Bağımzıslığı kazandığı 1956 yılından bugüne yarım asır süren iç savaş ve üst üste yaşanan darbelerle istikrarsızlığın pençesine sürüklenen Sudan’da, suların yakın bir zamanda durulması beklenmiyor.
Doğu Afrika’nın önemli ülkelerinden olan Sudan, son yıllarda yaşanan protesto gösterileri ve üst üste gelen darbe girişimleriyle dünya gündemindeki yerini koruyor.
Etiyopya’nın Nil Nehri üzerinde inşa ettiği Hedasi Barajı konusunda Mısır ile yaşadığı krizde kritik bir öneme sahip Sudan’ın, Türkiye ile tarihi bağları yüzyıllar öncesine uzanıyor. Gelin, Doğu Afrika ülkesi Sudan’a biraz yakından bakalım…
Güney Sudan’ın iç savaşın ardından bağımsızlığını kazanmasından önce Sudan, Afrika’nın yüzölçümü bakımından en büyük ülkesiydi.
Sudan, zengin doğal kaynaklara sahip olmasına rağmen çatışmalar ve siyasî istikrarsızlık yüzünden bunlardan yeterince yararlanamıyor. Ülke ekonomisinde sınırlı bir tarım faaliyetiyle nisbeten gelişmiş bir hayvancılık söz konusu. Toprakların sadece % 6,78’i sulanabiliyor ve toplam tarım yapılan alan % 10’u geçmiyor.
Buna karşılık göçebe hayvancılık yaygın (% 50’ye yakın). Orman alanlarının oranı yüzde 20. Başlıca ihraç ürünleri sorgum (darı), pamuk, Arap zamkı, susam, yer fıstığı ve hayvansal ürünler. Tarımsal ürün ihraç edilmesine rağmen ülkede önemli ölçüde milletlerarası gıda yardımına ihtiyaç var.
En çok Mavi Nil ile Beyaz Nil arasındaki kesimde (Cezîre) yetiştirilen pamuk, lif uzunluğu bakımından yüksek kaliteye sahip. Dünyada özellikle ilâç ve gıda sanayii bakımından aranan Arap zamkının yaklaşık % 80’i Sudan tarafından karşılanıyor. 1970’li yılların ortalarından itibaren petrol ihraç etmeye başlayan Sudan’ın en önemli yer altı zenginlikleri petrol ve doğal gaz. Sanayisi büyük ölçüde petrolün işlenmesi üzerine kurulu.
İngiltere’den 1956 yılında bağımsızlığını kazanan Sudan, bu tarihten itibaren büyük çatışmalara sahne oldu. 17 yıl süren iç savaş 1972’de Adis Ababa Anlaşması’nın imzalanmasıyla sona erdi ancak anlaşmanın ihlal edilmesi için 10 yıl yetti ve ikinci iç savaş başladı.
Ülkenin güneyi ile kuzeyi arasında yaklaşık yarım asır devam eden iç savaş ertesinde 2005 yılında imzalanan Kapsamlı Barış Anlaşması uyarınca yapılan referandum sonrası 9 Temmuz 2011 tarihinde Güney Sudan bağımsızlığını elde etti.
Ayrılma sonrası çözümsüz kalan konularda anlaşmaya varılması için gerçekleştirilen müzakereler sonucunda petrol, güvenlik, vatandaşlık, ticaret, sınırların belirlenmesi ve diğer bazı alanlarda 27 Eylül 2012 tarihinde Addis Ababa’da dokuz anlaşma imzalandı.
Sudan ile ilişkiler Osmanlı devleti ile başladı
Sudan, 639’da Mısır’ın fethedilmesinin akabinde İslam ile tanışmaya başladı.
Mısır’a hâkim olan Müslüman Valiler, 7’inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren Sudan’ı ele geçirebilmek için askeri harekâtlara girişti. Ancak Sudan’daki yerel güçlerin direnciyle tam hâkimiyet sağlanamadı. Bu seferler Selahattin Eyyübi döneminde (1172) ve Memlükler döneminde (1260) de devam etti.
1517’de Osmanlı Devleti’nin Mısır’ı fethetmesi Sudan’da da etkisini gösterdi. Ancak aynı dönemde Sudan’da varlığını sürdüren Func Sultanlığı da güneye doğru kayarak varlığını sürdürdü. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1821’de Func Sultanlığı’nın üzerine ordu göndererek Sudan topraklarını ele geçirdi.
