Meclis Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmelerinde Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) İskele milletvekili Fide Kürşat, Fikri Ataoğlu’nun oturduğu makamı bir matruşkaya benzetti ve Ataoğlu’nun Başbakan Yardımcısı olarak ülkede olup biten herşeyden sorumlu iki numaralı isim olduğunu vurguladı.
“Turizmde Kemal Dürüst’lerden Fikri Ataoğulları’na… İstikrar lafı aldatmaca; eğer hükümet ve bakanların değişmemesi istikrar getirseydi bu turizme gelmiş olmalıydı. Kooperatif Şirketler mukayyitliği çağdışı halde… Bakanlığa bağlı Binboğa yem fabrikasının tefecilerin eline düştüğü söyleniyor; Şehir Planlama’da partizanca istihdam devam.. Kalkınma Bankası’nda işleriniz nasıl gidiyor, adaletsiz partizanca kredi dağıtmaya devam?” diye konuşan CTP İskele milletvekili Fide Kürşat, bitmeyen ünvanları ile ama en başta da Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Fikri Ataoğlu’nun memelekette olup biten herşeyin “iki numaralı sorumlusu” olduğunu ancak “kendisini unutturma taktiği” güderek gidereayak hükümetin bir parçası gibi davranmamayı tercih ettiğini söyledi.
“BİR MATRUŞKA MİSALİ BU BAKANLIĞIN İÇİNDE YOK YOK! AMA İCRAAT DA YOK! BÜTÇEDE KARŞILIĞI DA…”
Meclis Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmelerinde Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) İskele milletvekili Fide Kürşat şöyle konuştu;
“Bugün çok önemli bir bakanlığın; Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı… Ultra Mega Matruşka Bakanlığı… Bir zamanlar, Serdar Bey’in de vardı böyle bir bakanlığı, adı şiir gibiydi… Şimdi de Fikri Bey’e nasip oldu böyle baböylesi…. İçinde neler yok ki? Daire daire içinde; tıpkı bir matruşka gibi… Daire daire saysam uzar da gider; Merak eden açıp baksın diyeceğim ama bakanlığın resmi web sayfasında yarısı yok, yazmamaışlar. Matruşka misali bu Bakanlığın içinde yok yok! Ama icraat da yok! Bütçede karşılığı da yok! Bu bütçe ile ülke turizmine yatırım yapılmasını ve geliştirilmesini beklemek mümkün değildir. Kaldı ki bu rakam sadece turizme değil Bakanlık bünyesinde bulunan Kültür, Gençlik ve Çevre konularında da adım atılması mümkün değildir.”
“TURİZM GENEL BÜTÇE’NİN YÜZDE 1.53’Ü; LOKOMOTİF DEDİĞİMİZ ŞEYİN EDERİ BU”
“Turizm’in lokomotif sektör olduğuna her fırsatta dikkat çekiliyor ama ayrılan bütçe ortada… Genel Bütçe’nin %1.53’ü! Lokomotifin ederi %1.53! Bu ada yarısının kültürel ve doğal güzellikleri, tarihi zenginlikleri dünyanın birçok yerinde yoktur. Bunu hepimiz biliyoruz. Sözde istikrarın ispatıdır Turizm Bakanlığı; Mevcut hükümet ama özellikle UBP’lilerin bize çaldığı bir türkü var ; istikrar! İstikrar! Mevcut hükümet, kaçtır paçayı kurtarmaya çalışıyor; hükümet değişme-meli, istikrar diyor…İstikrar kelimesi tam olarak bir aldatmacadır. Eğer hükümetlerin ve bakanların değişme-mesi istikrar getirseydi İstikrar Turizme gelirdi.. Çünkü bakanlar bu makamda pek değişmiyor. Ülkemiz efsane kadrolu turizm bakanları ile dolu; Kemal Dürüst’lerden Fikri Ataoğluları’na… Hep orada oturan, sürekli, arada bir gitse de yeniden gelen isimler. Hani istikrar?”
