Göçle gelen Yahudiler, Filistinli sivilleri yıldırmak, yerlerinden yurtlarından etmek, İsrail devletinin kuruluşuna zemin hazırlamak için 1920’de Haganah, 1931’de de Irgun Z’vai Leumi terör örgütünü kurdular. Yahudiler ile Filistinliler arasındaki çatışmalar bu süreçte başladı.
1920’nin nisan ve 1921’in mayıs aylarında çıkan olaylarda çok sayıda ölen ve yaralanan oldu. 1936’da başlayan olaylar ve grevler ise 1939’a kadar sürdü. 1946’ya gelindiğinde Irgun terör örgütü Kral Davut Oteli’ne bombalı saldırı düzenledi. Saldırıda çoğu sivil olmak üzere 91 kişi hayatını kaybetti.
Bu kapsamdaki önemli dönüm noktalarından biri Deyr Yasin katliamıydı. Avraham Stern’in lideri olduğu Lehi (Stern) ile Menahem Begin liderliğindeki Irgun örgütünün militanları tarafından 9 Nisan 1948’de Kudüs’ün batısında yer alan Deyr Yasin köyüne baskın düzenlendi.
Bu saldırılar Palmah ve Haganah gibi diğer terör örgütleri tarafından da desteklendi. Bu saldırıda 254 sivil Filistinli katledildi.
Hamilelere saldırdılar
Ölenler arasında çok sayıda çocuk ve 25 hamile de vardı. Bu süreçte bazı kadınlara tecavüz edilmesi, bazı hamilelerin karınlarının yarılması ve insanların ağaçlara bağlanarak yakılması gibi hadiseler görgü tanıkları tarafından soruşturmayı yürüten İngilizlere aktarıldı.
Saldırının faillerinden olan ve daha sonra başbakanlık da yapan Menahem Begin’in yıllar sonra “Bu eylemi yapmasaydık İsrail olmayacaktı” dediği biliniyor.
14 Mayıs 1948’de İsrail kurulduktan 2 hafta sonra da bu terör örgütleri ‘İsrail Savunma Kuvvetleri’ni kurdu. Örgütte görev alan birçok isim sonraki yıllarda İsrail’de üst düzey görevler üslendi.
Irgun ve Haganah yerine işgalci yerleşimci terörü
İsrail, 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Filistinlilere ait topraklarda sivil Yahudi işgal birimleri inşa etmeye devam ediyor. İsrail’de bu süre zarfında iktidara gelen hükümetler yerleşim yerlerini, Filistin topraklarını Yahudileştirme aracı olarak kullanma politikasını aralıksız sürdürdü.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te inşa edilen toplam 262 sivil Yahudi işgal biriminin varlığı, burada egemen bir Filistin devletinin de kurulmasını imkansız hale getiriyor.
Uluslararası hukukta yasa dışı kabul edilen sivil Yahudi işgal birimlerini genişletme çalışmalarının bir gün dahi durmadığına dikkati çeken Filistinliler, bu durumun 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin kurulmasının önündeki en büyük tehditlerden biri olduğunu ve Batı Şeria’yı parçalanmaya ittiğini söylüyor.
Ayrıca buralarda yaşayan silahlı sivil Yahudi işgalciler sık sık Filistinlilere saldırılar düzenliyor, onları evlerini terk etmeye zorluyor.
İsrailli ve uluslararası birçok insan hakları örgütü, İsrail güçlerini, bu saldırıları gerçekleştiren sivil işgalcileri korumakla suçluyor.
Anne, baba ve bebeğini yakarak öldürdüler
Devabişe ailesinin başına gelenler, bu saldırıların en trajik örneklerinden birini oluşturuyor.
Filistinli ailenin Batı Şeria’nın Nablus kenti yakınlarındaki Duma beldesinde yer alan evi 31 Temmuz 2015 sabahı sivil Yahudi işgalciler tarafından ateşe verildi. Kundaklama sonucu ailenin 18 aylık bebeği Ali yanarak hayatını kaybetti; anne, baba ve 4 yaşındaki diğer çocukları Ahmed ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.
Ancak 31 yaşındaki baba Saad Devabişe ile 28 yaşındaki anne Riham Devabişe de tedavi gördükleri hastanede kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Devabişe ailesinin hayatta kalan tek ferdi Ahmed’in ise vücudunun yüzde 60’ı yandı.
