Meclis Genel Kurulu’nda konuşan “Süt Endüstrisi Kurumunda neler oluyor?” başlıklı bir konuşma yapan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) İskele Milletvekili Fide Kürşat, halk sağlığını tehdit edebilecek denetimsiz sütlerin piyasada olduğundan söz etti…
Geçmişte, 2 dönem SÜTEK Genel Müdürlüğü de yapmış olan Kürşat “SÜTEK’i teknoloji çağında tüm gereğini yaparak devrettik ama basiretsiz yapı hazır sistemi bile yönetemiyor”dedi ve SÜTEK’in üretici- sanayici ve tüketicinin sigortası olması gerekirken hali hazırda kurumu yöneten zihniyetin SÜTEK’i batırmaya doğru sürüklediğini vurguladı.
Kıyak, tayin terfiler ve partizanca istihdamlar ile kurumun sonunu getirmeye niyetli olduklarını belirten Kürşat, “Kurumları, babalarının çiftliği gibi görüp, partizanca terfi ve istihdamlarla kadroları şişirip, batma noktasına getiren zihniyetin gözü, şimdi de SÜTEK’te” dedi.
“HÜKÜMETİN BATIRDIĞI KURUMLAR ARASINA SÜTEK DE GİRMEK ÜZERE…”
Fide Kürşat, Meclis Genel Kurulu’nda sözlerini şöyle sürdürdü;
“Hayırlı olsun… Atanmış hükümet yapısının, batırdığı kurumlar arasına, SÜTEK de girmek üzere!.. Her konuda, kurultay ve erken seçim hesapları ile hareket eden bu yapı, şimdi de gözlerini SÜTEK’e dikmiş durumda… Öncelikle, SÜTEK’in yapısından ve görevlerinden bahsederek, kurumda neler olduğuna geçeceğim; SÜTEK 1/1977 K.T. Süt Endüstrisi Yasasıyla kurulmuş ve çok önemli bir misyonu yürüten kurumdur. Kurulduğu günden beri, KKTC’de üretilen tüm çiğ sütün toplanması, kalite standardının denetlenip yükseltilmesi, gıda ve arz güvenliğinin sağlanması ve üretilen sütün sanayiye dağıtılması, tahsilatının yapılması, litre başına verilen devlet desteğinin de, çiğ süt bedellerine eklenerek, üretici bodrolarının oluşturulması ve üreticilere ödenmesi görevini, yerine getiren kurumdur…”
“BUGÜN CİDDİ YÖNETİM ZAAFİYETİ YAŞANAN SÜTEK, ÜRETİCİ- SANAYİCİ VE TÜKETİCİNİN SİGORTASIDIR”
“Kısacası, Kurumu’nun temel görevi, ülkemizdeki süt üreticilerinin, süt ve süt ürünleri imalatçıları ile olan ilişkileri ve bu sektörün devletle olan ilişkilerini düzenlemek ve yürütmektir… Halk sağlığı açısından da, çok önemli bir görevi vardır. Temel tüketim maddesi olan sütün, gıda güvenliğine uygunluğunun denetlemesi görevi… Sürekli belirttiğim üzere, SÜTEK hem üreticinin, hem sanayicinin, hem de son noktada, tüketicinin sigortası durumundadır. SÜTEK de birçok kurum gibi, son yıllarda kurulan, bozulan tekrar kurulan, UBP’li hükümetler silsilesinde, devlet ciddiyetinden yoksun yönetilmeye başlamış ve ciddi bir yönetim zaafiyeti yaşanan, kurum haline gelmiştir…”
“TARIM BAKANINA SORUYORUZ; BÜTÇE ÖNGÖRÜLERİNDE YILLIK KAÇ TON SÜT TOPLANACAĞI ÖNGÖRÜLDÜ?”