“FİKRİ BEY ÜÇ BAŞBAKAN ESKİTİP BUNLARDAN BİRİNİ DE İNDİREN KADROLU BAKANLARDAN; BAŞBAKAN YARDIMCISI OLARAK DA OLUP BİTEN HERŞEYİN 2 NUMARALI SORUMLUSU”
“Bu anlamda en istikrarlı bakanlık Turizmdir. Fikri Bey son dönemlerin kadrolu bakanlarından.
3 başbakan eskitti! Birini de indirenlerdendir… Bakanlık pandemi döneminde uğradığımız zarar ziyan için hiçbir strateji üzerinde çalışmamıştır. Şimdi Fikri Bey son açıklamasında diyor ki, turizmde rakamları pandemi öncesine taşınmış. Bununla övünüyor. Dünya pandemi öncesi rakamlara 2. Dalgadan sonra zaten ulaştı. Fikri bey bu rakamların bugünkü anlamını bilmeyenlere yutturabilir. Bütçede Turizm stratejisine dair anlamlı hiçbir şey yok…”
“FİKRİ BEYİN BİTMEYEN BİR ÜNVANI VAR AMA HÜKÜMETE HASBEL KADER GELMİŞÇESİNE BAMBAŞKA İŞLERLE MEŞGUL…”
“Kamuoyu Fikri Ataoğlu’nun kendisini unuttu, hatta hükümetin bir üyesi midir belli değil. Kayıptır… Konuşmuyor, açıklama yapmıyor, sorulara cevap vermiyor. Turizm Bakanlığı’nı da böyle yönetiyor. Fikri Ataoğlu, sanki de Bakanlığa ve hükümete hasbel kader gelmişçesine bambaşka işlerle meşgul bir isim. Oysa bitmeyen ünvanının bir parçasını hatırlayalım; kendisi Başbakan Yardımcısıdır! Yani bu hükümetin bütün bu rezilliklerinin, 2 numaralı, sorumlusudur. Dediğim gibi 3 başbakan değiştirdi; Ersan Saner, Faiz Sucuoğlu… Ve nihayet Ünal Üstel… Sadece bakan değil, geldiği günlerde çeşitli atraksiyonlar yapan, atılıp kapılan Müsteşar Serhan Aktunç da kayıp! Türki Cumhuriyetlerden sosyal medya fenomen getiriyorlardı? Ne oldu? Hani bu bilet fiyatlarını ucuzlatacaklardı! Bu uğurda şirketler kurmuştunuz…”
“KENDİ KENDİLERİNİ DEĞİRMEN GİBİ ÖĞÜTENLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM VE ÇEVRE POLİTİKALARINDAN NE ANLARLAR”
“Ayrıca en istikrarlı olan, bu Turizm Matruşka bakanlığında en büyük bürokrat kıyımı da yaşanmıştır. Kendilerini sürdüremeyenler, kendi Kendilerini değirmen gibi öğütenler, sürdürülebilir turizm ve çevre politikalarından ne anlarlar; Ercan Havaalanı bilindiği gibi Skandallar Zinciri… Fikri Bey’in adı hiç geçmiyor. Ercan turist kapısı değil mi? Turizm Ercan’da başlıyor ama Turizm rezaletleri de hız kesmiyor. Ercan Havalimanın 13.maaş ödemesini yapmak için, yaklaşık 11 yıl önce peşkeş çekip de, meşhur o koca çekle poz poz fotoğraflar çektiğiniz günden beri sorunlar hiç bitmedi. T&T ile olan sözleşme defalarca uzatıldı, vergi muafiyetleri getirildi ve birçok imtiyazlar sağlandı. Ek sözleşmeler yapıldı… Hukuki itilaf örümcek ağına döndü. Sonunda bitmemiş bir havaalanını açıldı; Temmuzdan bu yana hala düzeltemiyorlar, toparlayamıyorlar.