Hidivlerin kötü yönetimi Sudan’da yeni bir yerel hareketin doğmasına yol açtı. Muhammed Ahmet el-Mehdi’nin liderliğini yaptığı Ensar Hareketi, kısa zaman içerisinde geniş bir coğrafyaya hâkim oldu.
Mehdi’nin ölümünden sonra ise, Mısır’da hâkimiyetlerini güçlendiren İngilizler ile Mısırlı güçler, Ensar Hareketi’ni yenilgiye uğrattı.
İlerleyen yıllarda İngiliz güçler, Mısır’daki yönetimin yanlış uygulamalarını düzeltmeyi amaçladıklarını ileri sürerek 1899’da Sudan’a girdi. İngilizler ilk iş olarak Muhammed Ahmed Mehdi’nin başlattığı hareketi tümüyle dağıttı.
1899’dan Sudan 1 Ocak 1956’da bağımsızlığını elde edinceye kadar İngiliz ve Mısır idaresi altında kaldı. Bu dönemde Mısır’a bağlı olan Sudan sömürgeci İngilizler tarafından şekillendirildi. Sudan ancak 1956’da bağımsızlığına kavuşabildi.
Darfur Sorunu
Sudan’ı uzun bir süre dünya gündeminde tutan çatışmalı bölge, başkent Hartum’un 1300 kilometre batısındaki Darfur.
Bölgede 1990’lı yıllar boyunca yerel kabileler arasında su kaynakları ve otlak alanların paylaşımıyla ilgili sorunlar yaşandı.
2003 yılında yaşanan yerel isyan, bölge için bir dönüm noktası oldu. Bu tarihten itibaren Sudan hükümeti tarafından desteklenen milis güçleri Cancevidler ile bölgedeki kabileler arasında çatışmalar başladı.
Yüzbinlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmalarda yaklaşık iki milyon kişi de yerinden oldu. Bir buçuk milyon kişi çatışmaların ardından hala mülteci kamplarında barınıyor. Bölgedeki olayları incelemek üzere araştırma komisyonu kuran BM, konuyu uluslararası ceza mahkemesine taşıdı.
UCM’deki Darfur davaları
Sudan’ın Roma Statüsü’ne taraf olmamasına rağmen 2005’te Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyinde alınan karar sayesinde Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) soruşturma başlatılmıştı.
UCM, 20 ay devam eden ön incelemenin ardından Darfur’da işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlarla bağlantılı oldukları i ddiasıyla 5 zanlı hakkında 27 Nisan 2007’de yakalama emri çıkartmıştı.
Bu kişiler arasında Cancavid milislerinin komutanı olduğu iddia edilen Ali Kuşayb’ın yanı sıra eski Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir ile eski İçişleri Bakanı Ahmed Muhammed Harun da bulunuyor.
Ali Kuşayb, Haziran 2020’de Darfur olaylarıyla ilgili UCM’ye teslim edilen ilk zanlı olmuştu.
Cuba Barış Anlaşması
Sudan hükümeti ile bazı silahlı grupları bünyesinde barındıran Devrimci Cephesi arasında 14 Ekim 2019’da Güney Sudan’ın başkenti Cuba’da başlayan barış görüşmeleri neticesinde 3 Ekim 2020’de varılan anlaşma, güvenlik, toprak mülkiyeti, yerinden olanların geri dönüşü, geçiş dönemi adaleti, tazminatlar, göçebeler ve çobanların desteklenmesi, servet ve iktidar paylaşımıyla mülteciler ve sığınmacılar gibi çatışmaların temel nedenlerinde mutabakatı vadediyor.
Aynı zamanda Sudan için 8 bölgeli federal sistem öneren anlaşma, Güney Kurdufan ve Mavi Nil’e de özerklik hakkı tanıyor.
Anlaşmaya göre, halihazırda 5 eyalet birleşecek ve Darfur tek bir bölge haline gelecek. Darfur bölgesi, gelirlerinin yüzde 40’ında tasarruf hakkına sahip olacak. Bölgenin, kamudaki istihdamdan da yüzde 20 pay alması öngörülüyor.
Sudan’ın darbeler tarihi
Kıta tarihinde en fazla askeri darbe girişimiyle karşılaşan Sudan’da, bağımsızlığını kazandığı 1956’dan günümüze kadar yönetimin değiştiği 3 darbe gerçekleşti, 3 kez de halk ayaklanması sonucu iktidarlar değişti.