“Kurum, döner sermayeli bir kuruluştur ve mali yapısı denk bütçe esaslıdır. Kurum, üreticilerden toplayıp, imalatçılara pazarladığı süte karşılık, litre başına aldığı primle, bütçesini oluşturmaktadır. Peki bu yıl, bütçe ödeneği oluşturulurken, 100,000,000 (yüz milyon TL) öngörüsünde bulunulmuş. Burdan, Tarım Bakanına sormak istiyorum, yıllık kaç ton süt toplanacağı öngörülmüştür? Günlük kaç tona denk geliyor? Bütçe hacmine bakıldığında, günlük 500 ton üzeri süt toplanıp, pazarlanması öngörülüyor olması gerekir…
Şubat ayındayız, sütün mevsimsel olarak artış gösterdiği bu dönemde, henüz günlük süt 430 ton civarındadır. Mayıs sonuna kadar, sütün en yoğun üretildiği dönemdir. Benim öngörüme göre; bu dört aylık ortalamada bile, günlük 500 ton üzerine çıkmayacaktır. Yıl ortalaması da, 450 tonu bulmayacaktır.
Süt öngörülerindeki şaşma, bütçenin de temelden şaşmasıdır. Bunları neden belirttim? Çünkü burda, bir zaafiyet söz konusu? SÜTEK, ülkede üretilen, tüm sütün toplanması, kalite kontrölünün yapılması ve pazarlanmasından sorumluyken, aslında sütün bir kısmı piyasada serbest dolaşmaktadır. Bu da şu demektir, gerekli kontrollerin ve denetimlerin yapılmadığı, hangi şartlarda sütün taşındığının bilinmediği, halk sağlığı açısından tehdit oluşturabilecek, gıda güvenliği zaafiyetleri olabileceğidir…”
“GIDA GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDEN ZAAFİYETLER BİR AN ÖNCE GİDERİLMELİDİR”
“Bu konunun bir tarafı, diğeri ise, SÜTEK’in prim gelirlerinin düşmesi ve bütçe öngörülerinin sapmasıdır… Kurum asli görevlerini gerçekleştirmekte, bir zaafiyet içerisindedir ve ciddi anlamda, bütçe açığı yaşamasına mal olacak bu duruma kayıtsız kalınmaktadır… Bir an önce, bu durum, kontrol altına alınmalıdır. Tüm çiftliklere denetimler yapılmalı, Veteriner dairesindeki hayvan kayıtları ile, SÜTEK’e verilen süt miktarları karşılaştırılmalıdır. Halk sağlığını tehdit edecek durumda olan, denetimsiz sütlerin, hangi imalathanelere gittiği tespit edilmelidir.
“KAYITSIZ SÜTLER TESPİT EDİLMELİ, GEREĞİ YAPILMALI… TÜM SİSTEM, HAZIR OLMASINA RAĞMEN, ANLIK KAYITLARA GEÇİLMEMİŞTİR”
“Kayıtsız sütler tespit edilmeli ve gereği yapılmalıdır. Geçmişte, 2 dönem SÜTEK Genel Müdürlüğü yapmış biri olarak, burda hem üreticiyi, hem tüketiciyi, hem de Kurumu korumak adına, Tarım Bakanını, bu konunun üzerine gitmesi noktasında, uyarmak isterim. 2019 Ağustos ayında, Genel Müdürlük görevimi devrederken, Kuruma önemli bir yatırımı da, alt yapısı ile teslim etmiştim… Program hazırlanmış ve teknik donanım da alınmıştı. SÜTEK’in sözleşmeli taşeron tankerleri de dahil olmak üzere, çiftliklerden toplanan her litre süt, üretici adına anında kayıt altına alınıp, nakliye sürecinde, tankerde ne kadar süt olduğu ve hangi imalatçıya teslim edildiği, an be an kayıtlardan, SÜTEK tarafından izlenebilecekti. Tüm sistem, hazır olmasına rağmen, anlık kayıtlara, bugün oldu geçilmemiştir. Geçen yılın son iki ayında, taşeron tankerlerin birinin şöförü tarafından, üreticilerden sütler alınmış ve elden satılmıştır….”
