İki komşu ülke arasındaki gerilim iki hafta önce, Mali ve Rus paralı milis grubu Wagner’in Moritanya topraklarına girmesiyle başladı. Moritanya, ayrılıkçı milisleri takip ederek topraklarına giren Mali’nin bir köye baskın düzenlediğini duyurdu.
Moritanya’nın sınırdaki bir güvenlik kaynağına göre, birçok sivil, Mali ordusu ve Wagner grubundan savaşçılar tarafından sınırdaki Moritanya kamplarında öldürüldü. Olayın ardından başkent Bamako’daki Mali yönetimi, gerilimi yatıştırmak için Moritanya’nın başkenti Nuakşot’a üst düzey bir heyet gönderdi.
Moritanya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Mali büyükelçisinin “masum ve savunmasız sivillere yönelik tekrarlanan saldırıları protesto etmek” için geri çağrıldığı belirtildi.
Esasen Mali ile Moritanya arasındaki anlaşmazlık bir hayli eski. İki ülke sınırlarında kabileler, ayrılıkçı gruplar ve hatta çobanlar arasında uzun yıllardır gerilim yaşanıyor. Bu olaylar iki ülkenin ilişkilerini de etkiliyor.
Ancak son yaşanan olayda Wagner milislerinin Moritanya topraklarına girmesi, bölgede birçok ülke için alarm demek. Zira, bu olay, Afrika’nın Sahel bölgesinde ortaya çıkan yeni değişikliklerden ayrı tutulmamalı.
Bölgesel ve uluslararası düzeydeki bu değişiklikler, özellikle Fransa-Rusya rekabetinden etkilenen Sahel bölgesindeki yeni haritanın oluşmasına ciddi oranda katkı sunabilir.
Birçok ülkeden kovulan Paris, Nuakşot’taki nüfuzunu arttırmak için Mali-Moritanya anlaşmazlık kartını kullanıp gerginliğin tırmanmasına neden olabilir.
Önemli bölgesel değişiklikler
Son dört yılda Sahel bölgesinde yaşanan askeri darbeler önemli değişikliklere neden oldu. Bunlardan ilki Mali, Burkina Faso ve Nijer’deki darbeci iktidarlar arasındaki ittifaktı. Darbeci yöneticiler, geçtiğimiz yılın eylül ayında Bamako’da ‘Sahel İttifakı’ adı altında ortak bir askeri savunma anlaşması imzaladılar.
Sahel Devletleri İttifakı olarak anılan anlaşmaya göre; üç ülkeden herhangi birine bir saldırı olması durumunda ülkeler, birbirlerine askeri olarak yardım etmekle yükümlü.
Eski Fransız sömürgesi olan ülkelerde yaşanan askeri darbeler, yeni bir sürecin başlamasına yol açtı. Söz konusu üç ülke de Sahel Bölgesi’nde bir süredir yaşanan değişimin öncüleri arasında.
Öyle ki, Mali’de başlayan daha sonra Burkina Faso ve Nijer ile devam eden darbeler silsilesi, Fransa’nın olduğu kadar diğer bölge ülkelerinin de tepkisini çekti. Bu tepki, yeni anlaşmanın da kapılarını araladı.
Anlaşmada her türlü tehdide karşı kolektif savunma için ortak bir askeri sistemin yanı sıra her alanda karşılıklı yardımlaşmanın amaçlandığı vurgulandı.
Mali, Burkina Faso ve Nijer arasındaki ittifakın oluşmasında birkaç faktörün etkili olduğu söylenebilir.
Bunlardan ilki, Paris’in bölgede terörle mücadele bahanesiyle oluşturduğu G5 ittifakının bir parçası olan bu üç ülkenin topraklarındaki Fransız askerlerinin varlığına karşı olunmasıydı.
Örneğin Fransa 2013 yılında Mali’de aynı gerekçeyle Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla askeri müdahalede bulunmuştu.
İkinci faktör, Sahel ülkelerinde meydana gelen askeri darbelerin, özellikle de Nijer’dekinin, Batı Afrika ülkeleri arasında ekonomik iş birliği amacıyla kurulan, ancak Fransa’nın bölgedeki askeri koluna dönüşen Batı Afrika Ekonomik Topluluğu(ECOWAS) idi. İktidarın barışçıl olarak devredilmesi gibi nedenlerden ötürü, birçok ülkeye karşı askeri müdahalelerde önemli rol oynayan ECOWAS Örgütü tarafından yapılan askeri müdahale ve yaptırım uygulama tehditleriydi.
Yabancı askeri varlık artıyor
Afrika’da artan istikrarsızlık, bölgesel ve küresel güçlerin artan ilgisi, yükselen kıtada askeri faaliyetlerin artmasına neden oldu.
Kıtada konuşlanan askeri üslerle silahlı örgütlere karşı mücadele etmek, barışı korumak, korsanlık ve terörizme karşı istikrarı sağlamak amaçlanıyor.
Ancak uzmanlar yabancı ülkelere ait üslerin kıtada rekabete yol açabileceği ve bölge ülkelerini hedef alabileceği uyarısı yapıyor.
En fazla askeri üsse ABD ve Fransa sahip
Hindistan, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, İtalya, Belçika, Çin, Japonya, Türkiye, Rusya, Suudi Arabistan, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin Afrika’nın çeşitli bölgelerinde askeri üsleri bulunurken en fazla askeri üsse ABD ve Fransa sahip.
ABD’nin Burkina Faso, Kamerun, Cibuti, Çad, Somali, Gabon ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, Fransa’nın ise Cibuti, Çad, Gabon, Fildişi Sahili, Nijer ve Senegal’de askeri üssü bulunuyor.
İngiltere’nin Kenya’da askeri üssü mevcut. Almanya ise Birleşmiş Milletler misyonuna destek için Nijer’de hava taşımacılığı üssü kurdu.
Türkiye’nin Somali’de eğitim üssü bulunuyor. Türkiye ile Somali arasındaki Askeri Eğitim ve İş Birliği Anlaşması kapsamında ülkede açılan Harp Okulu, Somalili askerleri eğitiyor.
Kızıldeniz’in Aden Körfezi’ne açıldığı noktada bulunan Cibuti, stratejik konumu nedeniyle Doğu Afrika’da hakimiyet kurmak isteyen yabancı ülkelerin merkezi konumunda.
Cibuti’de Fransa, ABD, İtalya ve Japonya’nın askeri üssü bulunurken Çin ve Suudi Arabistan da burada üs açmayı planlıyor. Japonya, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ülke dışındaki ilk üssünü Cibuti’ye konuşlandırdı.
Cibuti başta olmak üzere bazı Afrika ülkelerinin üslerden aldıkları kira gelirleri nedeniyle yabancı askerlerin varlığından rahatsız olmadığı aktarılıyor.
Öte yandan bölgenin son yıllardaki yeni gerçekliği ise Rus Wagner milisleri. Halihazırda Mali, Burkina Faso, Nijer, Orta Afrika Cumhuriyeti ve birçok ülkede varlık gösterdiği biliniyor.