2025 KKTC Tarım Bakanlığı Meclis bütçe görüşmelerinde söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) İskele Milletvekili Fide Kürşat, bakanlığın üretimi sözde büyütme hedefinden bahsedip durduğunu ancak gerçekte üretimin daraldığını ve üreticinin borç batağında bitirildiğini söyledi.
Bakanlığın sadece bu yıl değil, yıllardır işlevsizlik, beceriksizlik içinde debelendiğini söyleyen Fide Kürşat, “seyir koltuğunda, denetim özürlü bu hükümetle tarımsal üretimde, bu yıl daha da içler acısı durumlar yaşanacak” dedi.
Tarımda pazar düzenlemeleri ve kırsal kalkınma önceliklerinin belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Kürşat, “Seyir koltuğunda, denetim özürlü bu hükümetle tarımsal üretimde, bu yıl daha da içler acısı durumlar yaşanacak. Bakanlık, üretimi büyütme hedefi olduğunu söylüyor, gerçekte üretim daralıyor, üretici borç batağında… Günü birlik palyatif kararlarla sektörün ayakta durması, sürdürülebilir olması mümkün değil” diye konuştu.
“BU BÜTÇENİN İÇİNDE, NE DOĞRU DÜZGÜN BİR ÇÖZÜM, NE DE SOMUT ADIM GÖRMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Meclis Genel Kurulu, Tarım Bütçesinde konuşan CTP milletvekili Fide Kürşat şöyle dedi;
“Tarım Bakanı, göreve geldiği günden bu yana, tarım sektörünü adeta gözden çıkarmış, üreticinin, derdine derman olmak bir yana, onları her geçen gün derdine dert eklemektedir. Bu bakanlık, sadece bu yıl değil, yıllardır işlevsizlik ve beceriksizlik içinde debeleniyor. Ancak ne yazık ki, karşılaştığımız manzara, yalnızca tarım politikalarının değil, aynı zamanda bir hükümetin, ülkesinin en temel ihtiyaçlarına nasıl duyarsızlaştığının da bir yansımasıdır.
Üreten kesimlerin, her geçen gün artan maliyetleriyle, borç batağında kalmalarına sessiz kalmak, bu hükümetin tarıma bakış açısının net bir göstergesidir. Tarımda üretim düşerken, ithalat artmaktadır. Bakanlık, tarımda üretimi büyütme hedefi olduğunu söylüyor, ama gerçekte her geçen yıl üreticinin borç batağını büyütüyor…
Sektöre verilen desteklerin, ne kadar yetersiz olduğu, sadece destek ödemelerinin yapılmamasıyla değil, bunun yanı sıra uyguladığı politikaların, bu kesimi yalnızca daha fazla borçlandırarak, üretimden kopmalarına sebep olmasıyla da ortadadır.
Kapanan küçükbaş işletme sayıları ortadadır. Bir yılı aşkın bir süredir görevde olan Sayın Hüseyin Çavuş, Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği, büyümesi ve konusunda ne bir plan, ne bir vizyon ortaya koyabilmiştir.
