Letonya maçı sonrası Alman Teknik adam Stefan Kuntz gözyaşlarını tutamayarak, 2 maç sonunda ne kadar bize benzediğini göstermiş oldu.
Alman terbiyesi ve Alman disiplini ile yetişmiş olan, en zor maçlarda bile soğukkanlılığını kaybetmeyen, yense de, yenilse de aynı tavrı göstererek stattan ayrılan Stefan Kuntz Milli takımın başında çıktığı ikinci maçta duygularına hakim olamayarak gözyaşlarına boğuldu.
Maçtan sonra verdiği beyanatta “Hiç kimsenin inanmadığı ve güvenmediği bu milli takımın aldığı galibiyet son derece önemlidir” diyerek, Türk Halkının Milli takıma güvenmediğini vurgulamış oldu. Türk kökenli oyuncuların kendi takımlarında gösterdikleri başarıyı burada gösterememesinin tek nedeni, kendi takımlarında seyir zevki yüksek oyuna odaklanmışken ülkemizde sonuç odaklı oyuna odaklanmalarıdır.
Milli takıma seçilmek kıstasları değişmiştir. Yıllar önce Milli takıma seçilmek için Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş takımlarında oynuyor olmak birinci ve en önemli sebepken, şimdi Milli takıma seçilmenin en önemli kuralı yabancı ülke takımlarında forma giymek olmuştur.
Yabancı takımlarda oynayan her oyuncu başarılı oluyor mu? Ülkemizde futbol oynayan onlarca yabancı futbolcu var, kendi milli takımlarında oynamayan. Yabancı ülkede futbol oynayan her oyuncu milli takıma seçilecek diye bir kuralın olmaması gerekir.
Türkiye süper liginde oynayan ve milli takım için asla düşünülmeyen oyuncular var. Bu oyuncuların neden milli takıma alınmadıklarını akli selim hiç kimse anlayamamaktadır. Milli takım senede 3 veya 4 maç yapmaktadır. Sezon içinde en formda olan oyuncuların milli takıma seçilmeleri gerekirken bu kuralı hiç kimse ne düşünür ne de uygulanması için çaba sarf eder.
İstiklal marşı çalınırken duruş bozukluğu sergileyen adamdan milli takımada herhangi bir fayda gelmez. Milli takım seçicileri, seçme kuralını değiştirmedikçe biz ülke olarak herhangi bir kupaya asla gidemeyiz.
TEMEL’İN NAMUS BORCU! : Temel borçlu olduğu kişi ile mahkemelik olur. Duruşmada hakim sorar:” Davacıya olan borcunu neden bir türlü ödemiyorsun?”
Temel sinirli sinirli cevap verir: “Vereceğim hakim bey. Bu benim namus borcum. Valla vereceğim ama o herif o kadar o kadar inatçı ki, ona “Çok sıkışığım, ne olur bana 3 ay mühlet ver” diyorum, bir türlü vermiyor, beni 3 yıldan beri oyalıyor!”