3 Aralık’ta görülecek kritik İsias Otel davası öncesinde “Şampiyon Melekler”in ailelerinin Avukatı Yiğit Gökçehan Koçoğlu, KIBRIS’a konuştu. Koçoğlu, son bilirkişi raporunun önemine değindi.
“Rapor lehimize”… Avukat Koçoğlu, yeni bilirkişi raporunun diğerlerinden çok daha iyi olduğuna dikkat çekerek, “Bu rapor bugüne kadar söylediğimiz pek çok şeyi doğruladı. Tarafsız kişilerin vermiş olduğu bu rapor, bizim lehimize olduğu için bundan önceki celselerden çok daha güçlü bir şekilde orada olacağız.” dedi.
“Mühendis tutuklanabilir”… Koçoğlu, Gazi Üniversitesi’nden gelen rapor doğrultusunda tahliye edilen inşaat mühendisi Halil Bağcı’nın, yeni raporda yıkımın baş sorumlulardan biri olduğuna dair tespitler olduğunu kaydederek, “Bence mahkeme Halil Bağcı’yı tahliye ettiği için bin pişman.” ifadelerini kullandı.
“Kamu görevlilerinin ifadesi alınacak”… Kamu görevlilerinin de sanıklarla birlikte yargılanması gerektiğini belirten Koçoğlu, geçtiğimiz günlerde dilekçe vererek sürecin hızlandırılmasını talep ettiklerini, savcılığın da kolluk kuvvetlerine yazdığı müzekkere ile tüm şüphelilerin ivedilikle ifadeye çağrılmasını istediğini ifade etti.
Resmi belgede sahtecilik… Avukat Koçoğlu, otel için alınan yapı ruhsatında statik projenin olmadığını ifade ederek, “Resmi belgede fikri sahteciliği var. Sahtecilik olmasaydı yapı ruhsatı olmazdı, yapı ruhsatı olmasaydı otel olmazdı, otel olmasaydı İsias olmazdı, İsias olmasaydı kimse ölmezdi.” vurgusu yaptı.
Cemre CEMALİ
Türkiye’de 6 Şubat depreminde Şampiyon Meleklerimizin de aralarında olduğu 72 kişinin hayatını kaybettiği Grand İsias Otel Davası’nın beşinci duruşması 3 Aralık 2024 tarihinde Adıyaman Adliyesi’nde görülecek.
3’ü tutuklu 11 sanığın “bilinçli taksirle” yargılandığı davada, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden ve Gazi Üniversitesi’nden talep edilen bilirkişi raporlarındaki çelişkiyi ortadan kaldırmak için mahkeme heyeti tarafından talep edilen üçüncü bilirkişi raporu 22 Ekim’deki duruşmaya yetişmemişti.
Dokuz Eylül Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan üçüncü bilirkişi raporu, ekler hariç 109 sayfalık çok kapsamlı bir rapor şeklinde dava dosyasına girdi. Bu nedenle bu duruşma kritik bir öneme sahip.
Şampiyon Melekler’in ailelerinin avukatı Yiğit Gökçehan Koçoğlu, 3 Aralık’ta görülecek duruşma öncesi yeni bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda yer alan detayları ve beşinci duruşmadan beklentilerini KIBRIS’a anlattı.
“Çok kapsamlı bir rapor”
Avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu, İsias Otel davasında soruşturma aşamasında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden, kovuşturma aşamasında ise Gazi Üniversitesi’nden bilirkişi raporunun dosyaya girdiğini ifade ederek, her iki tarafın da bu raporla itirazları neticesinde yeni bilirkişi raporunun talep edildiğini anımsattı.
Koçoğlu, “Raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve tüm itirazların cevaplanması için dosya yeni bilirkişi heyetine gitti” diyerek, üçüncü bilirkişi raporunun bir önceki celseye yetişmediği için 22 Ekim’deki duruşmanın kısa sürdüğünü ve celse arasında raporun sunulduğunu belirtti.
Dosyaya giren üçüncü bilirkişi raporunun ekler hariç 109 sayfalık çok kapsamlı bir rapor olduğunun altını çizen Koçoğlu, 3 Aralık’taki duruşmada tarafların Dokuz Eylül Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan üçüncü bilirkişi raporuna karşı beyanların ve itirazların dile getirileceğini, bu nedenle önemli bir duruşma olacağını açıkladı.
Koçoğlu, yeni bilirkişi raporunun her iki rapordan çok daha iyi bir rapor olduğuna dikkat çekerek, “Bu rapor bugüne kadar söylediğimiz pek çok şeyi doğruladı. Dosyaya tarafsız olan kişilerin vermiş olduğu bu rapor, bizim lehimize olduğu için bundan önceki celselerden çok daha güçlü bir şekilde orada olacağız.” vurgusu yaptı.
Karşı tarafın aleyhine bir rapor geldiği için 3 Aralık’taki duruşmada sanık müdafilerinin yeniden bilirkişi raporu isteyebileceğini söyleyen Koçoğlu, “Zaten iki kez rapora itiraz edildi, üçüncüsü de önceki raporların çelişkisinin giderilmesi için istendiği için öyle bir talep olması halinde mahkemenin bu talebi kabul edeceğini düşünmüyorum.” dedi.
