Akdeniz’de meydana gelen son deprem, ülkemizin bir kez daha deprem gerçeğiyle yüzleşmesine neden oldu. Bu doğal afetler ne yazık ki Türkiye’nin bir gerçeği; ancak afetin doğa kanunu olması, zararlarının önlenemez olduğu anlamına gelmiyor. Tam aksine, bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarılar ve çağrılar, bizi bu tehlikelere karşı hazırlıklı olabileceğimize işaret ediyor. Öyleyse neden hâlâ gereken adımları atmaktan çekiniyoruz?
Depremle ilgili uzman bilim insanlarımız, her fırsatta, depremlerin yalnızca bir doğa olayı değil, önlem alınmadığında insan kaynaklı bir felakete dönüştüğünü vurguluyor. Bugüne kadar yaşadığımız acı tecrübeler, önlemler alınmadığında can kayıplarının ve yıkımın kaçınılmaz olduğunu defalarca gösterdi. Buna rağmen, özellikle kentleşme ve yapılaşma süreçlerinde bilimsel yaklaşımlardan uzak kalmaya devam ediyoruz.
Hükümet ve yerel yönetimlerin, bilim insanlarının uyarılarını görmezden gelme lüksü yok. Deprem risk haritaları ve raporlar yıllardır hazırlanıyor, afet senaryoları ortaya konuluyor. Ancak bu çalışmaların uygulamaya geçmesi için somut ve kararlı adımlar atılması gerekiyor. Deprem güvenliği, bir seçim vaadi ya da geçici bir gündem konusu olmamalı; bu konu, sürdürülebilir ve sürekli bir devlet politikası haline getirilmeli.
Peki ne yapılmalı?
• İmar düzenlemeleri sıkı denetim altına alınmalı: Bilimsel raporlar ışığında yapılan imar planlarına kesinlikle uyulmalı, plansız yapılaşmaya son verilmelidir.
• Riskli bölgeler yeniden yapılandırılmalı: Deprem riski yüksek olan bölgelerdeki binalar hızla yenilenmeli ve sağlam olmayan yapılar tespit edilip güçlendirilmelidir.
• Eğitim ve farkındalık artırılmalı: Halkın afetlere karşı bilinçlenmesi sağlanmalı ve bireysel hazırlıklar konusunda yaygın eğitimler düzenlenmelidir.
• Bilim insanları karar süreçlerine dahil edilmeli: Politik kararlar, kısa vadeli ekonomik kaygılar yerine bilimsel temellere dayandırılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki afetler sırasında kaybettiğimiz her bir can, ihmalin ve gecikmenin bedelidir. Akdeniz depremi bir uyarıdır, belki de daha büyük felaketlerin habercisidir. Bu uyarıyı ciddiye almaz ve gerekli çalışmaları hemen başlatmazsak, daha büyük acılarla yüzleşmek kaçınılmaz olacaktır.
Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, adanın çevresinde son dönemde artan depremlerle ilgili endişelerini sürekli dile getirirken , aktif fay haritası ve mikrobölgeleme çalışmaları gibi önlemlerin acil olarak yapılması gerektiği , deprem kayıt istasyonlarının sayısının artırılması ve Deprem Laboratuvarı kurulmasının ivedilikle ele alınması gerektiğini de her fırsatta vurgulamaktadır.
Artık zamanı geldi. Deprem konusunda uzman bilim insanlarının çağrılarına kulak verelim. Doğru adımları atmaktan ve geleceğimizi güvence altına almaktan başka çaremiz yok.