Sheikh, İsrail’in Venedik Bienali ve Eurovision Şarkı Yarışması’ndan çıkarılması için yapılan çağrıyı binlerce sanatçının desteklediğini aktararak, geçmişte Güney Afrika’nın izole edildiği gibi İsrail’i izole etmeyi amaçladıklarını ve değişimin izolasyondan doğacağına inandıklarını kaydetti.
Kültürel boykot kampanyasında İsrail devleti ya da devletin politikalarına bağlı ticari kuruluşlarla ilişkili kültürel faaliyetlere odaklandıklarını dile getiren Sheikh, sanatçıları İsrail’de konser vermemeye, edebi ya da kültürel ödülleri kabul etmemeye, İsrail kültür kurumlarıyla bağlantı kurmamaya çağırdıklarını anlattı.
Sheikh, kültürel boykotun önemine dikkati çekerek, şunları aktardı:
“Kültür gözle görülür ve kültürel faaliyetler pek çok insana ulaşır. Avrupa genelinde milyonlarca kişi, İsrail’in Eurovision’a katılmaması için yapılan protestolardan haberdar olacak. İnsanlar, sürekli olarak çok sayıda kişiyi ezen ve öldüren bir devletin yaratıcılığa yönelik festivallerde yer almaması gerektiğini anlayacak. Ekonomik boykot güçlü ve gerekli ancak kamuoyunun dikkatini hızla çekebilecek olan kültürel boykot.”
“İsrail’e gitmeyi reddettiklerini açık açık söyleyen sanatçılar var”
İsrail’in Gazze’de Filistinlilere yönelik soykırım uyguladığının açıkça görülmesinden bu yana uluslararası kültürel hareketlerin daha da önemli hale geldiğini vurgulayan Sheikh, şöyle devam etti:
“ABD’de 8 bin kültür çalışanı, işgal ve kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde 2,3 milyon Filistinlinin karşı karşıya olduğu insani krize karşı kurumsal sessizliği kınadı. 12 binden fazla sanatçı İsrail’in 2024 Venedik Bienali’nden çıkarılması çağrısında bulundu. Geçen ekim ayında 4 binden fazla kültür çalışanı Gazze’nin yıkımına ve Filistin halkının kitlesel olarak yerinden edilmesine karşı küresel hareketi destekleyen ve İsrail’e verilen askeri ve siyasi desteği sona erdirmelerini talep eden mektupları imzaladı.”
Sheikh, İsrail apartheid devletinin ancak Batılı ülkelerin desteğiyle ayakta kalabileceğine işaret ederek, “İsrail bunu biliyor ve Batı’yla kültürel bağlarına önem veriyor. Kültürel boykot, bu bağları koparmak isteyen halk hareketi inşa ederek İsrail için sorun yaratıyor. Kültürel boykotun, askeri açıdan Güney Afrika’dan daha güçlü olan bir rejimi tek başına sona erdirmeyeceğini biliyoruz ancak önemli katkılar sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Boykot çağrısının tek tek sanatçıları hedef almadığını, odak noktasının kültürün İsrail devletiyle olan bağı olduğunu vurgulayan Sheikh, şu ifadeleri kullandı:
“İsrail’e gitmeyi reddettiklerini açık açık söyleyen sanatçılar var. Gösterilerini iptal eden sanatçılar arasında Elvis Costello, Lauryn Hill, Faithless, Björk, Zakir Hussain, Snoop Dogg, Cat Power ve Vanessa Paradis gibi isimler yer alıyor. İsrail’de konser vermeme kararı alan daha pek çok sanatçı var. İsrailli organizatörler boykotu kırmak için dünya çapında tanınan sanatçılara büyük meblağlar teklif etseler bile ünlü sanatçıları cezbetmelerinin artık daha zor olduğunu görmekten mutluyuz.”
“İsrail için kültür bir politika, böylece İsrail’in ‘normal’ bir ülke olarak görülmesini istiyorlar”
Sheikh, 2004’te İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot İçin Filistin Kampanyası’nın (PACBI) başladığını ve tüm dünyadan vicdan sahibi kişileri adaletsizlikle mücadele etmek için akademik ve kültürel boykota çağırdıklarını anımsatarak, 2005’te bu çağrının genişletilerek Filistinliler için Boykot, Tecrit ve Yaptırım (BDS) hareketine dönüştüğünü dile getirdi.
Daha sonra APUK adını alacak grubun, 2012’de İsrail ulusal tiyatrosu Habima’nın Londra’daki Globe Tiyatrosu’na yaptığı ziyareti protesto ettiğini kaydeden Sheikh, şunları aktardı:
“Birçok kültür çalışanının zihninde Habima Tiyatrosu’nun ziyareti önemli bir şeyi açıklığa kavuşturdu; İsrail için kültür bir politika. Habima Tiyatrosu’nun Londra’daki ziyareti, baskıyı örtbas etme stratejisinin parçasıydı. İsrailli diplomatlar, ulusal tiyatrolarını İngiltere’ye getirerek İsrail’in ‘normal’ bir ülke olarak görülmesini istiyordu.”
Sheikh, Habima Tiyatrosu’nu boykot ettikten sonra uzun vadeli kampanyalar planladıklarını ifade ederek, “Temel önerme basitti. İsrail hükümeti tarafından desteklenen İsrailli bir grup Birleşik Krallık’ta sahne aldığında, temsil ettikleri ülkenin gerçekliklerine dikkati çekecektik. Ne zaman bir müzik yıldızı İsrail’e davet edilse, apartheid, ayrımcılık ve devlet şiddeti hakkında konuşacak ve onları bazen özel, çoğu zaman da kamuoyu önünde gitmemeye çağıracaktık.” şeklinde konuştu.
İsrail’in 2014’te Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından APUK’un, sanatçılardan ve kültür çalışanlarından Filistin için taahhütname imzalamalarını istediğini, bu çağrıya güçlü ve kalıcı bir yanıt geldiğini ifade eden Sheikh, tüm sektörlerden yaklaşık 2 bin İngiliz sanatçının, “uluslararası hukuka ve evrensel insan hakları ilkelerine uyana kadar İsrail’den gelen profesyonel davetleri kabul etmeyeceklerine ve İsrail hükümetiyle bağlantılı hiçbir kurumdan fon almayacaklarına” söz verdiğini kaydetti.
Sheikh, İngiltere’nin Bristol şehrindeki Arnolfini gibi sanat galerilerinin Filistinlilerin kültürel etkinliklerini iptal etmesine karşı yapılan protestoların APUK tarafından desteklendiğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hükümetten gelen yoğun baskıya rağmen bu protestolar genellikle başarılı oldu ancak İsrail’e yönelik eleştirileri ve Gazze’ye destek eylemlerini susturma çabası hala İngiliz siyasetinin bir özelliği. Geçmişte Gazze’deki kültürel projeleri destekleyebildik artık İsrail, Filistin kültürünü ayakta tutan binaları ve kurumları tamamen yok etti ve yüzlerce kültür çalışanını öldürdü. Gazze’nin yeniden inşasını desteklemek için elimizden geleni yapacağız ancak bu inşanın kalıcı olabilmesinin tek garantisi İsrail’in cezasız kalmaması ve Batı’nın desteğinin sona ermesi.”