Ulusal Birlik Partisi eski genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıslı’dan Selda Bektaş’a içini döktü. Uzun süredir İstanbul’da yaşayan Hüseyin Özgürgün, kısa vadede KKTC’ye dönme niyeti olmadığını açıkladı.
Bir çok soruya açık yüreklilikle cevap veren Özgürgün, hesabında yer alan parayla ilgili de konuştu. Özgürün, “İşadamları o parayı bana vermişti. Seçimlerde sadece reklamcıya 4 milyon TL verdim. O parayı fazlası ile kullandım” savunması yaptı.
Özgürgün, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan, Başbakan Ünal Üstel’e kadar pek çok ismi de hedef aldı. Kendisinin cumhurbaşkanı olmasından korkulduğu için kapsamlı bir kumpasa kurban gittiğini iddia eden Özgürgün, kumpası hazırlayanların da o Ersin Tatar- Kudret Özersay olduğunu söyledi.
İşte o röportajın önemli satır başları:
Maalesef İrsen Küçük, bir ‘abi’ gibi parti başına getirildi Derviş Beyden sonra. Abi gibi parti başına geldiği için hem disiplini sağlayamadı hem de seçim kaybetti; üzülerek gitti.
Ünal Bey için yaptılar. Bir ‘abi’ gibi getirdiler. Girdikleri iki seçimi de kaybettikleri gibi, bundan sonraki seçimi de kazanamaz.
UBP’nin istihdam ettiği 2 bin kişi işten atılırken, başka bir partinin Meclis Başkan yardımcısıydı şu anki UBP Genel Başkanı (Ünal Üstel) … Bu söylendiği anda o iş bitmiştir. Ne saygı, ne hakimiyet ne de liderlik kalır.
Bir parti lidersiz olduğu zaman o partide başarı mümkün değil. Ancak şimdi iktidar yakalanmış durumdayken ki aslında Faiz Sucuoğlu partinin içinde yetişmiş liderlik yapabilecek bir arkadaştı, ama maalesef o da anlaşılmaz bir şekilde bıraktı. Dolayısıyla bir ‘abi’ye kalınca bu iş abi ile buraya kadar…
Serdar Beyle de mümkün olduğu kadar iyi bir hükümet götürmeye çalıştım. Ekonomik sonuçları da iyi olan iyi bir koalisyondu. Oradan 4’lü hükümetle başlayan o kaos, bugünlere gelen ekonomik çöküntülerin en büyük sebebi. Genel siyasette bu çok büyük sıkıntı yarattı. Sayın Akıncı’nın cumhurbaşkanlığına mal oldu. Ersin Tatar’ı da piyangodan çıkmış gibi Cumhurbaşkanı yaptı o dönemki yanlışlar.
Ersin Tatar, sahibinin sesiydi o zamanlar. Kudret Özersay, hükümet kurmak için onu şart koştu. Hüseyin Özgürgün’ü ortadan kaldırmaydı bütün hedef ve bir şeyler uydurdular…
O dönem de açıklamıştım. Gönyeli’deki evimi sattım, o parayı yatırdım. Bir de o dönemde insanlar geliyor, “Ben Hüseyin Özgürgün’e yardım yapıyorum. Başkana vereceğim parayı (eline)” diyor. Onların bankaya yatmasında bir sakınca yoktu. Adam benim adıma veriyor parayı. Bunu diğer parti başkanlarına da yapmışlardır.
Bakın Akıncı, Kudret, Serdar benden çekiniyor, parti içinde Ersin Tatar beni indirmek istiyor. Benim Cumhurbaşkanı olmamla ilgili büyük bir korku vardı. Bunların hepsinin birden bana karşı birleşmesi müthiş bir şeydi. Siyaseten onlar için inanılmaz ‘doğruydu’…
Bir şey olsa ben kendim gidip “dokunulmazlığımı kaldırın, araştırılsın” derdim. Bunu savcıya da söyledim, “Bakın para buradandır, budur” diye. Ancak orada hükümetin kurulması için benim dokunulmazlığımın kaldırılması şartı konuyor. Prestijimi sıfırlamak için. Bunu Özersay başlattı, Tatar’ın da işine geldi.
Öyle bir şekillendi ki siyaset, herkesin işine “Özgürgün’ü yok etmek” geliyordu. Savcısından polisine kadar, herkes siyasete alet oldu.
Partim, evet arkamda durmadı. Onların korktuğu gibi Cumhurbaşkanlık da yoktu aklımda. Bunların tamamı cumhurbaşkanı olacağıma inandı.