Güvenlik Sorunları da dikkat çekiyor; Hepiniz okuyorsunuz; Yolcuların bavulları açılıp değerli eşyaları paraları çalınıyor, 1 değil birçok kez tekrar eden bir rezalet! Şikâyetçi sayısı artıyor, olayın boyutu büyüyor. Diğer taraftan birkaç gün önce araba çalındıydı, yanlışlık olduydu iddiaları çıktı. Ama esas mesele güvenlik kameralarının çalışmaması. Bu ciddi bir meseledir. Şirketin 150 güvenlik görevlisi istihdam etmesi gerekirken, 40 45 güvenlik bulundurmasına göz yumuluyor. Polis açığı kapatmaya çalışıyor. Bazı noktalar güvenlik kameraları açısından kör noktalar, bazılarının çalışmaması ciddi anlamda güvenlik zafiyeti yaşanmasına sebep oluyor.Ercan’da her gün yeni skandallar yaşanıyor. Dünyaya rezil oluyoruz. Bu yaşananlar turizmi de etkiliyor….”
“ERCAN’DAKİ REZALETLERİ, EN UCUZ EVLER KKTC’DE AMA GİTMESİ ZOR, DİYE FORBES’TEN OKURSANIZ ŞAŞIRMAYIN”
“Görkemli açılışta yere göğe sığdıramadığınız Ercan’da yaşanan bunca rezillikten sonra yurt dışından gelecek turistlerin, yolcuların bakış açılarını bir düşünün…. En ucuz evler KKTC’de ama havayolu ile gitmek zor diye… Ansızın Ercan’daki bu rezaletlerin özetini Forbes’ten okuyuverirsiniz! En ucuz evler KKTC’de ama havayolu ile gitmek zor diye!”
“HANİ ERCAN’DA UÇUŞLARI ETKİLEYECEK DÜZEYDE BİR SORUN YOKTU?”
“Siz yurtdışına giderken, gittiğiniz ülkenin havaalanı ile ilgili bu kadar rezalet duysanız, okusanız gider misiniz? Hatırlayın; Açıldıktan bir süre sonra Tuvalet kapısı yurtdışına gidecek bir kadın yolcunun başına düştü… Olur, böyle aksilikler dediniz! Ambulans sorunu sanırız devam ediyor… Meteoroloji cihazının olmayışı malum… Yeni Pistin kapatılıp, Uçuşların eski pistten yapılması durumu ne durumda? Elektrik altyapı ve panel sorunları, jeneratör sorunları… Saymakla bitmeyen turizm rezaletleri… Biliyorsunuz o günü; Arıklı uçakta, Üstel de havaalanında kaldı. Daha geçen sabah yine jeneratörün devreye girmemesi ile 6 uçuş etkilendi. Hani uçuşları etkileyecek düzeyde bir sorun yoktu? “
“TURİST VE TURİZMİ ÖNEMSİYORSANIZ KARA SINIR KAPILARINDAKİ YIĞILMALARI ÇÖZÜN, YENİ KAPILAR AÇIN”
“Turizm adına geçiş kapılarındaki sorunlar ve yığılmalara ne demeli? Kapıların yetersizliği ve yeni kapılar açılması gerektiğini herkes söylüyor. Mağusa Kapısı, Haspolat Kapısı vs. Kapılar aynı zamanda bir turizm konusu değil mi? İşte sürünüyor millet her gün kapılarda. Turizmi zerre kadar düşünseler, yeni kapıların açılmasını gündeme getirirlerdi. Kapılara değinmişken, Kapılara, son dönemde yapılan partizanca istihdamlarda, tanıtım broşürü dağıtmak amacıyla alınanlar işe gitmeden para alıyorlar…”
“TURİZMDE DIŞ TEMSİLCİLİKLERİMİZ NE GİBİ İŞLER YAPARAK ÜLKE TURİZMİNE KATKI KOYDU, AÇIKLAYIN DA DUYALIM”
“Ayrıca şunu sormak istiyorum; Turizmde Dış Temsilciliklerimiz, geçtim Fikri beyin son 3 yıllık görev süresini, son bir yılda sadece ne gibi işler yaparak bakanlığa katkı koyduklarını bize sunabilirler mi lütfen! Resmi İnternet sitesinde ve basında, memlekete sözde faydalı faaliyetleri takip edemiyoruz! KKTC’nin alternatif turizm türlerini geliştirmesi için çalışmalar var mıdır ne aşamadadır? Agro Turizm, Eko Turizm, Sağlık Turizmi, Spor Turizimi gibi alternatif turizm çeşitleri, sadece turizm gelirlerini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda doğal ve kültürel kaynaklarımızın, sürdürülebilir bir şekilde korunmasına da katkıda bulunacaktır. Alternatif turizm faaliyetlerinin bütçedeki karşılığı nedir? Ama bizde Turizm denince beş yıldızlı kapalı devre casino turizmi akla geliyor. Oysa ki doğal ve kültürel zenginliklerimiz, iklim yapımız göz önünde bulundurulduğunda, turizmi çeşitlendirme potansiyelimiz çoktur. Ama kullanacak vizyon, politika ve kadrolar mevcut hükümet yapısında yoktur.”
