Uzun bir süredir iç savaş ve siyasi istikrarsızlıkla boğuşan Kuzey Afrika’nın petrol ve doğal gaz zengini ülkesi Libya, yaklaşık 1 ay sonra yapılması planlanan seçimleri tartışıyor.
Kuzey Afrika ülkesi Libya, Muammer Kaddafi’nin onlarca yıl süren iktidarının devrilmesinin ardından girdiği siyasi ve askeri istikrarsızlık sarmalından çıkmaya çalışıyor. Ancak, atılan her adımda ülke yeni bir krizin eşiğinde buluyor kendisini.
Şimdi gelin hem Libya’da dünden bugüne nelerin yaşandığına hem de son gelişmelere birlikte göz atalım.
Arap Baharı olarak adlandırılan halk ayaklanmalarının Libya’ya ulaşması ve kısa süre içerisinde şiddete evrilmesi çok vakit almadı. Kaddafi’ye karşı yıllardır birikmiş öfke, şehirlerin sokak ve caddelerinde silahlı çatışmalara dönüştü. Nihayetinde Fransa’nın da bombardıman desteğiyle Kaddafi rejimi devrildi. Muammer Kaddafi doğum yeri olan Sirte’de öldürüldü. Ülkede artık, uzun yıllardır sürgünde yaşayan muhalifler, içerideki kızgın gençler, durumlarının ne olacağını sorgulayan kabileler, yeni dönemde etkin olmak isteyen aktörler arasında kıyasıya bir mücadele başlamıştı.
Zaten zayıf olan kurumların tamamen ortadan kalkması, seçimlerle belirlenen parlamentonun ya da yönetim erklerinin etkinliğini oldukça sınırlandırdı. Özet olarak anlatmaya çalıştığımız 2011 sonrası yıllar, 2014’te Kaddafi muhalifi Halife Hafter’in ülke yönetimine el koymaya çalışmasına kadar gitti. Libya’nın doğu bölgesindeki şehirler bir bir Hafter kontrolüne geçti.
İstikrarsız Libya, Afrika’dan Avrupa’ya düzensiz göçün merkezi haline geldi. İşte, bu şartlar altında Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Fas’ın Suheyrat kentinde Hafter ile Batı bölgesindeki güçler arasında bir anlaşma imzalandı. Taraflar anlaşmaya uyacaklarını beyan ederken, sahada çift başlı hükümetlerin varlığı devam etti. Doğu’da Tobruk merkezli paralel hükümet iş başında iken Batı’da Faiz es-Serrac yönetimindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) görev başındaydı.
Esasen bugünü şekillendiren son adım takvim yaprakları 4 Nisan 2019’u gösterdiğinde atıldı. Birçok uluslararası güçten siyasi, askeri ve mali destek alan Hafter, başkent Trablus’u ele geçirmek için saldırı başlattı. Kısa süre içinde milis güçler, başkent Trablus’un arka sokaklarına kadar vardı. Hafter, Rus paralı milis gurubu Wagner, Sudan’ın savaş suçlusu Cancavid’leri ve Esed rejimi bölgesinden sevk edilen milislerden sahada destek alıyordu.
Uluslararası toplum ise, BM tarafından resmi olarak tanınan hükümete (UMH) destek vermekten çok uzaktı. Batılı ülkeler, Hafter saldırılarını kınamaktan bile imtina ederken, UMH’ye askeri desteğe kimse yanaşmıyordu. Bugün, birçok Libyalı yetkilinin açıkladığı üzere, UMH en 4 farklı ülkeden askeri destek istemişti. Ancak bu çağrıya bir tek Türkiye olumlu cevap verdi.
Yapılan anlaşmaların sonrasında sahada durum hızla değişmeye başladı. Öyle ki, başkent merkezine 10 kilometreye kadar yaklaşan Hafter milisleri, 500 kilometre öteye, Sirte’ye kadar itildi.
Sahada denge: Müzakere masası…
Türkiye’nin kısa süre içerisinde UMH’ye verdiği etkili askeri destek sahada durumu değiştirmekle kalmadı. Bir süredir kurulamayan müzakere masasının da kurulmasını sağladı. Zira, Hafter ve destekçileri karşılarındaki güçleri muhatap kabul etmiyor hatta “terörist” olmakla suçluyordu.
Bu şartlar altında, şubat ayı başında Birleşmiş Milletler himayesinde İsviçre’nin Cenevre kentinde toplanan Libya Siyasi Diyalog Forumu ülkeyi 24 Aralık 2021’de seçimlere götürecek Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanını ve üç üyeli Başkanlık Konseyi’ni seçti.
Seçim yasası ve kriz
Temsilciler Meclisi Başkanı ve ülkenin doğusundaki güçlerin lideri Halife Hafter’in siyasi müttefiki Akile Salih, tek taraflı şekilde ve mecliste oylamaya sunmadan 8 Eylül’de, anayasal temeli belirleyen bir kanun çıkardı.
