Son yüz yıldır İslam aleminin genleri ile bilinçli ve planlı bir şekilde oynandı maalesef.
Birilerinin bir derdi vardı bizimle…
Bitti mi? Hayır.
Bitecek mi ? Hayır.
Niye bitmeyeceğini yazı dizimizde kaleme alacağız inşallah.
Ancak şöyle kısaca bir özetle geçmişten günümüze bakmak gerekir ise:
Önce televizyon koydular evimize yarı fiyatına maliyetin.
Taktılar çanağı verdiler bilinç altımıza istedikleri her notayı, saza vurmadan , tele değmeden..
Azar azar verdiler dozu ki uyanmasın millet, ses çıkartmasın ümmet.
Yeşilçam ile başladılar saldırmaya değerlere, Recep ismini “Atma Recep” ile; Şaban ismini “İnek Şaban ile; Ramazan ismini “Ötlek Ramazan” figürleri ile aşağılayıp mizah diye kakaladılar acımasızca bizlere dini degerlerimizi..
Her mizahta Kanaat önderlerimiz aşağılandı, her planda imamlarımız sahtekar diye lanse ettirildi, her programda dini ve ahlaki değerlerimiz espiri diye pazarlandı sessiz sedasız mahsun yüreklerimize.
Kurtlar vadisi tiplemeleri ile topluma şiddeti normalleştirip, 28 Şubatlar ile her bir ülkede dindar, solcu, sağcı , Atatürkçü diye isimlendirip duygu ve düşüncelerimizi ayrıştırıcı, kavgaya meyilli, şiddete meyilli ve çatışmadan beslenen bir güruh haline getirdiler zamanla hepimizi…
Yıllarca Anadolu Halkını manevi olarak, yardımlaşma ve dayanışma olarak ayakta tutan Sufilik kültürünü, Şeyhlik makamını, dergah kültürünün önce içine daldılar, sonra Lavarenslerini devreye koydular, sonra da doğruların içine toplumun çok tepki göstereceği yanlış uygulamaları serperek ümmetin tekke, dergah ve zaviyelere karşı olan güven ve sempatisini de bitirerek sahte dergahlar ve sahte din adamları ile toplumun önüne dikildiler..
İslam’ın İyiliği emredip , kötülükten alıkoymak için emrettiği Cihad Emrini Sahte Cihad örgütleri kurup adına Hizbullah, IŞİD ve benzeri takma isimler koyarak insanlara şiddet uygulayıp, kelle kesip, kız kaçırıp İslamiyet’in emri gibi medyaya servis ederek İslam aleminin elinden Allah’ın ordusu olarak adlandırdığı; Hakkın sözcüsü, batılın düşmanı olan Cihad Emrini ve Hizbullah’ı da aldılar dindar yüreklerden süreç içerisinde..
İlmek ilmek işlediler bizleri ne gerekiyor ise..
İslami hareketi ayakta tutan, teşkilat ve sefer emrine hazırlık yapan tüm sivil toplum kuruluşlarına dolaylı yoldan tuzaklar kurdular.
Tuzaklar kurarken de İslamiyet’in kız çocuklarına, erkek çocuklarına , kadınlara olan hassasiyetini toplumların beyninden silmek için; yıllardır ümmeti atakta tutan Rahle-i Tedrisata olan bağlılığı bozma planlarını devreye koymayı ihmal etmediler.
Yine akışın bir parçası olarak sivil toplum kuruluşlarında kullandıkları kiralık ve satılık bireyler ile teşkilatlara çöreklenmiş din adamı görüntüsündeki sahtekarlar ile sapıklık yapıp, hırsızlık yapıp, ahlaksızlık yapıp; İslamiyet’in iffet, namus ve haysiyet kavramlarını ayaklar altına almaya çalışıp; İslam Alimlerini oğlancı, dulcu, çulcu gibi göstererek toplumların zihni ile oynanmış ve en dindar insanları bile algılar ile töhmet altında bırakarak İslam Alimlerinin itibarlarına göz dikilerek toplumun ulemaya tabii olmasının önü kesilmeye çalışılmıştır..
Kiralık, satılık ve iş birlikçi kişileri yiğit olarak pazarlayıp; iş birlikçi olmayıp değerlerini incitmeyi kabul etmeyen Hamza Yürekli yiğitleri de algılar ile iş birlikçi, satılmış ve fonlanmış olarak gösterip saygın, dürüst ve ilkeli kişiler topluma linç ettirildi.
Peki yıllarca değerlerimize saldırılar olur iken biz ne yaptık?
İslam alimleri ve alemleri şikayet dışında ne yaptı?
Fikir , görüş ve izlenimlerinizi bekler dua eder dua bekleriz..
(Yazımız devam edecek)