“YAKLAŞIK ÜÇ DEVREDE, BİR BUCUK MİLYON TL’LİK BİR ZARAR OLUŞMUŞTUR”
“Yaklaşık üç devrede, 1,500,000 TL’lik (bir bucuk milyon) bir zarar oluşmuştur. Sözleşme gereği, üreticinin zararı, sözleşme sahibi tarafından karşılanacaktır. Bu zaafiyet, SÜTEK’in mevcut sistemi çalıştırmaması ve bundan dolayı kayıtların gecikmesi ve konunun geç ortaya çıkmasına neden olmuştur. Denetimsizlik! Yönetim zaafiyeti…”
“SÜTEK’İ TEKNOLOJİ ÇAĞINDA TÜM GEREĞİNİ YAPARAK DEVRETTİK AMA BASİRETSİZ YAPI HAZIR SİSTEMİ BİLE YÖNETEMİYOR”
“Teknoloji çağında yaşıyoruz, tüm gereğini yaptık devrettik. Ama bu basiretsiz yapı ile, bunu bile yönetemediler! Kurumun, kurumsal alt yapısını oluşturduk. Resmi Web sayfası hazırladık. Bu sayfayı hem üreticileri, hem de imalatçıları bilgilendirmek için aktif kullanıyorduk. Geçen gün, portaldaki verilere bakıyorum, güncel bir veri bulmak ne mümkün. Değişen süt fiyatları bile güncellenmiyor. İstatistiki veriler hiç yok. Talep etmemize rağmen veren de yok…”
“ŞİMDİLERDE, KURUM PAYI SİYASET PAYI OLDU! SÜT DAĞILIMINA BİLE SİYASET KARIŞTI!”
“2016’da, SÜTEK Yönetim Kurulu, SÜTEK tarafından pazarlanan sütlerin, yüzde 100 teminat altına alınmasına ve süt pazarlamasında teminatların belirleyici olmasına karar vermişti.Peki şimdi teminatların durumu nedir? Sütün %50’si teminat altında ise, iyidir. Süt Pazarlama stratejisine göre, UHT süt ayrıldıktan sonra sütün %50’si Borsada (%100 teminatlı olarak), %10 Kurum payı ayrılarak ve geriye kalanı ise, imalatçı hakedişlerine göre pazarlanmaktadır… Bu %10 kurum payı, iç piyasayı desteklemek ve ödemesinde aksaklık olmayan, teminat mektubu yeterli olan, imalatçılara dağıtılmak üzere ayrılıyordu. Şimdilerde, Kurum payı siyaset payı oldu! Süt dağılımına bile, siyaset karıştı! Gerçi UBP’li hükümetlerde, hep böyle olmuştur. Bu sütün teminatı da siyasilerdir herhalde? “
“KURUM SEKTÖR VE ÜRETİCİNİN GAİLESİNİ ÇEKMEYEN BİR ZİHNİYET TARAFINDAN, YÖNETİLİYOR”
“4’lü hükümet döneminde, SÜTEK Genel Müdürü iken, üreticilerin süt bedelleri her ayın en geç, beşinde ve yirmisinde ödenmeye başlamış ve görevde bulunduğum süre zarfında, tek bir gün bile aksamamıştı. Görev değişikliğinden iki üç devre sonra, yani bir buçuk ay kadar sonra, süt ödemeleri aksamaya başlamıştır. Neden? Çünkü Kurum, ne sektörün, ne de üreticinin, gailesini çekmeyen bir zihniyet tarafından, yönetilmeye başlanmıştı. Bugün artık, üretici ne gün ödeneceğini, bilemez noktaya gelmiştir…”
“SÜTEK’E SINAVSIZ- MÜNHALSİZ, PARTİZANCA 11-12 KİŞİLİK İSTİHDAM YAPMA NİYETİNDELER”
“Yıllar içerisinde, Soğuk Zincire geçiş ile birlikte, üretici sayısı azalmış, buna parael olarak numune sayısı da belli oranda azalmış, muhasebe kayıt sisteminde, gecikmeli de olsa, otomasyona geçilmiştir. Haliyle personel ihtiyacı da azalmıştır. Kurum, teknik şube, mali ve idari şube olmak üzere iki şubeden oluşmaktadır. Kurumda şu anda mevcut 27 kadrolu personel (memur, teknisyen, şoför ve işçi ) çalışmaktadır. Bu kadro, SÜTEK’in iş hacmine bakıldığında, yeterli sayılmaktadır… Konuşmamın başında belirttiğim üzere, bu atanmış hükümet yapısı bir süredir, Kurumda istihdam kapısını açmaya çalışmakta, kurultay yatırımları çerçevesinde, sınavsız, münhalsiz partizanca, 11-12 kişilik istihdam yapma niyetindedir. 4 yıl boyunca geçmeyen SÜTEK Bütçelerinin, topluca gönderildiği ve görüşüldüğü Genel Kurulda da, bu yönde Sayın Hüzeyin Çavuş’u uyarmıştım. Gözümün üstlerinde olacağını belirtmiştim, o da yok böyle bir girişim demişti… Kurumları, babalarının çiftliği gibi görüp, partizanca istihdamlarla kadroları şişirip, batma noktasına getiren zihniyetin gözü, şimdi de SÜTEK’te….”