Saldırı Filistinliler arasında ve uluslararası toplumda büyük infiale yol açtı. Filistinlilere yönelik sivil Yahudi işgalci şiddeti ise bitmedi.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun 2022 sonunda işbaşına gelen koalisyon hükümetinde, Filistinlilere yönelik ırkçı, ayrımcı eylem ve söylemleriyle tanınan sivil Yahudi işgalcilerin destekçisi aşırı sağcı Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi isimlerin kritik görevlere getirilmesiyle bu saldırılar daha da arttı.
Günlük saldırı sayısı 7’ye çıktı
Birleşmiş Milletler (BM), işgal altındaki Batı Şeria’da son haftalarda Filistinlilere yönelik saldırılarda yüzde 100’e yakın artışa dikkati çekerek uyarıda bulundu.
BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nden (OCHA) yapılan açıklamaya göre, Batı Şeria’da 7 Ekim’den bu yana 820 Filistinli yerinden edildi, İsrailli sivil işgalcilerin saldırıları günde ortalama 3’ten 7’ye çıktı.
Öyle ki, yasa dışı Yahudi işgalciler, 12 Nisan akşamından bu yana Batı Şeria’da pek çok noktada Filistinlilere saldırılarını artırdı.
Filistin Sağlık Bakanlığı, işgal altındaki Batı Şeria’da Yahudi yerleşimciler ile İsrail askerlerinin 12 Nisan Cuma gününden bu yana düzenlediği saldırılarda 7 Filistinlinin öldüğünü, 75 Filistinlinin yaralandığını duyurmuştu.
İşgalciler, başta Mugayyir köyü olmak üzere Filistinlilere ait köy ve beldelere saldırmış, çok sayıda ev ve aracı ateşe vermişti.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yer alan sivil Yahudi işgal birimlerine dair bilgileri açık kaynaklardan derledik.
Buna göre Filistin topraklarındaki sivil Yahudi işgal birimlerinin tarihçesi ise şöyle:
İsrail, 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin ardından bölgede sivil Yahudi işgal birimleri inşa etmeye başladı.
Sol eğilimli İşçi Partisi yönetimindeki İsrail hükümeti, 1967-1977 arasındaki 10 yıllık süreçte Doğu Kudüs ve çevresi ile Batı Şeria’nın doğusundaki Ölü Deniz (Lut Gölü) etrafında yoğun bir sivil Yahudi işgal birimi inşa programı için düğmeye bastı.
İşçi Partisi’nden yönetimi devralarak hükümeti kuran aşırı sağcı Likud Partisi de 1977-1987 yıllarındaki süreçte, sivil Yahudi işgal yeri inşası programını aralıksız sürdürdü ve Batı Şeria çevresinde yaşayan Yahudilerin sayısını 1 milyona ulaştırmayı hedefledi.
1990’da dönemin İsrail hükümeti, 1967 sınırlarını kabul etmediğini duyurarak, Batı Şeria’da sivil Yahudi işgal alanları inşa etme planına hız verdi. Bu süreçte İsrail hükümeti, bölgedeki sivil Yahudi işgal birimlerinin birbirleriyle ve diğer İsrail kentleriyle ulaşımını sağlamak üzere Batı Şeria’nın iç bölgelerinden geçen “güvenli” yollar inşa etti.
Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un 1996’da “Batı Şeria’nın her tarafında sivil işgal birimi inşa etme” çağrısıyla, sivil Yahudi işgal yerleri doğrudan Batı Şeria’nın iç bölgelerinde de inşa edilmeye başlandı.
Toplam 262 sivil Yahudi işgal birimi bulunuyor
Batı Şeria’nın güneyindeki Kefar Atsiyon sivil işgal birimi, İsrail’in 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin hemen ardından kurduğu ilk sivil Yahudi işgal birimi kabul ediliyor.
İsrail tarafından kapatılan Harita Derneği’nin eski müdürü ve sivil Yahudi işgal birimleri uzmanı Halil Tüfekçi’nin aktardığına göre Batı Şeria’da 252, Doğu Kudüs’te 10 sivil işgal birimi bulunuyor.