Tarımda dışa bağımlılığı körüklerken, bu bütçenin içinde, ne doğru düzgün bir çözüm, ne de somut bir adım görmek mümkün. Bir bakanlık, her yıl üreticisine “daha çok üret, daha çok bat” diyor…”
“NARENCİYE BAHÇELERİ KÖKÜNDEN SÖKÜLÜYOR”
“Yılın sonuna geldik, bir yılı özetleyecek olursak; Narenciye ihracatında, vektör böcek ihtimalinden dolayı yaşanan sorunlar, elde kalan dalında kalan, çürüyen ürünler, kurumaya yüz tutmuş bakımsız bahçeler, geciken ödemeler,
Narenciye bahçelerinin kökünden söküldüğü, dozerlerle köklerinin dahi çıkartıldığı görüntülere tanık olduk bu yaz, Enginar ihracatında yaşanan sorunlar, açılmayan enginar bahçeleri, bu yıl da devam edecek gibi… Haziran sıcaklarında mandıralardan çıkıp yollara düşen hayvancılar, günlerce muhatap bulamayan Hayvancılar Birliğinin eylemi.. Et açığı, et kaçağı, et fiyatları, sözde narh uygulaması, et ithalatı, düşen canlı hayvan fiyatları, elde kalan kasaplık hayvanlar, kasap reyonlarında yükselen et fiyatları, Piyasada eksilen, cep yakan çürük domates fiyatları… İthal edilen maydanoz
Artan sebze meyve fiyatları…
Pahalılık karşısında, yakın geçmişte kurultay sevdasına düşen, umursamaz hükümetle karşı karşıyayız. Temmuz ayında, TÜK tarafından alınıp da, ödenmeyen buğday paraları… En son Fahiş patates fiyatları, ithal Patates, savaş dönemlerinde yaşanmayan manzaralar, ithal patates kuyrukları… Bunlara ek yüksek enflasyon, düşen alım gücü, katlanarak artan girdi maliyetleri…”
“SON 10 YIL İÇERİSİNDE TARIM BAKANLIĞININ GENEL BÜTÇE İÇİNDEKİ PAYI 6.7’LERDEN YÜZDE 3.40’LERE GERİLEDİ”
“Tüm bu yaşananlar, hükümetin yanlış tarım politikalarından, umursamazlığından, plansızlığından, iş bilmezliğinden ve bütçe yetersizliğinden kaynaklandı. Günü birlik palyatif kararlarla sektörün ayakta durması, sürdürülebilir olması mümkün değildir.
Malum, ette alınan yanlış zamanlı, yanlış kararlarla, üretimde bütün dengeler bozulmuştur. Patateste de erken hasat, yanlış zamanda ithalala benzer durumlar yaşanabilir…
Tarım Bakanlığının geçen yıl, Bütçedeki payı yüzde 3.85 iken bu yıl 3.40’ye düşmüş görünüyor. Son 10 yıl içerisinde yüzde Tarım Bakanlığının genel bütçe içindeki payı 6.7’lerden yüzde 3.40’lere gerilemiştir. Tarım Bakanlığının Genel Bütçedeki payı özellikle CTP hükümetleri döneminde 2014 Yılında %6.7, 2015’te %6,0, 2016’da %6,8 olarak belirlenmişti. Bu oranlar bize, CTP hükümetlerinin Tarımsal Üretime verdiği önemi ve desteği göstermektedir. Bu oranlar 2017’den itibaren %5,2 ve daha da azalarak bugün %3,40’lara gerilemiştir.
Yani genel bütçe hacmi içerisinde Tarım Bakanlığının payı %50 oranında azalmış görünüyor. Nüfus ikiye katlandı, ama bütçe yarı yarıya azaldı… Bu ne tezatlık…”
“GÖRÜLEN ŞU Kİ TARIMSAL ÜRETİMDE, BU YIL DAHA DA İÇLER ACISI DURUMLAR YAŞANACAKTIR”
“Bütçeler siyaseten hükümetlerin tercihlerini, önceliklerinin ne olduğunu ortaya koyar. Bu da gerçekten, tarıma, üretime verilen önemin, değerin, yıllar itibarıyle, ne kadar gerilere düştüğünü, bize açıkça rakamlarla gösteriyor. Tarihsel süreci özetleyecek olursak; 1980’lerde, tarımsal üretimin milli gelirdeki payına baktığımızda, yüzde 15-20’lerdeyken, son yıllarda, yüzde 5-6’larda düşmüştür.