“YÖNETİM KURULU’NUN YASANIN ÜZERİNDE KARAR ALMA VE BAKANIN DA ONAYLAMA YETKİSİ YOK!”
“Amaçları, sadece istihdam da değil! SÜTEK bütçesi, ‘2024 Mali Yılı Merkezi Devlet Yönetimi Özel Bütçeli İdareler’ altında, Aralık sonu onaylandı. Onaylanan bütçenin, C Cetvelinde bulunan kadrolar yasallaşmışken, SÜTEK Yönetim Kurulu toplanıp, yeni kadro şeması hazırlayıp, Bakanın onayına göndermiştir. Yönetim Kurulu’nun, Yasa’nın üzerinde karar alma ve Bakanın da onaylama yetkisi yoktur. Bana görüşüm sorulduğu her ortamda, bunun mümkün olmayacağını belirtmeme rağmen, kendilerine göre yeni kadrolar, şeflikler açmışlardır…”
“SÜTEK’TE 27 PERSONELDEN 15’İ SORUMLU. HER SORUMLUYA 1 PERSONEL DAHİ DÜŞMÜYOR; KAFALARINA GÖRE KADRO-ŞEFLİKLER AÇMIŞLAR”
“Geçen Bütçe Yasasın, Beşinci Bölümünde, Personel Rejimi başlığında durum nettir, altını çiziyorum: Bütçede kadrosu ve ödeneği olmadan herhangi bir tayin, terfi ve barem ayarlaması yapılamaz… Yönetim Kurulu, mevcut kadrolara ek olarak, açtığı Şeflik pozisyonları ile, 27 Personelin, 15’ini sorumlu duruma getirecektir. Böyle bir şey nerde görülmüştür? Bir düşünün, 27 personeli olan bir Kurumun, çalışanların 15 tanesi sorumlu… her sorumluya bir personel bile düşmeyecek… Kim kimden sorumlu? Müdür, Müdür Muavini, Mali Şube Amiri, Teknik Şube Amiri, Muhasebe Bölüm Sorumlusu, Muhasebe Bölüm Şefi, Kalite Kontrol Bölüm Sorumlusu, yönetici kadrolarına ek olarak yeni şeflikler açılmıştır…”
CTP İskele milletvekili Fide Kürşat sözlerini şöyle tamamladı;
“Örneğin Vezne’de 2 personel varken, birine Şeflik açıyorlar, yani bir vezne memuruna bir şef… 15 yönetici kadronun altındaki, 12 kadroda da düzenleme yapmışlar. Onların da büyük kısmını, kıdemli memur yapacaklarmış. Yağma Hasanın Böreği… Herkes yönetici, herkes kıdemli, herhalde terfi etmemiş bir odacı kalacak… Kurumun en eski personeli o, ona da bir kıyak geçseydiniz… Personelin çalışma huzuru, iş huzuru kalmadı… Hakkı olan hakkını alma peşine, arkası olan siyasi rantını alma peşine düştü. Sonunda herkes biribirine düşüyor. Çalışanda motivasyon kalmadı… Arkadaşlar, kıyak, tayin terfiler ve partizanca istihdamlar ile, Kurumun sonunu getirmeye niyetlidir… Zaten bütün Kurumlar bu zihniyetin, kötü yönetimi ile batma noktasına gelmedi mi? Kadroları şişir, kurultay ekonomisini uygula, gerisi boynu altında kalanın boynu kopsun…”