SDH Ar-Ge Komite Başkanı Hasan Erhan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun mali yapısına ilişkin olarak kaleme aldığı yazısında çarpıcı tespitlerde bulundu.
TMK; Rum malları için ödenen parayı, KİMDEN ALIR ve KİMİN İÇİN ÖDER?
Kıbrıs Türkleri tarafından yıllardır konuşulan “Rum Malları” tanımı, tarihsel sıralamasına göre
– 1963 yılında göçmen olan Türkler, 1974 yılında geri dönüşlerinde kendi evlerinin yıkılmış olması nedeni ile ve nüfus değişiminden dolayı boş olan Rum evlerine iskân amaçlı ‘tahsis’ yolu ile yerleştirilmişlerdi. Aynı evin bahçesi de bu tahsisin içinde idi. Bu uygulama, 1963 yılında terk edilmişlikten dolayı yıkılan evlerin yerine geri dönüşte, barınma sorunu olmaması için zorunlu olarak yapılmıştı. Aynı olayın benzeri güneyde de Rumlar tarafından zorunlu olarak yapılmıştı.
– 1963 Yılında, güneyde yaşayan Türkler, 1974 yılındaki nüfus değişimi ile kuzeye geldikleri zaman, barınma ihtiyacı için zorunlu olarak boşalmış Rum evlerine ve bahçelerine ‘tahsis’ yolu ile yerleştirilmişti.
– Kuzeydeki Türk yönetimi İTEM yasası ile Rum mallarına koçan (tapu) alma hakkı tanındı. Bu hak ile daha önce tahsis edilen mallar ve hiç verilmemiş araziler eşdeğer puan göstererek veya puan alarak tapu sahibi olabildiler.
– Yaklaşık 10 yıldan bu yana, Rum mallarının emlak ve inşaat sektöründeki hareketliliği sonucu yaşanan ve siyasi kriz olarak tanımlanan gelişim. Bu gelişim,
Rum mallarının el değişimi üç şekilde yaşandı. Tahsis, eşdeğer puanla koçan alma ve son yıllardaki emlak ile inşaat sektörünün birlikte faaliyetleri. Tahsis, zorunlu idi ve Rumlar da kendi bölgelerinde benzer bir şekilde kira yolunu izlediler. Eşdeğer puanla koçan alma ilk başta ihtiyaç gibi algılanmış ama sonrasında emlak hareketini başlatmış olması bakımından yanlıştı. Gelinen son aşama ise bir önceki koçan çıkarma olayının füze hızı ile yükselmesidir. Çok büyük araziler yerli ve yabancı firmalar elinde servet ham maddesi olmuştur. Eşdeğer malların satışı kişisel olsa da, bu hareketin devamı olan emlak-inşaat işbirliği olayı toplumsal niteliğe yükseltmiş ve tüm toplumu BORÇLU hale getirmiştir.
Şimdiki aşamada konu bir ticaret olayıdır bu olayın sonundaki kazancın sahiplerinin yarıdan fazlası, yabancılarındır. Yabancılar kasasını doldursun, yerli halk bu borcu ödesin. Yerli halkın içinde, hiç Rum malı almayan kişiler de bu borcu ödemekle karşı karşıyadır. Buraya kadar yazdıklarım, toplumumuz içinde bir kesimin olayı siyasi olarak nitelendirmeye çalışması ile toplumda oluşan huzursuzluktur. Olay niye siyasi olarak nitelendiriliyor? Satılan mallar herhangi bir ticari faaliyet nitelikli olup alıcı ve satıcısı varken niye bu malların bedellerini Rum sahiplerine bütün toplum birlikte ödesin? Okuyucunun aklına şöyle bir soru gelebilir: Niye bu olayda borç kelimesini yazdın? Ben de yanıtımı şu soru ile veriyorum: Borç değilse TMK Rumlara neden ödeme yapar?
TMK’nın Rumlara yaptığı ödemenin kaynağı, toplum içinde herkes tarafından bilinmeyebilir ama dıştan bakıldığı zaman üç şekilde olabilir.
– TC Yardım Heyeti
– TC Maliye Bakanlığı’nın doğrudan katkısı
– KKTC Hükümetleri bütçesi
Kaynak hangisi olursa olsun bu ödemeler sonuçta hem Türkiye halkının hem de Kıbrıs Türk halkının ödediği vergilerden çıkmaktadır. Bu para Türkiye’den veya KKTC’den çıkacaksa bu toplumun; eğitim, sağlık, ulaşım, enerji ve su sorunu için acil ihtiyaçlarına neden harcanmıyor da, özel kişilerin ticari kazançlarının uluslararası sorumluluğunu yükleniyor? Parayı kazanan, ödemeyi yapsın. Devlet her tüccarın ödemekle yükümlü olduğu parayı öderse hem KKTC hem TC batar. Yöneticilerimiz dünya kadar devlet, toplum sorunu varken böyle olağan piyasa ticaretinin içine dalarsa, devletliğini yitirir.
İTEM yasası çıkarılırken hükümetin hedefi, ticaret ortamı oluşturup bu ortamdan devir-teslim vergisi, alacak olanların sahiplerinden yıllık mülk vergisi ve yapılacak inşaatlardan inşaat yapım ruhsat vergisi almaktı. Hedef bu olduğuna göre, Rum’a ödenecek borç bu mallardan alınan vergilerden ödensin.
SONUÇ
– Toplum içinde hukuksal çatışmalar
– Dış siyasette sorunlar
– Toplumda ekonomik sıkıntılar
– KKTC içinde toplumumuza yük olacak yabancı nüfus artışı
– Maddi kaynakların ihtiyaç dışı harcanması
– KKTC tarım ve hayvancılık alanlarının yetersiz kalacak olması
– Şehircilik sorunları (yol, drenaj, elektrik)