“KENDİLERİNİ OSMANLIDAN DAHA MÜSLÜMAN ZANNEDENLER A. ANDEAS MANSTIRI’NA MESCİT YAPACAĞINA YOLUNU YAPSIN”
“Apostolos Andreas manastırı, adaya gelen turistlerin en yoğun ziyaret ettiği yerdir… Yol mu o Allah aşkına… Bunların turizmden anladığı şey, asırlarca Osmanlı’nın Kıbrıs’ta yapmayı düşünmediği mescidi, Apostolos Andreas’a yapmayı tasarlamak.! Osmanlı’dan daha Müslümandırlar! Turizm Bakanı Fikri bey, Başbakan yardımcısıdır! Ama yoktur. Turizm bakanıdır! Ama yoktur. Bir taktik olarak sanırız Fikri bey, sinda gülle geçsin diyor. Bu taktiği izliyor.
“ÖREN YERLERİNİN MESAİ SAATLERİNİ DÜZENLEYEMEYEN 3 YILLIK BAKAN İŞTE ANCAK ALÇAK ORMAN ARAZİLERİNDEN BAHSEDER…”
“Faiz Sucuoğlu hükümetinin ‘indirilmesinde’ de kritik bir rol alan Fikri Bey, belli ki, bu siyasi günahlarını da unutturmak maksadı ile, Arıklı ile Üstel’in yıpranması, kendisinin unutulması, stratejisini kasten ve kontrol altında güdüyor ama nafile… Fikri bey en son kafasını çıkardığında, ülkenin alçak orman arazilerine gözünü dikmişti..! Bafra bölgesinde… Başına geydiii… Turizm bakanımız işte budur; kalan 3-5 karış toprağı da, sözde yabancı yatırımcıya, bin türlü komisyonlarla yedirmek! Bu hükûmet, diğer konularda ve bakanlıklarda ve onlarla ilgili bu bütçelerde de, ülke hayrına bir işe imza atamaz… Turisti gün ve saatte sınırlayan, Ören yerlerinin mesai saatlerini düzenleyemeyen 3 yıllık turizm bakanı, Ataoğlu, turizm adına işte ancak alçak orman arazilerinden bahseder…”
“TARİHÎ VE KÜLTÜREL ALANLARIN, KORUMA ALTINA ALINMASI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM POLİTİKALARI OLUŞTURULMALIDIR”
“Antik Kalıntılarımız meselesi es geçilmemelidir… Adamız, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmasından dolayı, zengin bir kültüre ve tarihe sahiptir. Kıbrıs, tarihsel olarak birçok medeniyetin etkisi altında kalmıştır. Bu nedenle, KKTC’de birçok antik kalıntı ve tarihi mekân bulunuyor. Arkeologların ifade ettiğine göre, henüz arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkmamış, tespit edilmemiş, birçok antik kalıntı ve eski eser var… Yasalarımızda, Kültürel miras ve arkeoloji alanına dair, herhangi bir ciddi araştırma geleneğimizin, mevcut olmaması, bilhassa kıyı şeridinde gerçekleştirilen inşaatların, kimler tarafından kontrol edildiğini sorgulamamıza sebep oluyor… Çünkü yine arkeologlarımızın vurgusuna göre, hali hazırda inşaat yapılacak alanın, önceden arkeologlar tarafından yüzey araştırması yöntemiyle taranıp, potansiyelinin ortaya konması gibi bir yaklaşımımızın olmaması, bu konuda ister istemez akla farklı sorular getiriyor… Biz ancak, inşaatı gerçekleştirecek kişilerin kazı sırasında, herhangi bir şeye rastlamaları sonucunda, yetkili kurumlara haber vermelerini bekliyoruz. Oysa bu şeritler öncelikle uzmanlar tarafından onaylanmalıdır… Kültürel mirası korumak için, güçlü yasalar ve politikalar geliştirilmelidir. Tarihî ve kültürel alanların, koruma altına alınması ve sürdürülebilir turizm politikaları oluşturulmalıdır…”