Aralık devrimi sonucunda Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in 30 yıllık iktidarının 11 Nisan 2019’da askeri müdahale ile sona erdirildiği, siyasi ve ekonomik istikrarın henüz sağlanamadığı Doğu Afrika ülkesi Sudan’da, bağımsızlığını kazandığı 1956’dan bu yana çok sayıda darbe girişimi yaşandı.
Eski Cumhurbaşkanı Beşir, hayat pahalılığı gerekçesiyle başlayan protestolar sonucu ordunun müdahalesi ile devrildi.
Hükümetlerin başarısızlığı, hayat pahalılığı, ideoloji farklılığı gibi gerekçelerle teşebbüs edilen darbelerde siyasi partiler de genellikle önemli rol oynuyor.
İngiltere’den 1956’da bağımsızlığını yeni kazanan Sudan’da, İsmail El-Ezheri liderliğinde ilk demokratik ulusal hükümet kuruldu.
Haziran 1957’de, İsmail Kibeyda liderliğinde bir grup subay ve askeri öğrencinin Ezheri’yi devirme girişimi, ülke tarihinin başarısız ilk kalkışması oldu.
Yönetimin devrildiği ilk darbe, Kasım 1958’de, dönemin en büyük iki partisi Milli Ümmet Partisi ve Demokratik Birlik Partisinin koalisyonundan oluşan seçilmiş hükümete karşı Korgeneral İbrahim Abbud tarafından gerçekleştirildi.
Ülkeyi yaklaşık 7 yıl yöneten Abbud, 1964’te halk devrimiyle devrildi.
Seçilmiş hükümet tarafından yıllarca süren demokratik yönetimin ardından, Tuğgeneral Cafer Numeyri, Komünist Parti ve Arap milliyetçi partilerine bağlı bir grup subayla birlikte darbe yaptı.
Numeyri’ye karşı 3 başarısız darbe girişimi: Liderleri idam edildi
Subay Haşim el-Ata ve Komünist Partisine bağlı bir grup subay, 19 Temmuz 1971’de Numeyri’ye karşı darbeye girişti.
Darbeciler 2 günlüğüne iktidarı ele geçirmeyi başarsa da Numeyri tekrar iktidara geldi. Bu girişime karışan Komünist Partisi lideri Abdulhalik Mahcub ve Ata’nın da aralarında bulunduğu bir grup asker ve sivil idam edildi.
Eylül 1975’te Yarbay Hasan Hüseyin, yeni bir darbe girişimine öncülük etti. Başarısızlığa uğratılan bu darbe girişimine katılanların cezası idam oldu.
Numeyri yönetimine karşı çıkan siyasi güçler, iktidarı ele geçirmeye çalıştı. Tuğgeneral Muhammed Nur Saad, Temmuz 1976’da Libya’dan Sudan’a sınır ötesi sızan unsurların katılımıyla yeni bir darbeye kalkıştı.
Hartum sokaklarında hükümet güçleri ile darbeciler arasında çatışmalar yaşandı. Yüzlerce darbecinin öldürülmesiyle sonuçlanan çatışmalar, darbe liderinin idam edilmesiyle son buldu.
“25 Mayıs darbesi” lideri Numeyri’nin 16 yıl süren iktidarı, Nisan 1985’te halk ayaklanmasıyla sona erdi.
Sivil hükümetler 5 yılı dolduramıyor
Sudan’da bağımsızlığını kazandığı 1956’dan 1989’a kadar demokratik yollarla 3 sivil hükümet kuruldu. Ancak sivil hükümetler 5 yılı tamamlayamadan ordu tarafından devrildi.
Tuğgeneral Ömer el-Beşir 30 Haziran 1989’da, Hasan et-Turabi liderliğindeki “Ulusal İslam Cephesi”nin yardımıyla bir askeri darbe gerçekleştirip Sadık el-Mehdi’nin başbakanlığındaki seçilmiş sivil hükümeti devirdi.
Ülkede 1990’da Tümgeneral Abdülkadir El Kederu ve Tümgeneral Muhammed Osman liderliğindeki “28 Ramazan darbesi” olarak bilinen darbe girişiminin liderleri başta olmak üzere 28 asker idam edildi.
Mart 1992’de de Albay Ahmed Halid liderliğindeki kalkışmanın liderleri hapsedildi.
Beşir, 2018’de başlayan ve aylarca süren gösterilerin ardından ordunun müdahalesiyle 11 Nisan 2019’da görevinden alınarak cezaevine gönderildi.
