Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, 25 Temmuz’da “darbe girişimi” şeklinde eleştirilen kararlarına Tunus sokağında, destek olanlar olduğu gibi itiraz edenler de bulunuyor.
Arap Baharı’nın doğum yeri Tunus’ta belirli aralıklarla ve farklı şiddetlerde devam eden sosyal, ekonomik, politik ve yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınında kontrolden çıkmış sağlık krizi nedeniyle, Tunuslular 25 Temmuz’da kitleler halinde sokağa indi.
Gösteriler sırasında, ülkedeki yerleşik siyasete de yoğun tepki gösterildi. Bazı bölgelerde Meclisin en büyük partisi Nahda Hareketi’nin merkezlerine saldırılar düzenlendi.
Cumhurbaşkanı, ülkenin tehlikede olduğu sırada kendisine olağanüstü yetkiler tanıyan Anayasa’nın 80. maddesini hayata geçirdiğini duyurdu.
Kays Said, Meclisin çalışmalarını 30 gün boyunca durdurduğunu, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığını, başbakanı azlettiğini ve yeni bir başbakan atayacağını, ayrıca yolsuzluk dosyaları için kendisini başsavcı olarak görevlendirdiğini duyurdu.
Tunus’ta bir kesim Cumhurbaşkanı’nın bu kararlarını havai fişeklerle kutladı. Ancak diğer bir kesim ise söz konusu adımların Anayasa’nın yanlış bir yorumu olduğunu ve bir darbe girişimi olduğunu savundu.
Yargının en yüksek mercisi Anayasa Mahkemesi işlevsiz
Tunus’ta yargının zirvesi olarak devlet erkleri arasında hakem rolü görecek Anayasa Mahkemesi’nin 2014’ten bugüne kurulamamış olması söz konusu krizin gerekçeleri arasında gösteriliyor.
Said’in kararlarını denetleyecek böyle bir yapının eksikliği fiili durumlara zemin açıyor. Siyasete bağımsız aday olarak giren Anayasa Hukuku Profesörü Kays Said, ülkedeki siyasiler tarafından Anayasa’yı arzusuna göre yorumlamakla suçlanıyor.
Ülkedeki sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerden Said’in söz konusu kararlarına itirazlar geldi. Ancak, ülkedeki sivil toplum ve tüm siyasi oluşumlar Cumhurbaşkanı’nın olağanüstü kararları karşısında tansiyonu yükseltecek adımlardan da uzak durdu.
Tunus’ta bazı gözlemcilerin “popülist” diye tanımladığı söylemiyle Said’e desteğin kamuoyu anketlerinde yüksek olduğu biliniyor.
Said, 25 Temmuz’da aldığı kararların ardından birkaç kez başkentin sembol caddelerinden Habib Burgiba’ya inerek burada yürüyüş yaptı. Bu sırada halkın içine karışan ve fotoğraf çektiren Said’e destek sloganları atıldı.
Said için sırada ne var?
Tunus Cumhurbaşkanı Said’in kendisine olağanüstü yetkiler tanıdığı takvimde geriye sadece 19 gün kaldı.
Cumhurbaşkanı bu sürenin uzatılabileceği sinyalini verdi ancak bu belirsizlik halinde gerek içeride gerekse dışarıda üzerinde hissettiği baskı artacak gibi görünüyor.
Uluslararası toplum ve ülkedeki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Kays Said’in bir an önce yeni bir başbakan ataması, yol haritasını açıklamasını ve Meclisin çalışmalarına dönmesi yönünde mesaj veriyor.
Ülkenin en büyük sendikası Tunus Genel İşçi Sendikası, Said’den bir an önce en azından daraltılmış bir kabine açıklamasını talep etti.
Said’in yönetimi eline almasıyla Tunus sokakları yatıştı ancak Tunusluları temelde sokağa döken kalıtsal sosyal, ekonomik ve sağlık krizleri aynı seyrinde sürüyor.
