14 Kasım 1944: Kardeş kardeşten ayrıldı, hepsini başka köylere yolladılar. Aç da kaldılar, susuz da…
Ahıska diyince, Ahıska Türkleri diyince içimizi bir hüzün kaplıyor…
Türklerin dünyasına konuk olduğumuz Türk’ün dünyasında misafirliğimiz Ahıska Türkleri ile başlıyor.
Ahıska 2700 yıllık kadim bir Türk beldesi…
Ahıska nerede, Ahıska Türkleri kimdir, Ahıskalıların çektiği acılar neler? Detayları Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır ile konuştuk.
Ahıska Türkleri, şimdilerde Gürcistan sınırları içindeki Samtshe-Cavahetya olarak isimlendirilen bölgede yaşadı.
Dede Korkut Kitabı’nda “Aksıka” olarak geçen tarihi Ahıska, Türkiye ile Gürcistan sınırı boyunca Acarya Özerk Cumhuriyeti ile Ermenistan arasında kalan 2700 yıllık kadim bir Türk beldesi.
Anadolu coğrafyasının doğal bir uzantısı olan Ahıska ve çevresi tarihte Atabegler yurdu olarakta biliniyor.
“Ahıska Rusların hakimiyetine girdi, çileli mücadelesi başladı”
Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır, Ahıska’nın Rusların hakimiyetine girmesiyle Ahıska Türklerinin çileli mücadelesinin başladığını söyledi:
“Ahıska Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Sultan Alparslan’ın fetihleri sürecinde fethediliyor ve yönetim olarak da tamamen Türk toprakları haline geliyor. 1500’lü yılların ortalarında da Osmanlı’nın egemenliğine giriyor. Ahıska 250 sene Osmanlı’nın egemenliğinde kalmıştır. 1800’lrin başlarında Ruslarla yapılan savaşlarla beraber Ahıska da elden çıkan topraklarımızdan biri oluyor. 1829 Edirne Anlaşması ile resmi olararak Rusların hakimiyetine girdi. Aslında bu yıllarda başlıyor, Ahıska Türklerinin çileli mücadelesi…”
Ahıska Türklerinin bitmeyen acısı…
Gürcistan’ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından imzalanan antlaşmayla Rusya’ya bırakıldı.
Ahıska, Çarlık Rusyasının hakimiyetine girmişti.
Ahıska Türklerine Çarlık Rusya’sı döneminde yapılan baskı ve zulümler, Sovyetler Birliği (SSCB) döneminde de devam etti.
Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır, Ahıskalıların çilekeş yaşamının altını çizdi:
“Ahıska çile içinde çile, acı içinde acı yaşayan bir toprak. Bir sürgünün acılarını bitiremeden diğer sürgünü yaşayan, gönderildikleri yerdeki hayata alışamadan yeni bir sürgünle karşılaşan Ahıska Türklerinin böyle çilekeş bir serüveni var.”
93 Harbi ( 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) ile beraber Ahıska Türklerinin Anadolu’ya göçleri başlıyor. Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır’n ataları da 93 Harbi ile beraber Anadolu’ya göç etmişler. Çakır, Ahıska muhaciri bir ailede büyüdüğünü söylüyor ve ekliyor:
“Anadolu muhacilere bağrını açtığı için Ahıska Türkleri çok sıkıntı yaşamıyor. Çünkü kardeş bir topluma ve Müslüman bir coğrafyaya geliyorlar. Siz-biz gibi bir durum yok.”
Türk ve Müslüman olarak yaşamak çok zordu
Özellikle Stalin döneminde, bu baskılar git gide arttı. Ahıska Türklerinin önde gelen aydınları, türlü bahanelerle tutuklanıp ya öldürüldü ya da sürgün edildi.
Türklerin soyadları değiştirildi, Ahıska ve çevresine “sınır koruması” gerekçesiyle binlerce asker yerleştirildi.
Askere alınmayan Ahıska Türkleri, 2. Dünya Savaşı’na başlayınca askere alındı.
40 bin kadar Ahıska Türk’ü Almanlarla savaşmak üzere cepheye gönderildi.
Bir kış gecesiydi…
14 Kasım 1944: Kardeş kardeşten ayrıldı, hepsini başka köylere yolladılar. Aç da kaldılar, susuz da…
Stalin’in emriyle bir gece ansızın gelen haber üzerine doğup büyüdükleri vatanlarından zorla terk ettirilen Ahıska Türkleri, “ölüm katarı” olarak adlandırılan hayvan vagonlarına istiflenerek bilinmez bir yolculuğa çıktı.