Tarımsal istihdama da bakıldığında, 1980’lerden günümüze % 30-40 civarı olan tarımsal istihdam, son yıllarda yüzde 3’lere 5’lere gerilemiş görülüyor. Mevcut bütçe ile görülen şu ki tarımsal üretimde, bu yıl daha da içler acısı durumlar yaşanacaktır. Bu yıl, yine üreticiler sokaklara dökülecektir. Sadece hayvan üreticileri değil, belli ki çiftçiler de, patatesçiler de seracılar da dökülecektir. Halk da belli ki sahaya inecek… Artan hayat pahalılığı, düşen alım gücü ve hükümetin HP Ödeneğindeki Ali Cengiz oyunlarından…
Tarımsal üretimde, girdi maliyetlerini düşürmek anlamında, Tarım Bakanlığınızın, bütçe imkanları çerçevesinde, neler planladığınızı merakla bekliyoruz… Tarımsal üretimde en önemli girdilerden biri olan, akaryakıtta uygulanan destek de yeniden gözden geçirilmelidir.
Tarımsal üretimde kullanılan akaryakıtın, tamamen vergiden muaf tutulması gerekiyor. Geçmişte bu konu ile ilgili mevzuat çalışmaları hazırlanmış olmasına rağmen hayata geçirilememiştir. Tarımsal amaçlı su kullanımı tarifeleri gözden geçirilmeli, fiyat istikrarı sağlanmalı ve desteklenmelidir. Faiz oranları sürekli yükseliyor…”
“TARIM BÜTÇESİ DARALARAK NERDEYSE KUŞA DÖNDÜ”
“Tarım Destek Kredilerinde, üreten kesimlere yönelik faiz desteğini artırması ve sıfır faizli kredi sağlaması üretimin devamlığı için şarttır. Tarım Bakanlığının, üretim maliyetlerini düşürmeye yönelik somut projeleri var mı?
Herhangi bir stratejik planlama ve yapısal dönüşüm projeniz var mıdır? Bu bütçe imkanları ile projeksiyonunuz var mıdır bu yılla ilgili? Her yıl aynı konuları konuşmaktan usandık ama Yakın geçmişte dünyayı ve bizi derinden etkileyen,
Pandemi ile birlikte, 2020’lerden sonra, ülkeler kendi gıda arz güvenliğini sağlama adına toprağa, üretime, üreticiye, kooperatifçiliğe verilen destekleri artırılırken, ülkemizde tam tersi olmuştur.
Bu dönemde, yani son 4-5 yıldır ülkemizede yoğun ve kontrolsüz bir nüfus akışı olduğu, tarımsal nitelikli arazilein de betonlaştığı göze çarpmaktadır. Tarımsal arazilerin betonlaşması, üreticilerin bir bir üretimden kopması ile Tarım Bütçesinin de küçülerek, daralarak nerdeyse kuşa dönmüş olması göze çarpıyor. Toprak ve su çok kıt kaynaklardır ve sürdürülebilirliği çok önemlidir…”
“YERLİ ÜRÜNLERDE DE CİDDİ PAHALILIK SÖZ KONUSU”
“Ülkemizde yerli ürünlerde de ciddi anlamda bir pahalılık söz konusudur. Yerli üretimde, et ve et ürünlerinden, süt ve süt ürünlerine, sebzeden meyveye, zeytinyağından, sanayi ürünlerine kadar her anlamda, yerelde üretilen tüm ürünlerde bir pahalılık söz konusudur. Üreticinin, esnafın, sanayicinin en önemli ve ortak sorunları biri ülkemizde, üretim maliyetlerinin artmış olmasıdır. Özellikle en büyük girdi maliyetini oluşturan enerjidir. Üretimin devamlılığı ancak doğru, planlı, maliyetleri aşağıya çekecek şekilde, oluşturulacak stratejik destekleme modeliyle mümkün olabilir. Ama Bakanlığın, ne böyle bir vizyonu ne de politikası yoktur.
