Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) eski genel sekreterlerinden Naci Talat, ölümünün 33’üncü yıl dönümünde Lefkoşa Kabristanlığı’ndaki anıt mezarı başında anıldı.
Anma törenine 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, milletvekilleri, MYK ve PM üyeleri, partililer ve Naci Talat’ın ailesi katıldı.
Ölümünün 33’üncü yılında kabri başında anılan Naci Talat’ın ailesi ve sevenleri, konuşmaların ardından anıt mezara çiçekler bıraktı.
– İncirli: “Naci Talat, çok cesur bir adamdı”
Naci Talat’ın kızı, CTP Lefkoşa Milletvekili Sıla Usar İncirli anma töreninde yaptığı konuşmasında, babasının yüreğinin umut, cesaret, insan ve memleket sevgisiyle dolu olduğunu belirterek, ülkenin her yerini kucaklayabildiğini ifade etti.
İncirli, Karpaz’ın Büyükkonuk köyünde doğan Naci Talat’ın, babasının görevi gereği çocukluğunun Karpaz’ın birçok köyünü gezerek geçtiğini ifade eden incirli, “Memleket sevgisi, insan sevgisi, yaşadığı coğrafyayı sevme, yaşadığı coğrafyayı tanıma ve belki de Karpaz’ın o zorlu coğrafyasının, karakterinin oluşmasında önemli bir rolü oldu” dedi.
Babasının yaşamayı çok sevdiğini, cesur bir adam olduğunu, Erenköy’de de ön cephede savaşan bir kişi olduğunu anlatan İncirli, “barışı sevmek, barışı istemek ayıp değil, en insanca duygudur” dediğini anımsattı.
Naci Talat’ın 1984’te yayımlanan “toplumların büyük talihsizliği” isimli makalesinde Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderliklerini “büyük bir talihsizlik” olarak nitelendirdiğini, “Bizler ülkemizin etrafında biriken sisli havayı dağıtarak tertemiz, dupduru bir havayı soluyacağız” dediğini anımsatan İncirli, insanları umutla mücadele etmeye davet ettiğini söyledi.
İncirli, 40 yıldır benzer talihsizliklerin olduğunu ve talihsizliklerin ülkenin başına dert olduğunu savundu.
40 yıl sonra hala Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarına engel olan, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarına halel getiren iç ve dış siyaseti güdenlerin olduğunu öne süren İncirli, “Kime yarıyor? Kim kazanıyor aslında? Bu dertlerden kurtulmamız gerekiyor. Peki bunu yapabilecek gücümüz var mı? Peki bunu gerçekleştirebilecek irademiz var mı? Peki bunu gerçekleştirebilecek cesaretimiz var mı?” diye sordu.