Türkçe’de atasözü, deyimler ve Atatürk’ün vecizeleri var.
Atasözü: Kaynağını geçmişten alan; karşılaştırmalı, sınırlayıcı, emredici ve öğüt verici sözlerdir. Çoğu zaman mecazidir.
Örnek: Can çıkmayınca huy çıkmaz, Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, Balık baştan kokar, Kılavuzu karga olanın burnu pislikten çıkmaz, Bal tutan parmağını yalar, Çok gezenin ayağına bok bulaşır.
Deyim: Kaynağını geçmişten alan, örnekleyeci, nasihat verici, sınırlayıcı olmayan sözlerdir.
Örnek: Ayıkla pirincin taşını, Ayranı yok içmeye atınan gider sıçmaya, Tilkiyi deliği sığmaz buduna bir da kabak bağlar, Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine, Nalıncı keseri gibi hep bana hep bana.
Atatürk’ün vecizeleri: Devlet yönetimi, toplumsal ve kişisel gelişim amaçlı vecizelerdir.
Örnek: Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir, İstikbal göklerdedir.
Ört bas etmek (hasır altı etmek): Örtmek, kapatmak, gizlemek, saklamak, duyulmasını önlemek
Örtülü: Örtülmüş, gizlenmiş, duyulması önlenmiş.
Ödenek: ödeme veya bir yere verilmesi için ayrılan para.
Demokrasi: Halk yönetimi (veya en azından çoğunluğun); toplumun her bireyine eşit uygulama ve toplumun her bireyinden yasalara uyum zorunluğudur. Demokrasi, insanca yaşamada sınır getirmemekte ama, toplumsal yaşamı bozacak uygulamalara karşı sınırlandırmalara ve cezalara dayanır.
Bu açıklama ışığında basınımızda çok duyulan Örtülü Ödenek sözünün demokrasiye ne kadar uyduğunu görelim. Örtülü sözü; madem ki gizlenmiş, engellenmiştir ve demokrasi de; her bireyin yasalara uyum zorunluğudur, bazı harcamaların örtülmesi ve gizlenmesi demokrasi yasalarına aykırıdır. Birçok ülkede bu tip bir uygulama olsa da, bizim toplumumuz için doğru bir davranış değildir. Yanlış olmasının iki nedeni: En başta mali kaynaklarımız kısıtlıdır ve örtülü ödeneğin miktarını karşılayacak durumda değildir. İkinci neden, demokraside hiçbir makam veya kişi ayrıcalıklı değildir ve toplum kaynaklarını kendi düşüncesine göre yönlendiremez. Emperyalist dediğimiz Avrupa devletlerinin, kendinden başka ülkelere uyguladığı çıkarcı davranışı kendi halkına karşı gösteremez. Gösterse iktidarda kalamaz. İki örnek olarak; birincisi, Almanya’nın yakın geçmişteki başbakanı Angela Mercel’i verebilirim. Mercel bir meclis oturumunda, bir milletvekilinin konuşmasına oturduğu yerden sözlü müdahalede bulunmuş. Bunun üzerine meclis başkanı Mercel’i, meclisin arkasındaki izleyici sandalyelerinin olduğu bölüme gönderme ile cezalandırılmış. Mercel başbakan olarak sesini çıkarmadan gitmiş ve o günkü oturumda hiç söz hakkı olmamış. İkincisi de yine yakın bir geçmişte Kuzey Avrupa devletlerinden bir bakan (maliye bakanı olabilir) meclis çıkışında eve dönüşte super marketten bir çikolata almış. Kasada farkında olmadan yanlışlıkla kendi kartı yerine devlet kartı ile ödeme yapmış. Sonrasında devlet kartının kontrolünde ortaya çıkınca para cezası kesilmiş, cezayı ödemiş ve o bakan görevinden kendi isteği ile istifa etmiş.
Bu iki örnekte; devlet yönetiminde hangi kademenin personeli olursa olsun, sokaktaki herhangi bir vatandaştan farklı olmadığını göreve başladığı andan itişbaren kendisi de bilmektedir. Toplumumuzda, üst düzey yönetim kadrosundaki kişilerin maaşları ile alt düzey gelir sınırındaki kişilerin gelirleri arasında çok büyük bir dengesizlik var ve bu dengesizlik toplumu rahatsız eden en büyük şikayet konusudur. Ortam bu iken bir de Örtülü Ödenek ismi altında yapılan ödemeler topluma çok büyük bir yüktür. Bu isim altında yapılan harcamaların ismi değişse ve topluma açıklansa da hangi işler için harcandığı ortaya çıkacak ve toplum çok daha büyük strese girecektir. Sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, tarımda, hayvancılıkta ve enerjide dünya kadar ihtiyaç varken mali kaynağın nereye gittiği belli olmayan harcamalar yapmak demokrasiye uymaz. Örtülü ödeneğin dışında olup da yine boşuna yapılan harcamalar vardır. Örneğin makam arabalarının çalışma saatleri dışında kullanılması. Bu araçlar, devlet içindir ve sadece bir yetkilinin devlet adına yaptığı işlerde yani iş saatleri içinde kullanılabilir. Kullanma sırasında dikkat çekici bir olay da, arabanın hareket anı dışındaki beklemelerde araçların motorlarının söndürülmemesi.
Tüm bunlar olurken arada bir bazı milletvekillerinin BEN BU AY MAAŞIMI FİLAN YERE BAĞIŞLADIM demesi sadece bir gösteriş ve bir sonraki seçim için propaganda malzemesidir.
Bir an önce; tüm ödemelerin yıllık bütçe içinde halka açık olması gerkliliği ve ikinci bir gereklilik de kaynağın öncelikli projelere ayrılmasıdır. Bir an önce çok öğünerek söylediğimiz DEMOKRASİYE girmeye çalışalım. Açık, belgeli ve programlı yönetime girmeyi tercih etmeliyiz.