Sivil Yahudi işgal birimi karşıtlığıyla bilinen İsrailli sivil toplum kuruluşu “Barış Şimdi” hareketine göre, sivil Yahudi işgal birimleri Batı Şeria’nın yüz ölçümünün yüzde 13’ünden biraz fazlasına tekabül ediyor.
Batı Şeria’nın her yerine yayılan bu sivil işgal birimleri Filistinlilerin seyahat özgürlüğünü de kısıtlıyor.
690 bin sivil Yahudi işgalci yaşıyor
İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967’de bölgede tek bir sivil Yahudi işgalci bile bulunmazken, bu konuda uzman Filistinli Halil Tüfekçi’ye göre bugün 230 bini Doğu Kudüs’te olmak üzere bölgede 690 bin sivil Yahudi işgalci yaşıyor.
Filistin’in bağımsızlık vesikasının ilan edildiği 1988’de Batı Şeria’daki sivil Yahudi işgalci sayısı 66 bin 500 iken, İsrail ile Filistin arasındaki Oslo Barış Antlaşması’nın imzalandığı 1993’te bu sayı, 116 bin 300’e ulaştı.
Tarafların, İsrail-Filistin sorununa çözüm amacıyla ABD’nin Camp David kasabasında bir araya geldiği 2000’de ise Batı Şeria’daki sivil Yahudi işgalci sayısı 184 bini bulmuştu.
İsrail-Filistin sorununun çözümü için yürütülen çabaların 2014’te durmasıyla beraber Batı Şeria’daki sivil Yahudi işgal birimlerinde yaşayanların sayısı 371 bin olarak kaydedildi.
ABD’de Donald Trump’ın iktidara gelmesinin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da sivil Yahudi işgal yerleri inşasına hız verdi.
Gazze’deki sivil Yahudi işgal birimleri
İsrail devleti Gazze’de 1968’de birçok stratejik noktada sivil Yahudi işgal birimi inşa etmeye başladı.
Gazze Şeridi’nde 23 bin metrekarelik alan üzerinde 19 sivil Yahudi işgal birimi inşa eden İsrail, bu yerleri “güvenli alan” adı altında ilhak etti.
Gazze’de yükselen silahlı direnişle beraber 2003’te dönemin İsrail Başbakanı Şaron, ilk kez bölgedeki sivil Yahudi işgal alanlarının boşaltılmasını öngören “Ayrım Planı”nı gündeme getirdi.
Bölgede büyük bir silahlı direnişle karşı karşıya kalan İsrail, 15 Haziran 2005’te Gazze Şeridi’ndeki sivil Yahudi işgal birimlerini boşalttıktan sonra yıkarak Gazze’den çekilmek zorunda kaldı.
Tarafların sivil işgal birimlerine bakışı
Filistinlilere göre, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki sivil Yahudi işgal birimleri, sıradan yerleşim alanlarından daha çok yolları, üniversiteleri, okulları ve sağlık kuruluşlarının olduğu komple bir “sömürge sistemi” haline geldi.
Uluslararası camiaya göre de İsrail’in Filistin toprakları üzerinde inşa ettiği sivil Yahudi işgal yerleri “yasa dışı” olup, taraflar arasında barışı tesis edecek iki devletli çözüme giden yoldaki en büyük engellerden biri.
Sivil Yahudi işgal birimlerinin inşa edilmemesi çağrılarını duymazdan gelen İsrail, bu yönde atılacak adımları “Yahudilerin Batı Şeria’dan tamamen çıkarılması” olarak değerlendiriyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Filistin topraklarında inşa edilen sivil Yahudi işgal birimlerinin, iki devletli çözüme giden yoldaki “en büyük engel” olduğunu belirterek, söz konusu sivil işgal alanlarının bölgede adil ve kalıcı bir barışa ulaşma ihtimalini zayıflattığını vurguluyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da inşa edilen sivil Yahudi işgal birimlerinde Yahudi olmayanların yaşaması da yasak.
İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail’in “1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yeni sivil Yahudi işgal birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi” nedeniyle Nisan 2014’te durmuştu.
İsrail’in Gazze’ye son saldırılarının ardından Batı Şeria’daki silahlı Yahudilerin Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerinin artması, uluslararası toplumun tepkisini çekmeye devam ediyor.