Ülkede tarımsal üretimde ciddi anlamda planlamaya gidilmesi şarttır. Patates üretiminden narenciyeye, domatese, arpa-buğdaydan yem bitkilerine kadar bu
ülkenin gerçek ihtiyaçları göz önünde bulundurarak planlama yapılmalıdır…”
BUĞDAY KONUSU…
“Geçtiğimiz sezon, Bakanlığın basiretsizliğinden ve gerekli planlamayı yapamamış olmasından dolayı, ülkede, tohumluk arpa eksikliği yaşanmıştır. Tohumluk arpada yaşanan eksiklikten dolayı, çiftçiler ülke ihtiyacının çok üstünde, buğday ekimi yapmak zorunda kalmıştır. Temmuzda TÜK’e teslim edilen, buğdayların paraları bugün nihayet ödenecekmiş. Başbakanın müjdeler paketine girmiş… Bu üreticiler, yeni sezona hazrlanmak için ihtiyaç duğduğu kaynağa ulaşamamıştır…
İcar paraları, tohum, gübre, mazot, işçilik masrafları için, yüksek faizli krediler kullanmak zorunda kalmıştır. Geçen sezon, köy kredi kooperatiflerinden, düşük faizli borçlanarak yaptıkları üretimin borcunu, eylül sonu kapatamadıkları için borç faizleri de artmıştır. Hükümet bir ay faiz desteği sağlamıştır. Peki, Kasım Aralık aylarının faiz farkları ne olacak? Üreticinin zarar hazinesine mi yazılacak? Hükümetin tarım bakanlığının iş bilmezliğinin bedelini çiftçi ödeyecek değil mi?”
PATATES… “TÜK YK BAŞKANI RAHAT OLUN DİYOR. RAHAT DEĞİLİZ”
“1 ay önce Üretim yetersiliği, plansızlık, stokçuluk, fırsatçılık, izleyen hükümetten dolayı PATATES fiyatları uçtu… Erken hasat, yüksek fiyat, verim kaybı… Tarlada erken hasat fiyat 65 markette 130-140. Şimdi tarlada 40-45 marketlerde 90-100. Pahalılığın sebebi belli ki üretici değildir… Tüm hastalık risklerine rağmen, İthalat 200 ton
Türkiye patateste, dünya geneli karantina listesinde. TÜK YK Başkanı, analizleri yaptırdık rahat olun diyor. Rahat değiliz başkan! Şeffaf bir şekilde, zararlılara yönelik hangi analizlerin yapıldığını, ve sonuçlarını açıklamakla yükümlüsünüz. Daha 3 4 gün önce, Türkiye’den Tunus’a yapılan patates ihracatında, zararlı bakteriler tespit edilerek iade edildi. Ziraat Müh Odası Başkanı Erkut Uluçam, defalarca ithal patates ile ülkeye gelecek bakteri mantar vs ile ilgili uyardı.”
“BU İŞLERDE PARTİZANLIĞIN ANASINI AĞLATMIŞ DURUMDASINIZ”
“Meraya en fazla ihtiyaç duyan, Küçükbaş hayvan üreticilerinin, bu rezerv arazilerden daha çok faydalanması gerekir. Bu rezerv tarımsal arazilerin kiralama yöntemlerinin, Tarım Bakanlığının düzenleyeceği bir tüzükle, hayvan sayısına, bölgesine ve arazi durumuna göre, bir hak ediş sistemi üzerinden yapılması daha doğru olacaktır.
Bu işlerde partizanlığın anasını ağlatmış durumdasınız. Hayvanı olmayan, sektörle uzaktan yakından alakası olmayan, onlarca yandaşınıza, organize hayvancılık bölgesinden gonnara dağıtır gibi parsel parsel yer dağıttınız”
ET KONUSU… “BİR AY SONRA NE OLACAK? YİNE İTHAL ET KONUSU GÜNDEME Mİ GELECEK?”
“Ve malum, yıla damgasını vuran et konusu… Geçtiğimiz yıl Aralık aylarından itibaren, tartışılmaya başlayan bu ülkede et ihtiyacı var mıdır, yok mudur?
