İsrail’in Gazze’ye saldırılarına ilişkin Slovo, İsrail’in yaptıklarıyla apartheid dönemi arasında bağlantı kurduğunu belirtti.
Apartheid dönemi ve şu anda Gazze’de yaşananları benzer bulduğunu dile getiren Slovo, “Yalnızca bazı insanların yürüyebildiği sokaklar, sadece bazı insanların gidebildiği yerler, aynı mekanda yaşayan insanların farklı haklara sahip olması ve farklı bir hukuk sistemi bana Güney Afrika’da yaşadıklarımı hatırlatıyor.” ifadesini kullandı.
Daha önce Batı Şeria’yı ziyaret ettiğini belirten Slovo, haksızlıklardan her zaman haberdar olduğunu ancak kendi gözleriyle görmenin “içinde bir şeyleri” değiştirdiğini ifade ederek, deneyimlerini şöyle aktardı:
“Havaalanında en başından itibaren, (İsrailli) genç askerlerin insanlarla konuşma biçimleri ve acımasızlıklarına şahit oldum. Batı Şeria’da ise Yahudi yerleşimciler borulu su sistemine sahipken, Filistinlilerin evlerinin üzerindeki tanklarda su biriktirdiklerini gördüm. Apartheidın günlük hayata etkileri bu gibi örneklerle gün yüzüne çıkıyor ve bu şok edici. Buna tanık olmak şok edici.”
Söz konusu ziyaretinin ve “devlet eliyle uygulanan” muameleye tanık olmasına ilişkin Slovo, “Güney Afrika’da da durum buydu. Tüm hukuk sistemi, nüfusun belirli bir kesiminin mahrum bırakılması ve hukukun, nüfusun farklı kesimleri için farklı şekilde uygulanması için tasarlanmış bir devlet tarafından organize edilmişti.” dedi.
Ailesinin Yahudi kökenli olduğunun ve Güney Afrika’daki eşitsizliklerle ön saflarda mücadele ettiğinin altını çizen Slovo, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bana kalırsa, İsrail’in Filistinlileri ya göçe zorlayarak ya da öldürerek topraklarından sürmeye çalıştığı çok açık. Benim gördüğüm de bu. Ancak bazı insanlar, can kayıplarına rağmen, yaşanan yıkımı görmeyi reddediyor. Ben bir avukat değilim ve bir soykırım nasıl değerlendirilir bilmiyorum. Ama eğer soykırım bir grubu yok etmeye çalışmaksa, evet bence İsrail bunu yapıyor.”
“Boykotun neler başardığını gördüm”
Slovo ayrıca İsrail’i boykot ettiğine de değinerek, boykotun ne kadar çok katılım olursa o kadar çok işe yarayacağına dikkati çekti.
“Filistin İçin İsrail’i Boykot Girişimi” olarak bilinen Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar (BDS) Hareketi’ni İsrail devletinin yaptıklarına karşı çıkmanın şiddet içermeyen bir yolu olarak desteklediğini ifade eden Slovo, “Güney Afrika’da boykotun zamanında neleri başardığını yaşayarak gördüm. Bence, olanları protesto etmenin şiddet içermeyen bir yolu, İsrail devletinin yaptıklarına ortak olmak istemediğinizi söylemektir.” görüşünü paylaştı.
Slovo, boykotun yanı sıra İsrail’e destek veren hükümetlere, protesto, yürüyüş ve gösteri düzenleyerek baskı yapılabileceğini söyledi.
“Bir daha asla diyorsanız, bu herkesi kapsamalı”
Slovo, soykırıma ilişkin soruya, Yahudi halkının İkinci Dünya Savaşı’nda yaşadığı soykırım yüzünden bu konuya diğer insanlardan “daha hassas” yaklaşma sorumluluklarının olmadığını savundu.
Öte yandan Slovo, “Eğer bir daha asla diyorsanız (soykırımı kastediyor), herkes için bir daha asla demelisiniz. Bana göre sorun şu ki, İsrail’deki pek çok insan kendileri için bir daha asla diyor gibi görünüyor, diğer insanlara ne olduğu umurlarında değil.” ifadelerini kullandı.
Dünyanın Filistin konusunda “ikiyüzlü” davrandığına da dikkati çeken Slovo gazetelerde farklılıkların görülebileceğine işaret ederek, “İsrailliler öldürülür, Filistinliler ise ölür. Bu çift taraflı bir bakış açısı ve Filistinlileri insanlıktan çıkartan bir bakış açısı.” yorumunda bulundu.