“ŞEHİR PLANLAMA’YI TEKNİK PERSONEL AÇISINDAN GÜÇLENDİRMEK YERİNE, PARTİZANCA SÖZLEŞMELİ-GEÇİCİ İSTİHDAM VAR”
“Şehir Planlama Dairesi güçlendirilmelidir. Daire mevcut yapısı ile, ülke ihtiyaçlarına cevap vermesi mümkün değildir. Hem teknik hem de liyakatli personel açısından dairenin içi boşaltılmıştır… Kadrolu, liyakat sahibi, teknik kişiler maalesef çok azalmıştır, daire teknik açıdan erozyona uğramıştır. Burada belli ki amaç başkadır. Hükümet daireyi, teknik personel açısından güçlendirmek yerine, partizanca sözleşmeli ya da geçici personel istihdamına yönelmiştir. Şehir Planlama Dairesi gibi stratejik öneme sahip olan kurumlar, bilinçli bir şekilde zayıflatılıyor. Bu şekilde bir arpa boyu yol almak mümkün değildir.
Yıllardır plansızlıktan, eksikliklerden ve sorunlardan bahsetmeye devam ediyoruz. Çünkü böylesi stratejik kurumlar, koltukları işgal eden bu zihniyetin emellerine hizmet etmiyor. Bu zihniyet Mevzuat açıklarından, sistemsizlikten, plansızlıktan ve bunlarla birlikte denetimsizlikten besleniyor ve bugün geldiğimiz noktada ülke elimizden kayıp gidiyor. Neden? Çünkü bu zihniyet, şahsi çıkarları doğrultusunda, bu toprakları kemirmekten, satmaktan, peşkeş çekmekten zerre kadar utanmıyor…”
“GİDER-AYAK NE GÖTÜRÜRSEK ZİHNİYETİYLE HAREKET EDİYORLAR. ÇÜNKÜ ONLAR DA BİLİYOR Kİ GİDİŞ BİLETLERİ KESİLDİ”
“Hükümet Zamana oynuyor, ne hazırlanan İmar Planları’nı yayınlıyor, ne de yabancılara mülk satışları ile ilgili yasadaki anomalileri hızla düzeltmeye meyil ediyor. Giderayak ne götürürsek zihniyeti ile hareket ediliyorlar. Çünkü onlar da biliyor ki gidiş biletleri çoktan kesildi… Mevcut personel yapısı ile, ülkenin en önemli sorunlarından bir olan İmar Planlarının hazırlanması ve revize edilmesi mümkün değildir. Bu bütçe rakamları ile dairenin hem teknik, hem de personel anlamında güçlendirilmesi de mümkün değildir.
Bunların hepsi bu bakanlığın sorumluluğundadır.
Şu anda bu ülkenin kanayan yarası kontrolsüz, plansız çarpık yapılaşmadır. Araziler niteliğine bakılmaksızın betonlaşıyor. Bölgesel İmar planları Lefke’den Dipkarpaz’a kadar süratle tamamlanmalıdır. Çevre Koruma Dairesi de yine bakanlık bünyesinde bulunan çok önemli işlevi olan bir dairedir. Çevre sorunları ülkenin kanayan yarası halindedir, gerek havada, gerekse karada çevre kirliliği bu ülkenin kanayan yarası halindedir. Çevre sorunlarına çözüm bulmak için sürdürülebilir kalkınma stratejilerini benimsemek, atık yönetimini güçlendirmek, doğal kaynakları korumak ve çevresel eğitimi teşvik etmek önemlidir. Bu konu basite indirgenecek bir konu değildir, hükümet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler arasında işbirliği ile çevresel sorunlara karşı etkili bir mücadele yürütülmelidir. Sürdürülebilir çevre politikaları ve uygulamaları, gelecek nesillere temiz ve sağlıklı bir çevre bırakma amacını taşımalıdır.”