Nitekim esas et açığının olduğu dönemde, herhangi bir girişim yapılmadı ve Temmuz aylarına yakın TÜK ülkeye ihalesiz bir şekilde, 68 ton ithal et getirildi. Bu ülkedeki nüfusu bilmediğimiz takdirde, hayvan varlığımızın yeterli olup olmadığı noktasında ihtiyaç belirlenemez, planlama yapılamaz. İthal et geldi de ne oldu? Ülkedeki şu anda hayvansal üretimde, en büyük sorun kasaplık hayvanların üreticinin elinde kalması, canlı hayvan fiyatının düşmesi, üreticilerin kasaplara yalvararak aldırdığı hayvanların, ödemelerini en az 2 aylık çekle alması…
Geçtiğimiz aylarda, Yaklaşık 20-25 bin baş hayvanın küçükbaş hayvanın üreticinin mandıralarında elinde kaldığı, hatta bir kısmının gebeleştiği, bazılarının koç olduğu yönünde sürekli üreticilerin feryatlarıyla karşılaştık. Sayın Bakanın, birtakım yandaş üreticilerin, kasaplık hayvanlarını yine yandaş kasaplar aracılığıyla aldırdığı konusu gündeme geldi… Yılbaşına geldik, hala daha elde kalan 4-5 bin kasaplık hayvan konusu gündemde, Hayvancılar Birliği, mevcut hayvanların Lübnan ve Kuveyte ihracatı ile ilgli çalışma yapıyor. Peki bir ay sonra ne olacak? Yine ithal et konusu gündeme mi gelecek?
Yıl içerisinde, bir tek düşen fiyat canlı kasaplık hayvan fiyatı olmuştur, ki 260-70’lerden 230’lara kadar düşmüştür ama ne yazık ki kasap reyonlarında kuzu, şiş, pirzola vesaire fiyatları da 750’lerden Bin TL’lere kadar yer almaktadır. Hükümetin, ette narh denemesi, tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Bu konudaki denetimlerin de hiç yapılmadığını, narh kararının boşuna alındığını, piyasanın da boşuna bozulduğunu hepimiz de gördük.
Küçükbaş hayvan işletmeleri batma noktasına gelmiş hatta yüz civari işletme kapanmıştır. Büyükbaş işletmeler de zarıncıyor.
Tabii ki et konusunda, birçok yurttaş özellikle, Güney’e geçebilen herkes Güney’e geçiyor ve et ihtiyacını oradan karşılıyor. Gitmişken, diğer temel tüketim maddesi ihtiyaçlarını da oralardan karşılıyor. Güneyden alışveriş yapanlar, yarı yarıya fiyat fakları olduğunu söylüyor. İnsanlar kapılara yığılmakta haksız mı?”
“HARNUP… HÜKÜMET BİR BÜTÜNDÜR VE BU SORUN ÇÖZÜLMELİDİR”
“Harnup üreticileri görmezden geliniyor ve emeklerinin karşılığını alamıyor.
Alımı konusuda yine bakan yetkili kurum Binboğa diyecek… Ama hükümet bir bütündür ve bu sorun çözülmelidir. Bir an önce taban fiyat ve Tarım Bakanlığı tarafından kilo başında bir destek açıklanmalıdır. Tarımsal üretimin bir parçası olan, harup üretimine, Bu yıl herhangi bir destek verilecek mi ya da ürünler alınacak mı?
Geçen sene yaşanan rezilliklerden sonra, bu yıl zaten hasat düşmüştür.
Üretici küstürülmüş, motivasyonunu kaybetmiştir. Bir kısmı özel, bir kısmı da kooperatif tarafından alınmıştır. Ama üreticinin eline para geçmemiştir. Bir kısmı da henüz üreticilerin ambarlarında, yollarda sokaklarda, farelere yem olmaktadır.
Harubun anavatanı sayılırız. 2 milyon ağacın 600 bini ülkemizde…
4 mevsim yeşil olan bir ağaç… Dünya İklim kriziyle mücadele ederken, ağaçları korurken, üretici alamadığı emek karşılığını, geçinmek için kaliteli harup odunundan mı sağlasın?
