Kıbrıs Türklerinin Sessiz Çığlığı: Haklı Sesimiz Neden Duyulmuyor?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) sesi, uluslararası arenada adeta bir çığlık gibi yankılanmaya çalışıyor ama yankı bulamıyor. Kıbrıs Türkleri, onlarca yıl süren mücadele ve diplomatik girişimlere rağmen hala dünyaya derdini anlatmakta zorlanıyor. Neden? Çünkü dünya, güçlü ülkelerin çıkarlarına hizmet eden bir düzene sahip ve bu düzen içinde Kıbrıs Türklerinin haklı mücadelesi görmezden geliniyor.
Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında, özellikle Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri tarafından yaratılan yanlış bilgilendirme ortamı, Kıbrıs Türklerinin sesini bastırmaya devam ediyor. Bu ülkeler, Kıbrıs meselesini sadece Rum tarafının çıkarlarına hizmet eden bir hikaye üzerinden şekillendiriyor. Dünyanın geri kalanına da bu hikaye pazarlanıyor. İşte bu yüzden Kıbrıs Türk tarafı dinlenmiyor. BM’nin, “eşitlik” ve “tarafsızlık” ilkelerini savunuyor gibi görünse de gerçekte büyük güçlerin çıkarlarını koruduğunu unutmamak gerekiyor.
Hak Aramak Sadece Türkiye’de Mi Olmalı?
KKTC’nin üst düzey siyasilerinin Türkiye’yi, hak arama konusunda tek odak noktası olarak görmeleri ciddi bir eksiklik yaratıyor. Türkiye elbette KKTC’nin en önemli müttefiki, garantör ülkesi ve ekonomik destekçisi. Ancak mesele sadece Türkiye üzerinden dünyaya mesaj vermekle sınırlı kalamaz. Dünya, artık çok merkezli bir yapıya sahip ve diplomasi yalnızca bir bölgede değil, her kıtada etkin bir şekilde yürütülmelidir. Avrupa, Asya, Balkanlar, Amerika ve hatta Afrika’da Kıbrıs Türklerinin haklı davasını anlatmak için çok daha etkin bir diplomatik çaba gerekiyor.
Bugün, KKTC’nin üst düzey yöneticileri ara sıra Avrupa’da birkaç ülkeye ziyaret düzenliyor, ama bu ziyaretler genelde sadece sembolik düzeyde kalıyor. Kıbrıs Türkleri adına gerçekleştirilen diplomatik girişimler, uluslararası kamuoyunda ses getirmekten uzak. Kıbrıs Türklerinin haklı sesi; Balkanlar’da, Asya’nın yükselen güçlerinde, Amerika’nın düşünce kuruluşlarında ve Afrika’nın genişleyen etkisinde yankı bulmak zorunda. Sadece Türkiye’ye yaslanmak ya da Avrupa’daki birkaç ülkeye yapılan kısa ziyaretleri yeterli görmek, büyük bir diplomatik hata olarak değerlendirilmeli.
Kıbrıs Türklerinin Hikayesini Dünya Duymalı
Haklı sesimizi duyurmanın önündeki en büyük engellerden biri, hikayemizi dünyaya etkili bir şekilde anlatamamaktır. Kıbrıs Türklerinin tarihi, mücadelesi, insan hakları ihlalleri ve izolasyon altında geçen yılları, uluslararası kamuoyunda yeterince dile getirilemiyor. Rum tarafının güçlü lobi faaliyetleri, etkili medya kullanımı ve diplomatik ağı, Kıbrıs Türklerini adeta görünmez kılıyor. Buna karşın KKTC’nin diplomasi stratejisi, yalnızca Türkiye’ye güvenmek yerine, bağımsız ve çok yönlü bir yaklaşımla çeşitlendirilmelidir.
Uluslararası arenada hikayemizi anlatmak için daha fazla akademik çalışma, medya kampanyası ve kültürel diplomasi gerekiyor. Dünya, Kıbrıs Türklerinin sadece siyaset değil, insan hikayelerini de duymalı. Barış yanlısı bir toplum olarak Kıbrıs Türklerinin geçmişten bugüne yaşadığı mağduriyetleri anlatmak, BM kürsülerine, uluslararası konferanslara, üniversitelere ve medya platformlarına taşımak şarttır.
Ne Yapılmalı?
1.Lobi Faaliyetleri Güçlendirilmelidir: KKTC, Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’da güçlü bir lobi ağı oluşturmalı. Diaspora desteği alınarak bu ağ genişletilebilir.
2.Bizi anlatacak olan devlet adamlarının Stratejisini Gözden Geçirilmeli: KKTC’nin dış politikası, sadece Türkiye odaklı olmaktan çıkıp çok yönlü bir diplomatik stratejiye evrilmelidir.
3.Medya ve İletişim Kullanımı Artırılmalıdır: Kıbrıs Türklerinin haklı davası, dünya medyasında daha fazla yer almalı. Uluslararası basınla ilişkiler geliştirilerek daha etkin bir görünürlük sağlanabilir.
4.Dünya Akademik Çevrelerine Açılmak: Üniversiteler ve düşünce kuruluşları üzerinden Kıbrıs Türklerinin sesi duyurulabilir. Tarihimiz ve mücadelemiz bilimsel temellere dayandırılarak anlatılmalıdır.
5.Kültürel Diplomasi: Kıbrıs Türk kültürünün, sanatının ve insan hikayelerinin uluslararası platformlarda tanıtılması, dünya kamuoyunun empati kurmasını sağlayabilir.
Sonuç
Kıbrıs Türklerinin sesi, BM’nin duvarlarında yankılanmayacak kadar değerli ve güçlüdür. Ancak bu sesi duyurmak için daha cesur, daha kararlı ve çok daha yaratıcı bir diplomasi gereklidir. Artık beklemek ve sadece Türkiye üzerinden hak aramak yerine, dünyanın her köşesine ulaşıp Kıbrıs Türklerinin haklı mücadelesini anlatmanın zamanı gelmiştir. Çünkü geleceğimiz, sesimizi ne kadar duyurabildiğimizle şekillenecektir. Unutmayalım, hak aramak bir yere yaslanarak değil, haklı bir mücadeleyi tüm dünyaya yayarak kazanılır.