“DENİZLERE GİRMEK KEYİF DEĞİL, STRES… KANALİZASYON SORUNU PLANSIZ YAPILAŞMA VE KONTROLSÜZ NÜFUS AKINI NEDENİYLE YAŞANIYOR”
“Atık yönetimi, alt yapı sorunları, deniz sularının ve plajların kirliliği, hava kirliliği, ilkim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı gibi, konular sadece ülkeye karşı sorumluluğumuz değil, dünyaya karşı da sorumluluğumuzdur. Çarpık yapılaşma, kentsel planlama eksikliklerinden ve altyapı sorunlarından dolayı, bazı bölgelerde kanalizasyon sorunları denize akıyor. Denizlere girmek keyif değil bir stres konusu… Neden kanalizasyon sorunu var? Çünkü çarpık plansız yapılaşma ve kontrolsüz nüfus akını var! Alt yapı yetersiz kalıyor….”
“İHALESİZ -KAMU ZARARINA YOL AÇTIĞI TESCİLLİ YAKITIYLA KIB-TEK’TE YATIRIM DUYARSIZLIĞI SÜRÜYOR”
“Yönetilemeyen KIB-TEK’te yatırım eksikliğine duyarsızlık sürüyor… Ülkeye gelen ihalesiz ve kamu zararına yol açtığı tescillenen yakıt, bilindiği gibi kötü bir yakıt! Yılların meselesi bacaya filtre konusu da, bu arkadaşların gündemi değildir. Yıllardır bu bacadan çıkan zehirle ölüyoruz! Ama kimin umurunda! Bunlar vurgun peşinde…”
“PANDEMİ İLE BİRLİKTE DÜNYADA KOOPERATİFÇİLİK ÖN PLANA ÇIKARKEN, BİZDE KOOPERATİFLER HÜKÜMET ELİYLE ZAYIFLATILIYOR”
“Yine bütçesini görüşmekte olduğumuz mega bakanlığa bağlı olan, Kooperatif Şirketler Mukayyitliği ve kooperatifçilik konusuna baktığımızda; Kooperatifçiliğin amacı, dayanışarak üretmek, hem üreticiyi hem de tüketiciyi korumak, üretimi güçlendirmek, üreticiyi desteklemek, alım gücünü ve istihdamı korumak ve artırmaktır. Kooperatifler seçimle gelen demokratik otorite tarafından yönetilirler. Bizde bir süredir, bazı kooperatifler Mukayyitlik tarafından atanan idare memurları ile yönetiliyor. Bugün basına Çayönü Kalkınma Kooperatifi’nde sular durulmadığı, Kooperatif yönetiminin bir dava nedeniyle görevden uzaklaştırıldığı, eski yönetim söz konusu davanın geri çekildiğini ancak yönetimin görevine iade edilmemesi noktasında rahatsız olduğu ile ilgili bir haber yansıdı. Haberde Çayönü Kalkınma Kooperatifi, eski Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yahya, göreve iadesini beklediğini ancak Kooperatif Şirketler Mukayyidi Çelebi Ilık’ın çeşitli gerekçeler ile süreci oyaladığını söyledi. Kooperatif Şirketler Mukayyidi Çelebi Ilık ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını, dava sürecinin devam ettiğini savundu. Bu konu ile ilgili Fikri beyden net bilgi talep ediyorum. Geçen yılsonu itibarı ile Çayönü Kooperatifinde başlayan sorunlar belli ki devam ediyor. Ki bu konuyu geçen dönem Meclis gündemine taşımıştım.