Boğazda Harup Fabrikası var, 1974’ten beri taş taş üzerine konmamış atıl vaziyette…
Harubun çekirdeği değer ediyordu, son yıllarda Dünya Borsalarında yaşanan sıkıntıları biliyoruz. Ama 50 senedir haruba yatırım yapılmadı, Binboğa’da tarımsal sanayi yok, pekmez, un üretimi yok, ayrıştıma makineleri bile sıkıntılı, öğütme makineleri kırık… posası yem hammaddesi olarak değerlendirilebilir… Binboğa batırıldı., Kaynak yok para yok. Harupta tarımsal sanayi yatırımı yapılmalı. Ürün değerlendirilip katma değer yaratılmalı… Harup çekirdeğinden başka harup unu çok önemli bir üründür. Pekmezi, likörü de… Küspesi, posası ile değer katılabilir…
Ürün ham şekliyle değerini kaybetmiş olabilir, ama tarımsal sanayi ile çekirdek hariç geriye kalan ürün değerlendirilebilir. Yem katkı, dolgu maddesi olarak, yem hammadesi olarak kullanılıabilir. Kepek ihraç ediliyor, yeme katılıyor, ama harup ambarlarda çürüyor. Güneyde Harup üretimini koruma amacıyla, ağaçların bakımı ve sürdürülebilirliği için verilen destekle kilosu 1 EURO.
Bizde geçen sene 10 TL destek 10 TL ürün 20 TL.
Bu sene de aynı rakamdan bahsediliyor… Geçen sezondan bugüne %100 Enflasyon var…”
“ZEYTİNYAĞI… BİR YILDIR PİYASADAN NUMUNE ALINMAMIŞ ANALİZ YAPILMAMIŞ”
“Zeytin ve Zeytinyağında büyük bir Pazar var. Son yıllarda ciddi gelişim gösteren bir sektör…(yan sanayi…zeytin çakıştes, yağ, odun, çekirdek, krem, sabun….) Zeytin ile ilgili yasa çıkarıldı ve Tüzükleri de… Zeytin Konseyi ayrı bir yapılanma olmalıydı
Yasa değirmene gelen zeytinin kaydını yapıyor. Üretim ve Pazarlama Kooperatifi ile birlikte, sektörün önü açıldı
İç piyasada da fiyatı astronomik rakamlarda, maliyetler, işçilik vs fahiş kar oranları,
Zeytinyağı analizlerinin yapılması için, bir laboratuvar çalışması vardı. Laboratuvarla ilgili son durum nedir? Geçtiğimiz yıl bütçede, zeytinyağıyla ilgili tahşiş konusundaki analizlerin ülkemizde yapılamadığı için alınan numunelerin Türkiye’ye gönderilip sonuçlandırılması için, bütçede kaynak olmadığından, kooperatifler bu küçücük kaynakları bile kendileri bulmak zorunda kaldılar ve devletin asli görevlerini kooperatifler yerine getirmek zorunda kaldılar.
Bir yıldır piyasadan başka bir numune alınmamış analiz yapılmamış durumdadır.
Yeni sezon zeytinyağı piyasaya çıkmıştır. Yine tağşişle ilgili istihbaratlar alıyoruz, kaçak zeytinyağı geldiğiyle de ilgili…
Gıda güvenliği açısından, bu analizlerin düzenli olarak yapılması ve sonuçların paylaşılması gibi bir sorumluluğunuz var…”
HAL YASASI…
“Hal Yasası meclisten 2023 Mart ayında geçmişti. Lakin ne hallerle ilgili bir ihaleye çıkıldı, ne de tüzükleri yapıldı. Ekonomi Bakanlığı bütçesinde de konuştuk diyeceksiniz. Tarım Bakanlığını da bağlayan tarafı vardır ve hükümet bir bütündür. Dolayısıyla hükümet çalışmaları bir bütün olarak devam etmesi gerekir.”
