İsmail, EOKA’nın devamı olan AKRİTAS terör örgütünün hazırladığı Akritas Soykırım Planı’nın, Türkleri topluca katlederek adayı Yunanistan’a bağlama (ENOSİS) hedefi taşıdığını vurguladı. 1963’te başlayan saldırılarla Kıbrıs Türklerinin devlet kurumlarından silah zoruyla kovulduğunu, 103 Türk köyünün işgal edilip 35 binden fazla Türkün göçe zorlandığını belirtti. Türk halkının, adanın yüzde 3’ünü oluşturan gettolarda insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakıldığını ve temel ihtiyaç maddelerine erişimin engellendiğini hatırlattı.
Tarihe “Kanlı Noel Saldırıları” olarak geçen olaylarda, binbaşı Nihat İlhan’ın ailesinin Kumsal’daki evlerinde banyo içinde katledilmesinin dehşet verici bir trajedi olarak hafızalara kazındığını ifade eden İsmail, 1963-64 yıllarında 364 Türk’ün katledildiğini, binlercesinin ise yaralandığını belirtti.
Anavatan Türkiye’nin desteği ve Kıbrıs Türk halkının kahramanca direnişi sayesinde Akritas Planı’nın öngördüğü toplu katliamın önüne geçildiğini vurgulayan İsmail, uluslararası toplumun Rum tarafının bu savaş suçlarını görmezden geldiğini söyledi. “BM ve dünya, darbeci Rumları meşru hükümet olarak tanırken, Türk halkını isyancı olarak nitelendirdi,” diyerek bu adaletsizliğin Kıbrıs sorununun bugün de çözülememesinin temel nedeni olduğunu ifade etti.
İsmail, Kıbrıs Türk tarafının yıllarca federasyon için masaya oturmasının büyük bir hata olduğunu dile getirerek, “KKTC tanınmadan ve egemen eşitliğimiz kabul edilmeden yeniden Rumlarla masaya oturulmamalıdır” çağrısında bulundu. Yazısını tüm şehitlere rahmet, gazilere minnet ve kararlılık mesajıyla bitiren İsmail, Kıbrıs Türk halkının şehitlerin emanetini koruma azminde olduğunu vurguladı.