Köy kooperatiflerinin ekonomiye katkısı azımsanmayacak orandadır. Pandemi ile birlikte dünyada kooperatifçilik ön plana çıkarken, desteklenirken bizde kooperatifler hükümet eliyle zayıflatıyor. Siyaset, elini kooperatiflerin üzerinden çekmedikçe, ülkede kooperatifçiliğin önü açılmayacaktır. Kooperatiflerdeki demokratik süreçler tam anlamıyla işletilmiyor. Fasıl 114 Kooperatif Şirketler Yasası’nda değişiklik yapılması şarttır. Kooperatif Şirketler Mukayyitliğinin özerk ve demokratik bir modele kavuşturulması gereklidir.”
“KOOPERATİF ŞİRKETLER MUKAYYİTLİĞİ TEKNOLOJİNİN BU DENLİ GELİŞTİĞİ DÜNYADA ÇAĞ DIŞI KALMIŞTIR”
Kooperatif Şirketler mukayyitliği teknolojinin bu denli geliştiği dünyada çağ dışı kalmıştır. Mevcut yapısı ile görevlerini ve denetimlerini zamanında ve sağlıklı yapması mümkün değildir. Dijitalleşmesi, otomasyon programına geçmesi, personel eksikliğinin ve teknik eksikliklerinin giderilmesi ve yapısının güçlendirilmesi gerekiyor.
Ancak Bütçede, Mukayyitliğe ayrılan rakam ile bunlar mümkün değildir.”
“BU MATRUŞKA MEGA BAKANLIĞIN BÜNYESİNDE BULUNAN BİNBOĞA YEM FABRİKASI’NIN TEFECİLERİN ELİNE DÜŞTÜĞÜ SÖYLENİYOR”
“Bu matruşka mega Bakanlığın bünyesinde bulunan Binboğa Yem Fabrikası ve Levazım da bu kötü yönetim zihniyetinden nasibini aldı. Binboğa bugün gelinen noktada ödeme kabiliyetini kaybetmiş durumdadır. Personelini ve piyasa ödemelerini yapamaz hale gelmiştir. Harup fiyatlarının açıklanması ve harup alımları konusunda yaşanan sorunlar da Binboğanın operasyonel faaliyetlerinin ne noktaya geldiğini göstermiştir. Gerçi Hükümet ‘Daltonlar Çetesi’ olunca, Binboğa ne olacaktı? Söylendiğine göre, Binboğa da tefecilerin eline düştü…”
“HÜKÜMETİN GENÇLİKLE İLGİLİ HERHANGİ BİR POLİTİKASI VAR MI?”
“Ayrıca, yine Turizme bağlı Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları konusunu da es geçmeyelim; 24 yıl önce yanan Devlet Tiyatroları’nın binasının henüz yapılmamış olması da bizim için en büyük ayıplardan biridir. Sanata ve tiyatro sanatçılarımıza verilen değer bu kadardır…
Gençlik konusuna gelince, KKTC’deki siyasi ve ekonomik belirsizlik, istikrarsızlık, istihdam konularında yaşadıkları fırsat eşitsizlikleri, adaletsizlikler, gençlerin geleceklerini planlama konusunda endişelenmelerine, ülkelerinden umudunu kesmelerine ve göç yollarına düşmelerine sebep oluyor. Mevcut yapının gençlikle ilgili herhangi bir politikası olduğunu görmüyorum ama yine buradan sormak istiyorum hükümetin gençlikle ilgili herhangi bir politikası var mı?”
“ULTRA MEGA MATRUŞKA BAKAN, BAKANLIK VE BÜTÇESİNDEN BİR ŞEY BEKLEMEK MÜMKÜN DEĞİL…”
“Memleketteki Yüksek yaşam maliyetleri, konut sorunları ve finansal kısıtlamalar gençlerin ekonomik bağımsızlıklarını her geçen gün zorlaştırıyor. Gençler kaliteli eğitim almakta da sorunlar yaşıyor. Eğitim sistemini güçlendirmek, istihdam olanaklarını artırmak, ekonomik istikrarı sağlamak ve genç girişimcilere yönelik destek ve hibe programları oluşturmak gerekiyor. Ayrıca, gençleri ülkemizde tutmak için kültürel ve sosyal alanlarda çeşitli fırsatlar yaratmak gerekiyor.
Özetle ultra mega, matruşka matruşka içinde, bakan, bakanlık ve bütçesinden bir şey beklemek mümkün değil…”