“GİRDİ MALİYETLERİ DESTEKLENMEDİĞİ SÜRECE ÜRETİM MALİYETLERİ DÜŞMEYECEK”
“Akaryakıt, elektrik, su, gübre gibi girdi maliyetlerinin gerçek anlamda desteklenmediği sürece ülkede üretim maliyetlerinin düşmesi söz konusu olmayacaktır. Özellikle akaryakıt ve elektrik konusunda, sembolik bile sayılmayacak TL bazlı destekler hala daha verilmektedir ve bu desteklerin bu yıl özellikle, bu hayat pahalılığıyla ve yoksullaşmayla mücadele noktasında, üretimin planlanmasında çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Elektrik konusunda üreten sektörlere verilen destek, artık sembolik bile değildir. Üreten kesimlere, yenilenebilir enerji kaynakları konusunda önlerinin açılması gerekir. Destekler yine alan bazlı mı devam edecek, kelle başı teşviklerle mi ilerleyecek? Yoksa verimlilik esasında revize edilecek mi?”
ENTEGRE TARIM BİLGİ SİSTEMLERİ
“2013’ten beri Tarım sektöründe, ‘Entegre Yönetim Bilgi Sistemi’nin kurulma çalışmaları devam ediyor, hükümet programlarında yer alıyor. 11 12 yıl geçti, hızla dijitalleşen dünyada, henüz Tarım Bakanlığı bünyesindeki, tüm daire ve kurumları Entegre Yönetim Bilgi Sistemine geçememiştir. Her kurum ayrı farklı programlarla çalışmakta ve kurumlar arası bilgi entegrasyonu, mümkün olmamaktadır. Yine e-devlet çalışmalarında da durum bundan farklı değildir. Dünyada, yapay zekanın tarımda kullanılması, akıllı tarım sistemleri uygulanırken, bizde çiftçi kayıt sisteminde bile, tam anlamıyla dijitalleşme sağlanamamıştır…”
TOPRAK KORUMA YASASI /İMAR YASALARI…
“Yıllardır meclisin tozlu raflarında bekleyen Toprak Koruma yasası… TarımBakanı Hüseyin Çavuş Çiftçiler Birliği başkanıyken, emek vermiş hazırlanmasına ciddi katkı koymuştu… Özellikle son yıllarda topraklarımız hunharca betonlaşırken yasa gündeme geliyor… İmar planları hazırlanmıyor… Birilerinin işine gelmiyor belli ki…
Bu yasa ivedilikle meclis gündemine alınmalı, ülkesel fizik plana uygun olarak, ülke genelinde kalkınma öncelikleri belirlenerek, tarımsal araziler korunmalı ve İmar Planları hazırlanıp hayata geçirilmelidir. Tarımsal arazilerin hızla betonlaştığı, mülkiyetin el değiştirdiği şu günlerde, bu planlamaları yapabilmek adına, önce ülkenin nüfusunun sayılması ve kalan tarımsal arazi envanterinin çıkarılması gerekiyor. …”
İKLİM KRİZİ KURAKLIK
“Küresel iklim krizi ile mücadele hükümetin gündeminde mi? Bu konuda yapılan, yürütülen çalışmalar var mı? Diğer taraftan, Küresel iklim krizine bağlı olarak, Akdeniz havzasında ciddi ve kalıcı kuraklıklar yaşanmaya başlamıştır. Bu noktada, kuraklığa dayanıklı alternatif ürün yetiştiriciliği ile ilgili Tarım Bakanlığının gerekli çalışmaları, araştırmaları yaparak, bazı teşvikleri yeniden revize etmesi ve kuraklığa dayanıklı alternatif ürün yetiştiriciliğinin planlanması ve desteklenmesi gerekiyor.
Ülkemizde her yıl yoğun bir kuraklık yaşanır ve kuraklık dolayısıyla birtakım yüklü tazminatlar ödenir.
Artık tarımsal üretimde köklü değişikliklere gidilmesi ve ülke gerçeklerine, ülke iklim koşullarına, toprak ve su yapısına bağlı olarak, üretimin yeniden revize edilmesi gerekir.”
ÇAM KESE BÖCEĞİ… “3 YILDIR RESMEN SINIFTA KALDINIZ”
“Çam kese böceği zararlısı ile mücadele konusunda, 3 yıldır resmen sınıfta kaldınız.