86 bin Türk yokluğa doğru sürüldü
Sayıları 86 bini bulan Türk, Ahıska’dan Orta Asya’nın çeşitli bölgelerine sürgün edildi.
Vagonlarda üst üste bindirilen Ahıska Türklerinin bu zorlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü.
Yolculuk sırasında yaklaşık 17 bin Ahıska Türk’ü, açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle hayatını kaybetti.
Bulundukları yerlerden izin almadan ayrılmamaları için kural konuldu. Bu kuralı ihlal eden Ahıskalılar, yakınlarıyla birlikte Sibirya’ya 25 yıllık sürgüne gönderilerek cezalandırıldı.
Ahıska Türklerinin vatan özlemi
650 bine yakın Ahıskalı Türk, dünyanın çeşitli yerlerinde vatanlarına hasret olarak yaşıyor.
1944’te sürgün edilen Kafkas halklarından hiçbir şekilde yurtlarına dönüş yapamayan tek topluluk Ahıskalılar oldu.
Gürcistan, Avrupa Konseyine kabul edilirken Ahıskalıların yeniden kendi vatanlarına yerleştirilmesi konusunda taahhüt altına girdi ancak bugüne kadar verilen sözleri muhalefetin tepkisi üzerine yerine getirmedi.
Ahıska Türklerinin çileli yaşamı
Ahıska Türkleri için sıkı yönetim uygulaması 1956’da kaldırıldı ve Gürcistan dışında Kafkaslara dönmelerine izin verildi.
Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan topraklarında yaşayan Ahıskalıların bir kısmı Ahıska’ya yakın olan Azerbaycan topraklarına göç etti, halkın büyük bölümü ise Orta Asya’da kalmayı tercih etti.
Özbekistan’ın Fergana vadisinde yaşayan yaklaşık 20 bin Ahıska Türkü ise 5-10 Haziran 1989’da yaşanan trajik olayların ardından Rusya’nın Krasnodar bölgesine Sovyet ordusu tarafından götürüldü.
Türklerin bir bölümü de Ukrayna’nın doğusuna göç etti.
Rusya’nın Krasnodar bölgesine yerleştirilen Ahıskalılara tüm vaatlere rağmen ikamet ve oturma izni verilmedi, eğitim ve sağlık hizmetlerden yararlanmaları sağlanmadı.
Durumun giderek ağırlaşması sonucu Ahıskalılar çeşitli yollara başvurarak çareler aramaya başladı.
Ahıskalılar 162 yıl sonra Anadolu’ya ayak bastı
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından 1991 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Orta Asya’daki cumhuriyetleri ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti devleti oldu.
Orta Asya’da yaşayan Ahıskalılar da ülkelerinin bağımsızlıkları sayesinde 162 yıl sonra ana vatan olarak bildiği Anadolu topraklarını ziyaret etmeye başladı.
Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Ahıska Türkleriyle yakından ilgilenmesi sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından çıkarılan Ahıska Türklerinin Kabul ve İskanına Dair Kanun gereğince bir grup Ahıska Türkü 1991’de Türkiye’nin Iğdır şehrine yerleştirildi.
Bu ilk yerleştirilenler dışında Türkiye’ye kendi imkanlarıyla gitmeyi sürdüren Ahıskalılar, İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir, Denizli, Kocaeli, Eskişehir ve Antalya gibi şehirleri tercih etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile Ahıskalılar Türkiye’ye getirildi
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütünün yardımı ile 13 bin Ahıskalı, 2004 ve 2005 yılları içerisinde kısmen ve gönüllü olmak üzere ABD’nin çeşitli eyaletlerine yerleştirildi.
Ukrayna’nın doğusunda 2014’te kitlesel gösterilerin sıcak çatışmaya dönüşmesinin ardından ise Donbas bölgesinde yaşayan Ahıskalılar ateş altında kaldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın koordinasyonu doğrultusunda Türkiye’de iskan ettirilmek üzere Ahıska Türkleri, Erzincan’ın Üzümlü ilçesine ve Bitlis’in Ahlat ilçesine getirildi.
Ahıskalılara desteğini esirgemeyen Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumlarından Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Ahıskalıların sürgün anılarını canlı tutmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla birçok projeye imza attı.
