Avrupa Birliği Belarus’u, göçmenleri yaptırımlara karşı kullanmakla suçluyor. Ancak kıtanın diğer yakasında Fransa’nın İngiltere ile yaşadığı krize göçmenlerle meydan okumasına gözlerini yumuyor.
Avrupa gündeminin en sıcak başlığı, Belarus ve Polonya sınırında yaşanan göç krizi.
Batı devletleri Belarus’u göçmenleri bir silah gibi kullanmakla suçlarken, Belarus geri adım atmıyor.
Ancak kıtanın diğer yakasında Fransa’nın İngiltere’ye karşı göçmen kozunu kullanması Batı medyası tarafından görmezden geliniyor.
Savaşın esas kaybedeni ise, yine yaşam hakları ellerinden alınan göçmenler oluyor.
Peki göçmenler hükümetler için nasıl bir yaptırım silahına dönüştü?
İşte cevaplar…
Göç krizi mi devlet terörü mü?
Polonya, Alexander Lukaşenko’nun hükümetinin, başta Ortadoğu’dan gelenler olmak üzere yaklaşık 2 bin göçmeni, yaptırımların intikamını almak için sınırın ötesine Polonya’ya ve dolayısıyla AB’ye göndermek amacıyla Belarus’a çektiğini söylüyor.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, sınırdaki göç krizini, “Belarus devletinin terörü” olarak tanımlıyor.
Lukaşenko ise, göçmen geçişlerinin, aralarında farklı ülkelere mensup vatandaşların bulunduğu mafya yapısına sahip bir organizasyonun gerçekleştirdiğini iddia ediyor.
Avrupa Birliği’nin tehditlerine karşı, Yamal-Avrupa doğalgaz boru hattını kapatmakla karşılık veriyor.
Brüksel – Minsk savaşının arasında kalan göçmenler
Belarus’tan hareket eden çok sayıda düzensiz göçmen, eşyalarıyla birlikte Polonya sınırında.
Avrupa Birliği ile Belarus arasındaki tehditlerin arasında yaşam savaşı veren göçmenlerin ölüm kalım mücadelesi, soğuyan hava ile birlikte daha çetin bir hal almaya başladı.
Sığınmacıların yetersiz beslenme nedeniyle zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiği son 2 ayda 10 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Avrupa ülkeleri, yaşanan insani krizin kaynağının Belarus olduğunu söylüyor. Belarus ise kapıları kapatmayacağı konusunda kararlı.
Brüksel’in gözleri Fransa’ya kapandı
Avrupa kıtasında yaşanan göçmen krizi, Polonya ve Belarus sınırının dışına da taşmış durumda.
Fransa’dan İngiltere’ye geçmek için yola çıkan göçmenler içi Manş Denizi mezarlığa dönüşüyor.
Balıkçılık krizinin ardından İngiltere ve Fransa arasında artan tansiyon, göçmenlerin adeta bir yaptırım aracına dönüşmesine neden oldu.
Manş Denizi’ne giren AB balıkçı gemilerini durdurmak hatta el koymak için de İngiliz donanmasına görev verilmesinin ardından Fransa, sınır geçişlerini durdurmayı bıraktı.
Göçmenler yaptırım silahına dönüştü
Manş Denizindeki göçmen geçişlerinde yeni bir rekor kırıldı.
İngiltere İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz gün İngiltere’ye bin göçmenin geçtiğini duyurdu. Bu rakamla bir günde en fazla göçmen geçişi rekoru kırıldı.
İngiltere basınında, göçmenlerin durdurulması konusunda Fransa’nın daha iyi sonuçlar üretmeye başlamaması halinde gemileri durdurmaya yardımcı olmak için söz verdiği 53 milyon sterlinlik parayı alıkoyabileceğine dair haberler yer aldı.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, ülkelerin denizcilik yasasını çiğneyen herhangi bir uygulamayı veya herhangi bir “mali şantajı ” kabul etmeyeceklerini söyledi.
Ülkeler arası güç savaşları sürerken, hem karada hem de denizde göçmen ölümleri dururulamıyor.
Birlemiş Milletler ise, kaygılanmanın ötesine geçemiyor.