En kısa iktidar dönemi: 24 saat
Beşir rejiminin son döneminde Savunma Bakanı Korgeneral Avad Bin Avf, 11 Nisan 2019’da, Beşir’i görevden alarak kendisinin Başkanı olduğu Askeri Konseyi kurdu. Ancak halk baskısı onu, başta Genelkurmay Başkanı Kemal Abdulmaruf ve İstihbarat Müdürü Salah Goş olmak üzere bir dizi konsey üyesiyle birlikte 24 saat sonra istifasını sunmaya zorladı.
Avf’ın istifası sonrası, Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, askeri konseyin başkanlığını üstlendi ve Beşir’e karşı halk protestolarına öncülük eden partiler koalisyonu Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile müzakerelere başladı.
Müzakereler neticesinde Askeri Konseyi ile ÖDBG arasında imzalanan Anayasal Bildiri Ağustos 2019’dan itibaren 39 aylık bir geçiş dönemi öngörüyordu. Ancak geçiş dönemi, Cuba Barış Anlaşması’nın imzalanmasının ardından, 3 Ekim 2020’de başlayacak ve seçimlerin yapılmasıyla sona erecek şekilde yeniden yaklaşık 3 yıl daha uzatıldı.
5 ayda 3 darbe girişimi
11 Nisan’dan 17 Ağustos 2019’a kadar süren askeri konsey yönetimi döneminde, konsey iki darbenin önlendiğini duyurdu.
11 Temmuz 2021’de ordu, Askeri Konseyi devirmeyi amaçlayan bir darbe girişimini engelledi ve 12 subay tutuklandı.
24 Temmuz’da ise Genelkurmay Başkanı Haşim Abdulmuttalib Ahmed, darbe girişiminin lideri ve planlayıcısı olduğu gerekçesiyle tutuklandı.
Son olarak 21 Eylül 2021’de ordu, Tümgeneral Abdulbaki Hasan Osman Bekravi liderliğindeki 22 subayın kalkışmasının önlendiğini duyurulurken, asker ve sivil onlarca kişi gözaltına alındı.
Son girişim
Son olarak, 25 Ekim sabahı Başbakan Hamduk ile çok sayıda siyasetçi gözaltına alındı.
Askeri müdahalenin ardından hükümetin sivil kanadı ve çok sayıda siyasi parti, halka sokağa inme çağrısı yaptı.
Çağrının ardından başkent Hartum’un farklı bölgelerinde bir araya gelen binlerce Sudanlı, askeri müdahaleye karşı gösteri düzenlemeye başladı.
Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, olağanüstü hal (OHAL) ilan ettiklerini, Egemenlik Konseyi ve kabinenin feshedildiğini ve Sudan’daki tüm kesimleri temsil edecek teknokrat bir hükümet kurulacağını duyurdu.
Başbakan Hamduk’un ve diğer siyasi isimlerin gözaltına alınmasını uluslararası toplumdan tepki yağdı. Organeral Burhan, düzenlediği son basın toplantısında Hamduk’un kendi evinde misafir olduğunu duyurdu.
Ancak gelen baskılar üzerine Başbakan Hamduk serbest bırakıldı.
Abdullah Hamduk kimdir?
İngiltere’deki Manchester Üniversitesinde iktisat alanında doktora yapan Hamduk, Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomi Komisyonu (UNECA) Genel Sekreterliği görevini yürüttü.
Sudan’da çeşitli görevler üstlenen ekonomist Hamduk, eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in son dönemlerinde yaptığı Maliye Bakanı olmasına ilişkin teklifi de geri çevirmişti.
Abdullah Hamduk, sivil muhalif koalisyon Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) tarafından geçiş dönemi başbakan adayı olarak belirlenmişti.
Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, yayımladığı kararname ile Askeri Geçiş Konseyi’ni feshetmiş, ülkeyi 39 ay yönetecek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin ilk başkanı sıfatıyla yemin ederek göreve başlamıştı.
Abdulfettah el-Burhan, Devlet Başkanlığı Konseyi’ne 21 ay boyunca başkanlık edecekti.
Burhan’ın da üye olarak sayıldığı yeni konsey, 5’i feshedilen askeri yönetim, 5’i de muhalif koalisyon ÖDBG tarafından seçilen, 1’i ise tarafların üzerinde uzlaştığı sivil olmak üzere 11 kişiden oluşuyordu.