Ahıska Türkleri için bir ilk: Türkiye’nin girişimleriyle vatanlarını ziyaret ettiler
YTB ve merkezi İstanbul’da olan Dünya Ahıska Türkleri Birliğinin (DATÜB) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde 2019’da düzenlediği “Ahıska Sürgününün 75. Yıl Anma Programı” ile bir ilke imza atıldı.
Ahıska Türkleri, son 10 yılda birçok kez Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) desteğiyle Gürcistan’ın Ahıska bölgesini ziyaret etti.
Türkiye her zaman yanlarında
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatlarıyla, Ukrayna’da olaylar başladıktan sonra hemen bu ülke makamlarıyla irtibata geçerek çatışmalardan etkilenen Ahıska Türkleri Türkiye’ye getirildi.
Farklı gruplar halinde toplam 1000 aile Erzincan ve Ahlat’a yerleşti. Bu şekilde Türkiye’ye gelen Ahıska Türkü sayısı 4 bini buluyor.
Ahıska Türklerine Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı
Ahıska Türkleri hala vatan özlemi çekiyor. Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ahıska Türklerini asla yalnız bırakmadı, bırakmıyor.
Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Eylül’de New York’taki Türkevi’nde kabul ettiği Ahıska Türklerine, Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarını takdim etti. Ahıska Türkü bir dedemiz Cumhurbaşkanı Erdoğan için ““Bütün dünya Türklerinin babası Erdoğan’dır” dedi.
Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır, Ahıska Türklerinin Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan sevgisini şu sözlerle dile getirdi:
“Dünyadaki bütün mazlumlara, gariplere, yersiz yurtsuz kalmış kimselere kucak açma çabasında olan bir Cumhubaşkanımız var. Bizim ülkemiz de mazlumlara kuçak açan bir ülke. 1944 sürgününü canlı yaşayan bu insanlar bütün bu acılardan sonra sahiplenilmeyi gördükten sonra ister istemez gururlanıyorlar, duygulanıyorlar. “
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ahıska Türklerinin yıllardır hasretle beklediği Türk vatandaşlığını kazanmaları için gerekli adımları attıklarını belirterek, “Bu süreci hızlandırıyoruz.” dedi, 578 Ahıska Türkü için de çalışmaların süratle tamamlanacağının altını çizdi:
“2022 yılından bu yana İçişleri Bakanlığımızın desteği ve büyükelçiliklerimiz, başkonsolosluklarımız ve Dünya Ahıska Türkleri Birliğinin katkılarıyla 820 soydaşımız Türk vatandaşlığını kazandı. İnşallah biraz sonra sizleri temsilen kardeşlerimize Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarını takdim edecek, bu sevinci hep birlikte yaşayacağız. İşlemleri devam eden 578 soydaşımız için de çalışmalarımızı süratle tamamlayacağız.”
“Bizler aynı mazinin, aynı coğrafyanın, aynı kaderin hatta aynı kederin insanıyız”
Ahıska Türklerine en fazla sahip çıkan, meselelerini çok yakından takip eden ülke Türkiye.
60 binden fazla Ahıska Türküne, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildi. Sadece 120 dakikada ata toprakları ellerinden alınan, vatanlarından olan Ahıska Türklerinin yeni vatanı Türkiye oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan sonra da Ahıska Türklerinin yanında olmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Doç. Dr. Çakır,” Bizler aynı mazinin, aynı coğrafyanın, aynı kaderin hatta aynı kederin insanıyız.” dedi.
“Bütün dünya Türklerinin babası Erdoğan’dır…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkevi’ndeki kabulünde, Türk vatandaşlığına hak kazanan 83 yaşındaki Yunus Muradov, her bir Müslümanın, bütün dünyanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında olduğunu belirtti:
“Hepsine de babalık eden Sayın Erdoğan’dır. Bütün dünya Türklerinin babası bu adamdır. O gördüğümüz günleri hepiniz biliyorsunuz. Hiçbir vakit insan geçmişini unutmayacak. Sayın Cumhurbaşkanım, size teşekkür ediyorum. Allah sizi cümlesinden ayırmasın. Siz her vakit bizim yanımızda olursanız ayağımız taşa değmez. Sizin de ayağınız taşa değmesin. Allah hiçbir vakit Türkiye’yi başkalarının eline düşürmesin.”
Kurgu: Hakan Canlı