Miko Peled bir vatansever olarak yetişti. Zira ailesinin İsrail’in kuruluşunda katkısı büyüktü. Dedesi Avraham Katznelson, İsrail’in Bağımsızlık Bildirgesi’nin 37 imzacısından biriydi. Babası Mattie Pellett, 1948 ve 67 savaşlarında savaşmış bir generaldi. Her İsrailli çocuk İsrail’in kuruluşunun önemini dinleyerek büyüdü ama onunki çok daha fazlaydı.
“Sadece Siyonist propagandayla değil, bu konudaçok daha fazla etkilendim. Herkes sürekli olarak devletten, devlete nasıl destek olduğumuzdan ve nasıl fedakârlık yaptığımızdan bahsederdi.”
Askere gitme zamanı geldiğinde bir görev bilinci ve büyük bir heyecanla orduya katıldı. Ama orduda şahit oldukları kafasında soru işaretlerine yol açtı. Filsitinlilere karşı yapılan haksızlıkları farketti. 1982’de İsrail’in Lübnan’daki katliamları ise onun için dönüm noktası oldu.
“İsrail ordusu nedir, büyük bir terör örgütüdür. Bir ordu değil, bunu içerideyken anlamaya başladım…. Yaptıkları terörizmdi… Lübnan’ın 1982 işgali büyük bir terör eylemiydi. Lübnan’ın işgali ve birçok sivilin öldürülmesi, yani katliamlar, ben askerken oldu. Ondan birkaç yıl sonra aktivist olmaya karar verdim. “
Dinlediği hikayelerin gerçek olmadığını öğrendi
Filistinlilerle tanıştı. Ancak Filistinlilerin anlattığı hikayeler kendisine öğretilenlerden tamamen farklıydı.
“Fark çok büyük. Hikâyenin tamamen zıttı olduğu gerçeği. Fark, benim gerçek olduğuna inandığım şey ile onların gerçek olduğuna inandığı şey arasındaki fark gece ile gündüz kadar büyük. Kendim soruşturma yapmaya başladım çünkü tüm Filistinliler yalan söylüyor olamazdı. Duyduklarımdan sonra Siyonist olarak devam edemezdim. ırkçı, soykırımcı İsrail ile mi devam edeceğim yoksa adalet, insanlık ve insan haklarından yana Filistinli dostlarımla mı? Ve böylece bir seçim yaptım.”
2013 yılında Gazze Şeridi’ni ziyaret etti. Ancak Kudüs’e bir saat uzaklıktaki Gazze’ye gitmesi 14 saat sürdü.
“Kudüs’ten Sinai’ye, Rafa’dan Gazze’ye gitmem gerekiyordu… Ama bir tünelden geçmek zorundaydım. Refah bir tünel Gazze’den bir saat, on dakika uzaklıkta İsrail yerleşim yerleri var. Elektrik, su, ilaç ve gıda var, sorun yok ve yollar var; ancak Gazze Şeridi içinde ise her şey tahrip edildiği için bu hapishaneden daha kötüydü.”
Miko Pelev İsrail’in son saldırılarının ise tam bir soykırım olduğunu söylüyor.
Buna sessiz kalanları ise soykırıma yardımcı olanlar olarak değerlendiriyor.