Almanya’da 2024 yılı, ırkçı saldırıların ve aşırı sağ şiddetin hızla arttığı bir yıl olarak tarihe geçerken, son dönemde yaşanan olaylar, ülkedeki Müslüman ve Türk toplumların karşı karşıya kaldığı ayrımcılık ve şiddet tehdidini de gözler önüne serdi.
Emine Çoban ve oğlu Umut Can Çoban’ın, 14 Eylül’de gece geç saatlerde, Eberswalde kentinde hayatını kaybettiği yangınla ilgili kundaklama şüphesiyle başlatılan soruşturma, bu saldırıların boyutunu bir kez daha ortaya koydu.
Savcılık, yangının kasıtlı çıkarıldığına dair güçlü şüpheler olduğunu açıkladı.
Türklere yönelik kundaklamalar devam ediyor
Trajedi, son yıllarda Almanya’da sıkça yaşanan ırkçı saldırıların bir yenisi olarak kaydedildi.
Almanya’nın Solingen kentinde mart ayında kundaklama sonucu Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı aileden 4 kişi hayatını kaybetti.
Mayıs ayında Düsseldorf kentinde, bir binada gece saatlerinde çıkan ve 18 yaşındaki Türk genci Ada Abay’ın da dahil olduğu 3 kişinin hayatını kaybettiği ve 16 kişinin yaralandığı yangının da kundaklama sonucu çıktığı tespit edildi.
Köln kentinde 16 Eylül’de bir Türk’e ait eğlence mekanının bulunduğu binada gerçekleşen patlama da Türk toplumu üzerindeki tehditleri yeniden hatırlattı. Güvenlik kamerası kayıtlarına göre, patlama öncesinde binaya bir kutu bırakıldığı ve ardından infilak ettiği görüldü.
2008 yılında güney Almanya’da, 2020’de Hanau’da Türkleri hedef alan benzer saldırılar gerçekleşti.
Almanya’da ırkçı kundaklamalar denildiğinde, akıllara 29 Mayıs 1993’te ırkçılar tarafından Solingen kentinde kundaklanan evde 5 aile bireyini kaybeden Genç ailesinin acısı akıllara geliyor. Bu olay, ülkede Türk ve Müslüman topluluklarının maruz kaldığı şiddetin sembolü haline geldi.
Uzmanlar, Solingen katliamının ardından Almanya’da Türkleri hedef alan saldırılara verilen cezaların yetersiz olması nedeniyle bu tür olayların yıllar boyunca devam ettiğini belirtiyor.
Ayrımcı suçlar rekor seviyede
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Ferda Ataman, geçen ay yaptığı açıklamada, ülkede Müslüman karşıtı ayrımcılığın arttığını ve 2021-2023 yılları arasında 20 binden fazla ayrımcılık şikayeti aldıklarını bildirdi.
Müslüman karşıtı ırkçı olayların sayısındaki artış, Almanya’daki Müslümanların günlük yaşamda karşılaştıkları tehdidin büyüklüğünü de gözler önüne seriyor.
Almanya’da faaliyet gösteren İslam ve Müslüman Düşmanlığı Karşıtı İttifakının (CLAIM) hazırladığı rapora göre, 2023 yılında ülkede toplam 1926 Müslüman karşıtı vaka kaydedildi.
Bu vakaların yüzde 66’sı sözlü hakaret, tehdit ve iftira içerirken, yüzde 19’u ayrımcılık ve yüzde 15’i fiziksel şiddet, mala zarar verme ve kundaklama vakalarını kapsıyordu. Özellikle kadınların hedef alındığı bu saldırılar, toplumdaki kırılgan kesimlerin güvensizliğini artırıyor. Yine aynı rapora göre, saldırıların yüzde 62’si Müslüman kadınları hedef aldı.
Almanya’da aşırı sağcı grupların işlediği suçlar da endişe verici bir seviyeye ulaştı.
Alman hükümetinin açıkladığı verilere göre 2024’ün ilk yarısında aşırı sağcılar tarafından işlenen suç sayısı 9 bin 802 olarak kaydedildi ve bu sayı, 2023’ün ilk yarısındaki 6 bin 992 rakamını büyük oranda aştı.
Suçlar arasında propaganda, tehdit, mala zarar verme ve öldürmeye teşebbüs gibi vakalar bulunurken, bu saldırılarda 166 kişi yaralandı. Uzmanlar, eyaletlerin bazı bilgileri geç vermesi nedeniyle gerçek rakamların daha yüksek olabileceğine dikkati çekiyor.
Yine hükümet verilerine göre, 2023 yılında Almanya’da 1464 Müslüman karşıtı nefret suçu işlendi ve bu sayı bir önceki yıla göre iki kattan fazla artış gösterdi. Bu suçların 53’ü fiziksel şiddet içerirken, 2024’ün ilk çeyreğinde Müslümanlara yönelik nefret suçları nedeniyle 9 kişi yaralandı. Alman hükümeti, artan ırkçı saldırılar karşısında etkili caydırıcı önlemler almakta yetersiz kalıyor.
Almanya’nın artan Müslüman nüfusu
Nüfusu 84 milyondan fazla olan Almanya, yaklaşık 5 milyon Müslüman ile Batı Avrupa’da en fazla Müslüman nüfusa sahip ikinci ülke konumunda. Ancak, bu büyük topluluğa yönelik nefret suçlarının artması, ülkedeki güvenlik ve sosyal barış açısından ciddi bir tehlike oluşturuyor. Uzmanlar, yetkililerin Müslüman karşıtı ırkçılıkla daha etkili bir şekilde mücadele etmesi gerektiğini vurguluyor.
Almanya’da artan ırkçılık ve İslamofobi vakaları, toplumun tüm kesimlerini tehdit ederken, hükümetin daha caydırıcı ve kapsamlı önlemler almasının gerekliliği sık sık vurgulanıyor.