Güney Kıbrıs 5. Parselde Sondaja Başlıyor: Türkiye ve KKTC Ne Yapacak?
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölge’nin (MEB) 5. parselinde sondaj faaliyetlerine başlamak üzere yeni bir NAVTEX yayımladı. Dün ilan edilen bu NAVTEX, Amerikan ExxonMobil ve Katar Energy ortaklığında gerçekleştirilecek sondaj çalışmalarını kapsıyor. Sondaj faaliyetleri, 19 Ocak – 19 Haziran 2025 tarihleri arasında sürecek.
Bu kapsamda VALARIS DS-9 sondaj platformu sözde 5. parsele ulaştı. GKRY Enerji, Ticaret ve Sanayi Bakanı Yorgos Papanastasiu, sondajın başladığını doğrularken, ilk sonuçların Şubat ayı sonunda, rezerv miktarına ilişkin detaylı değerlendirmelerin ise Mart sonunda açıklanacağını belirtti.
Kıbrıs Türk Halkının Eşit Hakkı Var
GKRY’nin tek taraflı olarak ilan ettiği MEB içindeki tüm parsellerde Kıbrıs Türk halkının da eşit hakkı bulunuyor. Türkiye ve KKTC, geçmişte birçok kez Rum yönetimini tek taraflı sondaj faaliyetlerinden vazgeçmesi için uyarmıştı. Bu uyarılar çerçevesinde, Türk savaş gemileri sözde 5. parsel de dahil olmak üzere GKRY’nin tek taraflı girişimlerini önlemeye yönelik caydırıcı adımlar atmıştı.
Geçtiğimiz ay KKTC Dışişleri Bakanlığı, Rum yönetiminin bu tek taraflı adımlarını kınayan sert bir açıklama yapmış, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı da bu açıklamayı BM Güvenlik Konseyi üyelerine sunuş mektubu olarak iletmişti.
Ancak şu ana kadar Türkiye’nin sondaj gemisinin bölgeye girişine neden engel olmadığı ve herhangi bir müdahalede bulunup bulunmayacağı netlik kazanmış değil.
Türkiye Nasıl Bir Yol İzleyecek?
Türkiye’nin bu gelişmelere nasıl bir yanıt vereceği kritik bir soru işareti. Türkiye’nin caydırıcı gücünü koruması ve uyarılarının blöf olmadığını göstermesi gerektiği belirtilirken, Türkiye’nin elinde üç seçenek bulunuyor:
1.Daha önce İtalyan, Norveç, Güney Kore ve Fransız şirketlerine karşı yaptığı gibi, savaş gemilerini bölgeye göndererek sondaj platformunun faaliyetlerini engellemek.
2.KKTC’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) verdiği yetki kapsamında, kendi sondaj gemimizi göndererek Rum yönetiminin sondaj yaptığı alanın dibinde karşı sondaj başlatmak.
3.KKTC’ye ait bir parselde KKTC bayrağı altında Türkiye’den kiralanacak bir sondaj gemisiyle kazı çalışması başlatmak.
Türkiye’nin atacağı adımlar, sadece Kıbrıs Türk halkının haklarını değil, Doğu Akdeniz’deki genel dengeyi de doğrudan etkileyecek. Bu süreçte en büyük risk, Türkiye ve KKTC’nin gelişmelere sessiz kalması ve yalnızca izlemekle yetinmesi.
Türkiye’nin bu aşamada nasıl bir politika izleyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.