Av. Koçoğlu, “Üçüncü bilirkişi raporu oldukça detaylı ve bizim beklentilerimizin neredeyse tamamını karşılayan bir rapor. Biz bu raporla birlikte artık yargılamanın sonuna geldiğimizi düşünüyoruz.” diyerek, rapora ilişkin bazı detayları şöyle paylaştı:
“Raporda ağrılıklı olarak yönetmeliğe uyulmamasının yarattığı olumsuzluklardan bahsedildi.
Karşı taraf “en iyi malzemeyi kullandık. Deprem o kadar şiddetliydi ki bu nedenle bina yıkıldı.” diyordu. Bu noktada bilirkişilerin “Yönetmenliğe uygun yapılmış olsaydı bu bina yıkılmayacaktı.” şeklinde çok net bir tespiti var.
Binanın “yana doğru yattığını, çekiçleme etkisiyle çöktüğünü” söylüyorlardı. Bilirkişiler bizim de net bir şekilde söylediğimiz gibi binanın yana doğru değil öne doğru göçtüğünü tespit etti.
Zemin etüdünün, statik projenin zorunlu olmasına rağmen yapılmadığı, fenni mesul olan mimar Erdem Yıldız’ın kendi yetkinliğini aşan bir taahhütname verdiği, inşaat mühendisi olan Halil Bağcı’nın vermiş olduğu 3 sayfalık belgemsi bir evrakta “hesaplar tutuyor” söylemlerinin bu raporda tutmadığı ispatlandı.
Raporda yer alan ikinci bir asansör için asmolen döşemenin delinmesi de çok önemli bir detaydı. Agregaların standart büyüklüklerden çok daha fazla olduğu, bunun da beton dayanın gücüne etki ettiği, yani dayanın gücünü düşürdüğüne dair tespitler de var.”
Koçoğlu, İmar Kanunu uyarınca yapı ruhsatı alınırken statik projenin zorunlu olduğunu söyleyerek, otel için alınan yapı ruhsatında statik projenin olduğunun yazmasına rağmen statik projenin olmamasının yarattığı durumu şu şekilde özetledi:
“Tam olarak burada ortaya çıkıyor resmi belgede fikri sahtecilik var. Çok basit bir mantıkla ilerlersek: Sahtecilik olmasaydı yapı ruhsatı olmazdı, yapı ruhsatı olmasaydı otel olmazdı, otel olmasaydı İsias olmazdı, İsias olmasaydı kimse ölmezdi.”
“Herkese kusur addedildi”
Koçoğlu, önceki raporlardan farklı olarak bu raporda sadece otel sahibi Ahmet Bozkurt, oğulları Mehmet Fatih Bozkurt ve Efe Bozkurt’a değil şirketin geçmişteki tüm yönetim kurulu üyelerine kusur addedildiğinin altını çizerek, önceki raporlara kıyasla bu raporda yer alan bazı detaylara dikkat çekti:
“Kaçak kat KTÜ raporunda vardı. GÜ raporunda “kaçak katın yıkımına etkisi yok” denilmişti. Bu raporda ise “kaçak katın yıkıma etkisi olduğu” ifade edildi. Kaçak kat için yeni bir statik proje gerekiyordu, o da yapılmamış. Zaten normal otel yaparken statik proje yapmayanların kaçak kat için yapacağını hiç düşünmüyorum. İkinci asansör konusu da tarafımızca dosyaya kazandırılan uzman mütalaalarımızda yer almıştı ancak bugüne kadar bilirkişi raporlarına yansımamıştı. İlk kez bu raporda yansıdı.”
Koçoğlu, beton kalitesinin iyi geldiğini ancak alınan son karot örneklerinin binanın yıkılmayan bodrum katından alındığını anımsatarak, “Daha önceki iki bilirkişi incelemesinde üst katlardan alınan numuneler sonucunda beton kalitesi düşük gelmişti. Üçüncü raporda da bilirkişiler ‘Beton kalitesi çok dengesiz. Her ne kadar alt kattaki beton kalitesi iyi olsa da homojen değiller. Yani hem çok yüksek kalite, hem çok düşük kalitede beton var. Bu da binanın dayanım gücüne etki ediyor’ görüşünü ortaya koydu.” dedi.
