizm ve yüksek öğretimden iyi gelirler elde eden bir ülke olarak kötü bir imaj yaratıyor. Bunu daha denetlenebilir hale getirmemiz lazım” dedi.
Halkın Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı ve MYO Üyesi Ramadan Durmazer, TV 2020’de Özlem Çimendal’ın konuğu oldu.
“KAÇAK YAŞAM AÇISINDAN ÇOK KOLAY BİR ÜLKEYİZ, BU ÇOK TEHLİKELİ”
Üniversitelerde toplumsal olarak muhaceret sorununun daha ön planda olduğunu söyleyen Durmazer “Özellikle Afrika ülkelerinden gelen öğrencilerin kaçak yaşam sürdüğünü görüyoruz. Neredeyse her sektörde çalışan ama buraya eğitim için gelmiş öğrenciler var. Kaçak olarak hayatlarına devam ediyor ve bu da muhaceret sorunuyla birlikte bir çok adli sorun ortaya çıkıyor. Sadece polis değil, İçişleri’nin de titizlikle çalışması gerekiyor. Asayişle ilgili olarak yeterli polisimiz yok. Belki yerel yönetimler devreye girerek bunu kontrol edecek birimler oluşturabilir. Baktığınızda kaçak hayatında çok kolay bir ülkeyiz. Yönetenler demeyelim ama ülkeyi yönetmeye talip olanlar şimdiden buna yönelik çalışmalar yapmalı” dedi.
“ÜLKENİN LOKOMOTİF SEKTÖRLERİNDEN YÜKSEK ÖĞRENİM BÜYÜK ZARAR GÖRÜYOR”
İşin bir de ekonomik kısmı olduğunu belirten Ramadan Durmazer “Belki de bu olaylardan dolayı ülkeye gelecek öğrenci sayısında düşüş yaşanacak. Gelen öğrencilerin tüketime dayalı bir hayatları var ve hizmet sektöründen yararlanıyorlar, katkı koyuyorlar. Bu çocukların ülkemizdeki eğitim hayatlarının sekteye uğraması ülkenin dışarıdan gelen mali kaynaklarının zarar görmesine sebep olabilir. Maliye’den Eğitim Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na kadar sistemin çok düzgün çalışması gerekiyor. Bunu teknolojiyi kullanarak önleyebiliriz. E-devlet binamız yapıldı ama ne zaman hizmete girecek kimse bilmiyor. Bununla ilgili çalışmaların hızlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Normal hayatta aksayan işlerin akademik hayatta da devam ettiğini söyleyen Durmazer “Ülkemiz tanınmıyor ama üniversitelerin YÖDAK üzerinden yurt dışı üniversitelerle akrediteleri var. Akademik hayat bazı konularda çok acımasızdır ve biz bu yaşananlardan dolayı ülkemizin lokomotif sektörlerinden birisi elimizden kayıp gidiyor. Biz öğrencilerle ilgili bu hataları yapmaya devam edersek ileride daha büyük sıkıntılar yaşayacağız. Bizim akademik hayatı sıkı sıkıya sahiplenmemiz gerekiyor. Önümüzde Malta gibi bir örnek var. Bu pazarı kendi kendimize neden kaybedelim? Bütün taşları doğru yere koyarak çalıştırmamız gerekiyor” dedi.
“BÜTÜN SORUNLARIN BAŞI LİYAKATSİZLİK”
Kurumlarımıza siyasetin çok fazla karışıyor olmasının büyük sorun yarattığını belirten Durmazer “Sadece yükseköğretimle alakalı değil, tüm kurumlarda bunu yaşıyoruz. Liyakat azalıyor, iş kalitesi düşüyor. Birçok sorunun başı çekmesi liyakatsizlikten kaynaklanıyor. KKTC’nin tanınmıyor olması bir sorun yaratmaz. Daha önce ülkemizde üretilen birçok ürün tanınmamış olmamıza rağmen ihraç edilebiliyordu. Daha önce yapılan şimdi neden yapılamıyor? Çünkü liyakatsizlik çok ciddi şekilde arttı. Siyasetle uğraşanlar önümüzdeki günlerde ülkeyi daha doğru yönetebilir hale getirirsek daha başarılı oluruz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“TOPLUMSAL MUHALEFET VE BİRLİKTELİKLE GAYRİ MEŞRU HÜKÜMETİ GÖNDEREBİLİRİZ”
Meclisten çekilmiş bir parti olarak dün mecliste yaşanan gerginlikleri nasıl değerlendirdikleriyle ilgili kendisine yöneltilen soruyu da yanıtlayan Halkın Partisi MYO Üyesi Ramadan Durmazer “Biz bunları o zamandan gördük, yaşanabileceğini söyledik. Zaten mevcut gayri meşru hükümetin toplumu düşünerek hareket etmeyeceğini gördüğümüz için çekildik. Kıbrıs Türk insanı artık öz saygısını kaybetti. Bırakın gayri meşru hükümetten nefret etmelerini, ülkeye karşı öz saygılarını kaybettiler, burada yaşamak istemiyorlar. İnançları kalmadı. Gayri meşru hükümetin nasıl göreve geldiğini hepimiz biliyoruz. Bizim bir buçuk yıl önce söylediğimiz şeyi meclisteki muhalefet partisi daha geçen hafta kabul ederek açıklama yaptı ve eyleme geçti. Bunun karşılığında yapmamız gereken tek şey meclis içinde mücadeleyle bir yere varılamayacağı görüldüğü için toplumsal muhalefetin ve birlikteliğin oluşturulması gerekiyor. Gayri meşru hükümetin eleştirerek veya sadece bir yürüyüş yaparak gitmesini sağlayamayız. Meclisin dışında toplumun tüm aktörleriyle birlikte hareket edilerek düzeni tamamen nasıl değiştirebileceğimizi konuşmamız gerekiyor. Eğer toplumsal bir birliktelik sağlanırsa bunun yapılabileceğini düşünüyorum” dedi.
