Halkın Partisi Genel Başkanı ve Dışişleri eksi Bakanı Kudret Özersay Rum basınında Birleşmiş Milletler tarafından atanan yeni temsilciyle ilgili yorumlar üzerine bir açıklama yaparak “önemli olan bu temsilcinin görev yönergesinin ne olacağıdır. Umarım Kıbrıs Türk tarafı bu temsilcinin atanmasına onay verirken hangi misyonla bu göreve getirileceği konusunu da önceden netleştirmiştir ve rızasını da ona göre vermiştir” ifadelerini kullandı. Özersay açıklamasında BM temsilcisinin bir yandan iki taraf arasında çözüm konusunda ortak bir zemin olup olmadığını saptamak ve ortak bir zemin oluşturmaya çalışmak, diğer yandansa kapsamlı bir çözüm oluncaya kadar çözüm için çözümden önce çeşitli konularda taraflar arasında işbirliği yapılmasına yardımcı olmak şeklinde bir misyonla hareket etmesinin en doğru yaklaşım olacağına inandığını da vurguladı.
“HEM ORTAK ZEMİN HEM DE ÇÖZÜM ÖNCESİ İŞBİRLİĞİ İÇİN ÇALIŞMALI”
Tarafların şu anki pozisyonlarına bakıldığında ortada bir yandan “iki devleti çözüm” talebi, diğer yandaysa “federasyon” talebi olduğunu, ortak bir zemin bulunmadığını vurgulayan Özersay “BM temsilcisi iki taraftan birinin diğerinin önerisine yaklaşması için diğer tarafın nasıl bir açılım yapmayı düşündüğünü sorgulayacağını, bu olasılık söz konusu olmazsa da iki öneri arasında her iki tarafın da ideal çözümü dışında razı olabileceği bir orta yol var mı bunu sorgulayacağını ifade etti. Özersay açıklamasında geçmişte taraflar arasında ortak bir zemin olup olmadığını sorgulamak üzere Genel Sekreter’in yetkilendirdiği Lute’un Kıbrıs’ta temaslar yaptığını ancak bir durum tespiti yapmakla yetindiğini anımsattı. Yeni temsilcinin bir yandan ortak zemin için diğer yandansa taraflar arasında çözüm öncesinde işbirliği olasılıkları için çalışması gerektiğine vurgu yaptı.
“ÇÖZÜM ŞEKLİ NE OLURSA OLSUN, TÜM TARAFLARIN RIZASI GEREKİR”
Özersay açıklamasında “iki devletli çözüm zemininde bir müzakere sürecinin başlayabilmesi için Kıbrıs Rum tarafının da rızasına ihtiyaç var. Federal zeminde bir müzakerenin başlayabilmesi içinse Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin rıza vermesinin şart. BU aşamada bu iki olasılığı da çok gerçekçi görmüyorum. Ama taraflar kendi ideal çözümleri konusunda diğer tarafın rızasını almak için bir şey vermeye, ne vereceklerini tarif etmeye ya da bir başka ifadeyle bir açılım yapmaya hazır mıdırlar? Asıl soru budur. Böyle bir açılım görürsek tarafların şu anki pozisyonları da değişebilir elbet. Bir diğer olasılık da ne federal çözüm, ne de iki devletli çözüm olan “daha farklı bir ortaklık modeli” zemininde müzakerelerin başlamasıdır. Ancak özellikle geçmiş tecrübelerimiz çözümün ana zemini konusundaki “yapıcı muğlaklığın” (constructive ambiguity) son derece yıkıcı bir hal alabileceğidir” ifadelerini kullandı.
“ÇÖZÜMÜN ŞEKLİNİ YANİ YARINI KONUŞMAKTAN BUGÜNÜ YAŞAYAMADIK”
Halkın Partisi lideri Kudret Özersay bugüne değin sürekli yarını yani çözümün nihai olarak nasıl bir şey olacağını, şeklini konuşmaktan yılların kaybedildiğini, zamanın yakalanamadığını ve bugünün yaşanamadığını vurgulayarak “çözümü beklemeden kademeli olarak çözüm için çözümden önce işbirliği yapmanın en doğru yaklaşım olduğuna inanıyoruz. Bunu Halkın Partisi olarak yıllardır savunuyoruz. Elektrik, doğal gaz, yasa dışı göç, limanlar, doğrudan ticaret, hava sahası ve benzeri konularda daha farklı bir müzakere süreciyle bu konularda çözümü beklemeden işbirliği yapmaya başlamalıyız” dedi.