“Kamu görevlilerinin ifadeleri alınacak”
İsias Otel davasında, sorumlu görülen kamu görevlilerinin de bu davaya dahil edilmesini talep ettiklerini söyleyen Koçoğlu, “Çünkü bir ruhsat sahteciliği var ve bu çok net bir şekilde ortada. Ruhsat sahteciliği yapılmış ve ruhsattaki sahtecilik nedeniyle bu sahteciliği yapan kamu görevlileri de denetim yapmayanlar da bundan sorumlu. Kamu görevlileri ile şu anki sanıkların birlikte yargılanması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Koçoğlu, bunun için de şu an savcılık aşamasında olan kamu görevlileri dosyasında iddianamenin yazılıp dosyanın bitmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Dosya ne zaman biterse mahkemeye gelecek. Mahkeme, dosyaları birleştirip birleştirmeme konusunda bir karar verecek. Biz de bir yandan o soruşturma dosyasını hızlandırmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde
dilekçe yazarak bu sürecin hızlandırılmasını talep ettim. Savcılık da kolluğa bir müzekkere yazarak, ifadelerini almak için tüm şüphelilerin ivedilikle savcılığa ifadeye getirilmesini istedi. Şüphelilerin ifadelerinin bu celseye yetişmeyeceğini düşünüyorum. Belki bir ihtimal bir sonraki celseye kadarki arada tüm işlemlerin biteceğini ve artık mahkemenin birleştirme veya birleştirmeme konusunda bir karar vereceğini düşünüyorum.”
“Mahkeme savcılıktan kesin görüşünü isteyebilir”
Koçoğlu, 3 Aralık’ta görülecek duruşmaya ilişkin beklentilerini açıklayarak şöyle devam etti:
“Mahkeme bu celse savcılıktan esas hakkında mütalaa, yani savcılıktan dava dosyası ile ilgili kesin görüşünü isteyebilir. Yani duruşma savcısı, davadaki tüm delilleri inceledikten, duruşmaları takip ettikten ve dosyadaki görüşünü belirledikten sonra sanıklar hakkında mütalaasını açıklarsa ki bence açıklamasının önünde bir engel yok. Bundan sonra da mahkeme, taraflara “Savunma yapacak mısınız? Beyanda bulunacak mısınız?” diye sorar. Sanık müdafileri “Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmak için süre istiyoruz” derse… Bu takdir mahkemenindir ve en az 7 gün süre verilmesi gerekir.
Benim şahsi fikrim bu celse, savcının, mütalaasını açıklayacağı yönündedir. Şu an savcılıkta bekleyen kamu görevlileri dosyası ile bu dava birleşirse, belki bir değil iki celse sonra karar çıkabilir.
Şu anda aslında zamanla yarıştığımız bir dönemdeyiz.. Ancak savcılık esas hakkında mütalaa vermemeli, kamu görevlileri dosyası beklenmeli. Çünkü kamu görevlileri ile 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki sanıkların ifadelerinde birbirine düşeceğini düşünüyorum. Ortada bir sahtecilik net şekilde var. Sahteciliği yapanlar ile yaptıranlar suçu birbirine atacaktır.”
Yeni tutuklama olur mu?
Av. Koçoğlu, “Yeni bilirkişi raporuna göre 3 Aralık’taki celsede yeni tutuklamalar yaşanır mı?” sorusuna karşılık da şöyle konuştu:
“Yargı sistemimizde tutuklanıp serbest bırakılan bir kişiyi tekrar tutuklamak veya bu kadar celse tutuksuz yargılanan kişinin sonradan tutuklanması çok da görülen bir durum değil. Tutuksuz yargılanan sanıkların bu celse tutuklanacağını düşünmüyorum. Sadece Halil Bağcı konusunda mahkeme farklı bir aksiyon alabilir, çünkü bence mahkeme Halil Bağcı’yı tahliye ettiği için bin pişman. Sebebi de şu; mahkeme Gazi Üniversitesi’nden gelen rapor doğrultusunda Halil Bağcı’yı ilk tutukluluk incelemesinde tahliye etmişti. Ancak şimdi gelen raporda Halil Bağcı’nın bu işin baş sorumlularından biri olduğuna dair tespitler var. Bu açıdan mahkeme yeni bir tutuklama kararı verecek olursa muhtemelen Halil Bağcı hakkında verir.”
Olası kast konusu
Koçoğlu, 3’ü tutuklu 11 sanığın bilinçli taksirle yargılandığını ifade ederek, bu yargılamanın olası kasta dönmesi için en temel unsurların ne olduğunu şöyle açıkladı:
“Ruhsat sahteciliği kasten yapılabilecek bir şey. Oteli hayata geçirebilmek için sahtecilik kastıyla hareket edildiğinde, aslında, devamındaki tüm süreçte olası kasta ilişkin veya herhangi bir kasta ilişkin bir niyet olduğunu gösterir. Asansördeki asmolen döşemenin delinmesi konusu da olası kast olması için en güçlü nedenlerden. Çünkü asmolen döşemenin delinmesi, binanın taşıdığı yükü tamamen değiştiriyor. Bunu yaparken ana planda bir asansör varken, ikinci asansör yapılıyorsa, burada bina tamamen intihara sürüklenmiş oluyor.”
Koçoğlu, herkesin olabildiğince en erken şekilde cezaevine girmesini ve bu yaptıklarının cezasını çekmesi noktasındaki taleplerini yineleyerek, “Aileler acılarını yaşarken bu insanların dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesi bizleri rahatsız ediyor.” dedi Kaynak : Kıbrıs Gazetesi