Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), yükseköğretimde önemli bir bölgesel cazibe merkezi olma yolunda yıllardır emek vermektedir. Bu bağlamda, Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK), KKTC yükseköğreniminin uluslararası standartlarda bir kalite güvencesi sağlama misyonunu üstlenmiştir. Ancak uzun uğraşlar sonucu elde edilen Avrupa Yükseköğretimde Kalite Güvence Birliği (ENQA) gözlemci üyeliği, bugün ciddi bir tehlike altındadır.
Bu kritik süreçte, siyasilerin sessizliği ve etkin bir müdahalede bulunmamaları, KKTC yükseköğretim sisteminin uluslararası itibarını sarsma riski taşımaktadır. YÖDAK’ın kurumsal yapısındaki sorunlar, bağımsız bir kalite güvence sisteminin eksikliği ve yükseköğretimdeki denetim yetersizlikleri, KKTC’nin dünya çapındaki akademik itibarını tehdit etmektedir.
ENQA Üyelik Statüsü Neden Tehlikede?
ENQA, yükseköğretimde kalite güvencesi standartlarının uluslararası alanda tanınması için önemli bir platformdur. YÖDAK’ın ENQA gözlemci üyesi olması, KKTC üniversitelerinin akademik ve diplomatik değerine büyük katkı sağlamaktadır. Ancak, sahte ve usulsüz diploma skandalları, etkin olmayan bir denetim mekanizması ve kurumsal şeffaflıktan uzak bir yönetim anlayışı, bu üyelik statüsünü riske atmıştır.
Eski YÖDAK Başkanı Turgay Avcı’nın diplomalarının akredite olmadığına dair iddialar ve konunun mahkemeye taşınması, ENQA ile olan ilişkilere zarar veren unsurlar arasında yer almaktadır. Bu durum, sadece bireysel bir hata değil, aynı zamanda kurumsal sorumluluğun ihmal edildiğinin de göstergesidir. Süreç başladığında Avcı’nın görevden el çektirilmemesi ve ENQA’ya gerekli bilgilendirmenin yapılmaması, YÖDAK’ın uluslararası platformdaki güvenilirliğini ciddi şekilde zedelemiştir.
Yükseköğretimde Şeffaflık ve Denetimin Önemi
KKTC yükseköğrenimi için bağımsız bir denetleme mekanizmasının oluşturulması artık bir zorunluluktur. YÖDAK, mevcut yapısıyla bu ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalmıştır. Yükseköğretim Kalite Güvence Kurulu benzeri bir yapı kurulmalı ve uluslararası standartlarda bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır. Bu kurulun bağımsız ve tarafsız olması, üniversitelerin akademik ve idari işleyişlerinin sıkı bir denetimden geçirilmesini sağlamalıdır.
Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi (KSTB) ile ilgili çıkan sahte diploma ve usulsüzlük iddiaları, bu ihtiyacın ne kadar acil olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Delillerin yok edilme riski göz önüne alındığında, bu tür durumlarda bağımsız bir kayyum atanması gibi mekanizmalar devreye sokulmalıdır. Aksi takdirde, KKTC yükseköğretim sistemi üzerindeki güven kaybı telafi edilemez bir hale gelebilir.
Siyasilerin Sorumluluğu ve Sessizliği
Tüm bu sorunlar yaşanırken, KKTC’deki siyasilerin sessiz kalması ve proaktif bir çözüm üretmemesi, yükseköğretimin geleceğini daha da karanlık bir noktaya sürüklemektedir. Oysa, yükseköğretim sadece akademik bir mesele değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve diplomatik gücünü doğrudan etkileyen bir alandır.
Siyaset, yükseköğretim alanındaki bu krize çözüm üretmekle yükümlüdür. ENQA üyeliğinin tehlikeye girdiği bu süreçte, uluslararası platformlarda KKTC’nin çıkarlarını savunacak bir irade ortaya konulmalı ve gerekli yapısal reformlar acilen hayata geçirilmelidir.
Sonuç: Yükseköğretimde Reform Şart
KKTC, yükseköğrenimde bir marka olmak istiyorsa, kalite güvencesi sisteminde köklü değişiklikler yapmak zorundadır. Bağımsız bir denetim kurulu oluşturulmalı, üniversitelerdeki sahte diploma ve usulsüzlük iddiaları ciddiyetle ele alınmalı ve uluslararası kuruluşlarla ilişkilerde şeffaflık sağlanmalıdır.
Siyasiler, bu süreçte sorumluluk almalı ve yükseköğretimin geleceğini korumak adına adımlar atmalıdır. ENQA üyeliğinin kaybedilmesi, sadece YÖDAK için değil, KKTC’nin uluslararası akademik ve diplomatik itibarına büyük bir darbe olacaktır. Şimdi harekete geçme ve yükseköğretimde reform yapma zamanıdır. Aksi halde, KKTC yükseköğrenimi geri dönülemez bir prestij kaybıyla karşı karşıya kalacaktır.