Bu sorunların birçoğunun çözümü de acı reçetelerden geçiyor. Cumhurbaşkanı’nın aldığı olağanüstü karar ve yetkileri meşruiyet olarak gösterdiği halk popülaritesini hangi ölçüde feda edeceğini gelecek günler gösterecek.
Halk ne düşünüyor?
Kuzey Afrika ülkesinde basının tavrı ve sokaktaki seslerden Kays Said’in kararlarını destekler bir tablo çıkıyor ancak bu karara temkinli yaklaşanlar olduğu gibi itiraz edenler de var.
Tunuslulara mikrofon uzattı ve Said’in son kararları hakkındaki görüşlerini sorduk.
Tunuslu öğretmen Gassan Sidi (40), Cumhurbaşkanı’nın kararlarını doğru zamanda geldiği için desteklediğini söyleyerek, Tunus’ta 2011’den bugüne işlerin yanlış gittiğini ve Said söz konusu kararı almasaydı ülke içinde farklı görüşü savunanların iç savaşa tutuşmasından endişe ettiğini dile getirdi.
Ülkede Kovid-19 kaynaklı toplam ölümün 20 bine ulaştığını, cari açığın giderek arttığını, sağlık, altyapı ve eğitimin büyük çöküntü yaşadığını, işsizliğin arttığını ifade eden Sidi, “İnşallah tüm kaygılara rağmen karşılıklı saygı çerçevesinde ülkedeki istihdam sorununun ve rejim anlamında da durumun düzeleceğine inanıyorum.” dedi.
Sidi, Tunuslulara mesajında, “Herkesi barışa, Tunus’un farklı oluşumları arasında karşılıklı kan dökmekten uzak durmaya çağırıyorum ve Allah’ın yardımıyla Tunus daha iyiye gidecektir.” diye konuştu.
Tunus’ta turizm sektöründen emekli Abde Ubeyri ise (53), Said’in son kararlarına itiraz ederek şunları söyledi:
“Biz Araplar hepimiz aynı durumdayız. Said’in kararlarının ülkedeki gelişmeler ve konuyla alakası yok. Arap dünyasındaki, devletlerdeki yolsuzluk ve hırsızlık, zillet içindeki hükümetlerden kaynaklanıyor. Yolsuzluğu arayanlar zillet hükümetlerine baksınlar.
Bizler 60 yıldan beri bu ülkede kendi devletimizle yaşıyoruz eğer ki ülkesini sevenler yönetseydi eğitimde, bilimde gelişmiş ülke olmamız gerekiyordu. Eğer ki yolsuzluk ve yağmayla mücadele edilecekse bu zillet içindeki yönetimlere bakılmalı.”
“Umarız doğru kararları en kısa sürede alır”
Tunus’un Suse kentinde yaşayan ve terzilik yaptığını ancak COVID-19 nedeniyle çalışamadığını söyleyen Hüda İyadi (55), hayat pahalılığından şikayet ederek, Tunus’un kaynaklarının suistimal edildiğini ve halka bir şey verilmediğini savundu.
Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in kararlarının yanında olduğunu aktaran İyadi, şöyle deavm etti:
“Bizi, üç kişi yönetmemeli. Bir kişi yönetmeli. Üç kişi yönettiğinde ülkenin halini görüyoruz. Umarız (Said) ülkeyi kurtaracak doğru kararları alabilir, bu kararları en kısa sürede alır. Artık, Tunuslular olarak dayanacak gücümüz kalmadı. En kısa zamanda, hayat standardımıza, yaşamımıza ilişkin kararlar uygulanır, ülkeler arasında başımız yeniden yükseğe çıkar.”
İyadi, “Benim geleceğe yönelik umudum var. Ülkemiz ve evlatları Tunus’u kurtaracaktır. Devletin başındakinin ne yaptığının önemi yok. Halkın ayağa kalkıp Tunus’u kurtarması lazım. Her yanlışa, hayır demeliyiz. Onlara 10 yıl fırsat verdik bakın ne oldu? Düştük, kalkamadık.” ifadelerini kullandı