Uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin ellerinden akıllı telefonlar ve tabletler düşmedi. Evde geçirilen süre artınca da sosyal medyada daha fazla zaman geçirildi, sosyal medya bağımlılığı da arttı. Peki bu sorunla karşılaşıldığında ne yapılmalı?
Salgın döneminde öğrenciler evde vakit geçirdi. Cep telefonları, tabletler ve bilgisayarlar daha fazla kullanıldı.
Okulların kapalı olduğu süreçte internetle daha fazla meşgul olan öğrenciler, sosyal medyayı kontrolsüz ve daha aktif kullandılar. Bu durum sonucunda internetin iyi ve kötü yanlarıyla tanıştılar.
Öğrenciler mutsuz, ilgisiz ve öfkeli olabiliyor
Yaşlarına uygun olmayan oyunları oynuyor, videoları izliyorlar.
Bu tablo da çocukları daha mutsuz, ilgisiz, öfke denetimi olmayan bir hale getiriyor.
Çocukluk döneminde ekrana bağlı olarak korku, tırnak yeme, yalnız kalamama, akran zorbalığı gibi durumlar ortaya çıkıyor.
Ergenlik döneminde sosyal medyadaki unsurlar rol model alınıyor
Ergenlik dönemindeki gençler ise sosyal medyadaki unsurları rol model alabiliyor.
Psikolog Şeyma Piştav Satılmış konuyla ilgili şunları söyledi:
“Hem bir kimlik arayışında olma hem gruba dahil olma nedeniyle orada gördüklerini gerçek hayata entegre etmekte hevesli oluyorlar. Ergenlikte gelişimsel olarak risk alıcı davranışlar muhakeme yetenekleri gelişmedikleri için onay almak adına yeni şeyler denemekte hevesli oluyor.”
“Aileler, çocuklarının sosyal medyalarını kontrol etmeli”
Ailelerin çocuklarının sosyal medyalarını muhakkak kontrol etmeleri gerektiğini vurgulayan Satılmış, “Çocuk ve ergenlerde farklı yaptırım uygulamak gerekiyor. Çocuklarda daha sınırlı ekran süresi. Daha kontrollü ekran içeriği özellikle çocuklara uygun filtreli seçenekler kullanılır. Ergen çocukları varsa telefondan mahrum bırakmaktansa daha fazla etkileşimsel alanlara yönlendirilebilir” dedi.
Uzmanlar çocuklara 13 yaşından önce telefon alınmaması için aileleri uyarıyor.