Meclisteki muhalefetin aldığı eylemlilik kararına da değinen Durmazer “Zaten bir buçuk yıldır hem mecliste hem sokakta mücadele ediyoruz dediler ama biz bunu göremedik. Zaten ya meclistesinizdir ya dışardasınızdır, ikisini birden yürütemezsiniz. Yani hem meclisteki alanımı korurum hem de sokaktayım ikisi bir arada yürüyemez. Gerçekleştirdikleri eylem sonrasında da ya bir tepkisizlik aldılar ya da çok ciddi şekilde eleştiriye uğradılar. Özellikle siyaseti takip eden bireyler tarafından böylesi az bir kitleyle bir yere varamayacakları yönünde eleştiriler aldılar. Başı çekerek değil, toplumun tüm aktörleriyle mücadele etmeye karar verilirse çok daha iyi bir sonuca erişilebilir” şeklinde konuştu.
“YABANCILARA MÜLK SATIŞINA ÖNLEM ALMAZSAK TOPLUM OLARAK YOK OLMA NOKTASINA GİDECEĞİZ”
Yabancılara mülk satışlarıyla ilgili yaşanan sıkıntılara da değinen Ramadan Durmazer “KKTC’de yaşayan bireyler olarak belki birer konut sahibiyiz ama yarın öbür gün çocuklarımız bu fiyat yükselişleriyle konut sahibi olamayacaklar. Çünkü alınabilecek noktanın ötesine geçti. Artık kredilerle filan da çözülebilecek bir durumda değil. İş biraz kilitlenmiş gibi duruyor. Bu toplumda bir kırılmaya sebep olacak. Kıbrıs Türk toplumunun gelir düzeyi birbirine yakındı. Faizlerin yükselmesi, dövizdeki artış toplum içerisinde kırılmaya sebep oldu. Gücü olan daha da zenginleşecek, olamayan fakirleşecek. Barınma hakkı dünyanın en temel haklarından biriyken devlet bunu sağlayamayacak pozisyona geldi. Geçen gün gayri meşru hükümetin başbakanı sosyal konutlarla ilgili açıklamada bulundu. Burada önemli olan şu bunlar yapılıp dağıtılırken işin içine yine siyaset karışacak mı? Yandaşlara mı verilecek? Bu toplumda yine soru işareti ve tedirginlik yaratıyor. Yabancılar konusuna değinirsek bunun bir devlet politikası olması gerekiyor. Yanı başımızda Gazze’de yaşananları görüyoruz. Ekonomik olarak Türk Lirası kullanmamızdan dolayı yabancıların ülkemizde artması, konut taleplerinin de yabancılardan geliyor olması bizi nereye götürecek bilmiyoruz. Bunlara bir an önce akil insanlarımız bir araya gelerek dur demesi gerekiyor. Yakında topraksız kalacağız. Kıbrıslı Türklere kendi öz saygımızı kaybettirmeyecek adımlar atmak zorundayız, bunu yapmazsak toplum olarak yok olma noktasına geleceğiz” dedi.
“E-DEVLET’İN ÜLKEDEKİ BİR ÇOK SORUNUN ÇÖZÜMÜNE KATKI KOYACAĞINA İNANIYORUM”
Ülkede mülk satışlarıyla ilgili danışmanlık şirketlerinin artışıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Durmazer “Bu da bizim ülkemizdeki açıklarla alakalı. Emlak sektörüyle ilgili mecliste bir çalışma var. Bu tamamen kolay para kazanmakla alakalı bir durum. Ülkede hiç bir şekilde prensipler yerine getirilmediği için danışmanlık adı altında bir yığın iş yeri ortaya çıkıyor. Bu ülkede çok ciddi para var ama prensip olmadığı için kontrol altına alınamıyor. Bu yüzden Maliyemiz her yıl açık veriyor. İşin ucu yine dönüp dolaşıp siyasete dayanıyor. Siyaseti ve siyasetçileri işin içine çok fazla şekilde koyduk. Umarım ki bu prensiplerle ilgili çalışmalar bir an önce ortaya çıkar. e-devlet’in bu yönde ülkeye büyük katkı koyacağına inanıyorum ve bu yüzden bir an önce hayata geçmesini istiyorum” şeklinde konuştu.