KKTC Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Tatar, söz konusu bildiride yer alan Kıbrıs konusundaki ifadelerin, AB’nin tarafsız olamayacağı gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdiğine dikkati çekerek, AB’nin 20 yıl önce kendi kriterlerini ihlal ederek Rumları üye olarak kabul ettiğini aktardı.
Tatar, AB’nin kendisine ithal ettiği Kıbrıs sorununun, Rumların 1963’te devletin ortaklarını silah zoruyla uzaklaştırması ve Ada’yı Yunanistan’a bağlama teşebbüsleri sonucu oluştuğunu anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin 5 Ocak 2024 itibariyle altı ayı aşmayacak bir süre için atamış olduğu kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın tek görevi, yeni ve resmi bir sürece geçilebilmesi için iki taraf arasında ortak zemin olup olmadığını araştırmaktır. Cuellar temaslarını bu çerçevede sürdürmektedir. BM Genel Sekreteri’nin bu görevle bir kişisel temsilci ataması, federasyonun artık herhangi bir uzlaşı için ortak zemin olmadığının da sarih göstergesidir.”
Tatar, 1968’den beri çeşitli zamanlarda yürütülen müzakerelerin başarısız olmasının temel sorumlusunun 1963 yılında gasbettiği statüyü bugüne kadar sürdürmesine izin verilen Rum liderliği olduğunu dile getirerek, Türkiye-AB ilişkilerini, Kıbrıs konusuna dair bir süreçle ilişkilendirmenin Rum pozisyonunu ileri götürmeye yönelik beyhude bir söylemden öteye gitmeyeceğini vurguladı.
Kıbrıs Türk tarafının başarısızlığı önceden ispatlanmış bir egzersize tekrar girmeyeceğini dile getiren Tatar, yeni ve resmi bir sürecin ancak egemen eşitlik ve eşit uluslararası statülerinin teyidi ile başlayabileceğini bildirdi.
AB’nin federasyon modelini dayatmakla Kıbrıs Türk halkının iradesini hiçe saydığına vurgu yapan Tatar, şunları kaydetti:
“AB, Rum tarafına teslim oldu. AB’yi Rum tarafının esiri olmaktan vazgeçmeye ve bundan 20 yıl önce yine bir Konsey kararı ile almış olduğu Kıbrıs Türk halkına uygulanmakta olan insanlık dışı izolasyonun kaldırılmasına yönelik kararının gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz.”