Çam kese böceği her yıl ormanlarımızı kırıp geçiriyor. Bu konudaki biyolojik mücadelede de geç kalınıyor, resmen dumansız yangın ormanlarımızı kasıp kavuruyor. Siz de bu konuda hikaye okumaya devam ediyorsunuz… Ormanların gördüğü zarar ortadadır. Son yıllarda, organik tarımın ve organik ürünlerin önemi ve talebi artmıştır.
Dünya, AB ülkeleri, Organik tarım yöntemlerine odaklanarak, sağlıklı ve çevre dostu ürünlere destekleri artmıştır. Bizde bu konuda eksiklikler söz konusudur.
Çeşitli sertifikasyon programları, organik tarım uygulamaları, gıda güvenliği ve çevresel dostu tarım teknikleri gibi yaklaşımların benimsenmesi ve desteklenmesi gereklidir…”
TARIMSAL MEKANİZASYON ALTYAPISININ İHTİYACA YÖNELİK YENİLENMESİ GELİŞTİRİLMESİ
“Tarımsal üretimin, sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması için, görüş ve önerilerimi şu şekilde ifade etmek istiyorum: Tarımsal desteklerin, gelir desteği olarak değil, girdi maliyetlerini azaltacak şekilde ve doğru alanlara, planlı bir biçimde yönlendirilmesi gerekmektedir. Akaryakıt ve elektrik destekleri ciddi şekilde güncellenmelidir.
Hayvansal üretimin en önemli maliyet unsuru olan yem hammaddeleri ve kaba yem ihtiyacı için üretim planlaması yapılmalı ve doğru teşvik sistemi ile desteklenmelidir. Ayrıca yem hammaddelerinde ithalata bağımlılık azaltılmalıdır.
Tarımsal desteklerin, girdi maliyetlerini düşürecek şekilde ve doğru alanlara, planlı bir biçimde, yönlendirilmesi hayati önem taşımaktadır.
Kooperatifleşme ve kümelenme yaygınlaştırılarak, ürün geliştirme, markalaşma, pazarlama ve ihracat hedefli projelerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Kooperatifler ile kümelenmeler üzerinden teşviklendirme uygulanmalıdır.
Kooperatiflerin ve kümelenmelerin, uluslararası kalite standartlarında üretim yapmaları ve kurumsallaşmaları için teknik ve mali destek sağlanmalıdır.
Pandemi ile birlikte, kooperatifleşme dünyada toplumsal dayanışmanın ve üretimin önemli bir unsuru haline gelmiştir.”
“PAZAR DÜZENLEMELERİ VE KIRSAL KALKINMA ÖNCELİKLERİ BELİRLENMELİDİR”
“Tarım sektöründe mevcut koşullar göz önünde bulundurularak, bir Kalkınma Planı hazırlanmalı ve bu plan devlet politikası haline getirilmelidir. Sektörün kısa, orta ve uzun vadeli olarak planlanması ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
Sektöre katma değeri yüksek, yerel tarımsal ürünlerin uluslararası standartlarda üretilmesi, yeni istihdam olanaklarının yaratılması ve kırsal kalkınmanın sağlanması için, teknik ve finansal desteklerin artırılması gerekmektedir. Zeytin, harnup, üzüm ve nar gibi dünya piyasalarında rekabet gücü yüksek olan tarımsal ürünlerimizin uluslararası kalite standartlarında üretiminin artırılması, yan sanayilerinin kurulması ve ihracatlarının teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
Yürürlükteki teşvik programları, hedefler doğrultusunda yeniden gözden geçirilerek güncellenmelidir. İyi tarım uygulamaları ve gıda güvenliğinin sağlanması için, gerekli altyapı eksiklikleri ve planlamalar tespit edilmeli ve devlet tarafından teşvik edilmelidir pazar düzenlemeleri ve kırsal kalkınma öncelikleri belirlenmelidir”.