Söz konusu yasa, devlet başkanının doğrudan, genel kapalı oylama ile seçilmesini öngörüyor. Aynı zamanda adayın ebeveynlerinin ve kendisinin Libyalı Müslüman ve evliyse eşinin Libyalı olmasını, başka bir ülke vatandaşlığı taşımamasını, 40 yaşından küçük de olmamasını şart koşuyor.
Yasaya göre bir adayın en az 5 bin seçmenin desteğine sahip olması ve seçimden üç ay önce sivil ya da asker fark etmeksizin çalıştığı kurumdan ayrılması gerekiyor. Aday seçilememesi halinde ise eski görevine geri dönebiliyor.
Salih’in çıkardığı yasaya başta Libya Yüksek Devlet Konseyi olmak üzere birçok kurum ve kişi karşı çıkıyor. Libya Devlet Yüksek Konseyi ayrıca, aralık ayında yapılması planlanan başkanlık seçiminin, seçim yasası üzerinde uzlaşma sağlanamaması nedeniyle en az bir yıl ertelenmesini önerdi.
Halit Mişri ve bazı milletvekillerinin itirazlarını dile getirdiği seçim yasası, Libyalıların en sıcak krizlerinden biri. Kriz olarak ifade ediliyor zira, seçimlerin yapılması yönünde Batılı ülkelerin çok ciddi bir baskısı var.
Savaş suçluları, arananlar, yabancı ülke vatandaşları
Akila Salih’in çıkardığı ve hiçbir kayda değer istisna maddesi olmayan söz konusu yasa, birçok kentte protesto ediliyor bu günlerde. Seçim ofisleri basılıyor, askeri gruplardan üst üste açıklamalar geliyor.
Bu tepkinin birkaç nedeni var.
Birincisi, Muammer Kaddafi’nin oğlu, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Seyfülislam Kaddafi’nin geçtiğimiz günlerde Sebha’da adaylık başvurusunda bulunması.
Seyfülislam Kaddafi’nin aday olacağıyla ilgili uzun bir süredir ulusal ve dünya basınında oldukça fazla haber yapılıyor. Babasını destekleyen kabilelerin desteği de Seyfülislam’ın arkasında. Dikkat çekilmesi gereken diğer konular ise, Seyfülislam ile Rus Wagner milisleri arasındaki ilişkiler ve Seyfülislam Kaddafi’nin babasının rejimi ile İsrail arasında çeşitli ilişkileri yönettiği iddiası.
Haaretz’de yer alan haberde, “Babası Filistin davasının apaçık destekçisiyken ve Filistinli silahlı grupları para, silah ve eğitimle desteklerken, Seyfülislam daha önce İsraillilerle alenen görüşmüştü” ifadelerine yer verildi.
Seyfülislam’ın Wagner ilişkisi de 2019’da Trablus’ta yakalanan 2 Wagner elemanının Seyfülislam Kaddafi hakkında anket çalışması yaptıklarının ortaya çıkmasından beri biliniyor.
İkincisi ise, Bingazi, Tobruk, Derne gibi birçok kenti yakıp, yıkan, başkent Trablus’a saldırı başlatan, yüzlerce insanın ölmesine, binlerce insanın evinden olmasına neden olan, Terhune’de sayıları her geçen gün artan toplu mezarların sorumlusu Hafter’in bugün Başkanlığa aday olduğunu açıklaması.
Libya’da uzun süredir seçimlerin yapılmasını isteyen büyük bir kitlenin olduğu biliniyor. Ancak seçimlerin şeffaflığı konusunda kafalar karışık. Zira, meşru hükümet güçlerinin ülkenin tamamında hakim olmadığı sır değil.
Uluslararası güçler seçim istiyor ama..
Öte yandan, seçim yasası tek taraflı bir dayatma şeklinde ortaya çıkmışken, ülkede konuşlu misyon şefleri ısrarla seçimlerin zamanında yapılmasını istiyor. Üstelik yapılan açıklamalara bakıldığında, seçim yasasında değişiklik talebi de sıklıkla dile getirilmiyor.
Fransa’da yapılan Libya konulu konferansta ise, mevcut hükümet ve başkanlık konseyi seçim yasasının değiştirilmesi yönünde kanaat bildirdi.
Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 24 Aralık’ta yapılması planlanan başkanlık ve parlamento seçimlerinin “çıkmaza girdiğini” belirterek, Libyalı taraflarca üzerinde uzlaşıya varılmış bir seçim kanununa ihtiyaç duyulduğu ifade etti.
Libya Başbakanı, şöyle devam etti:
“Paris Konferansı’nda, herkesin üzerinde mutabık kalacağı açık bir anayasal temelin gerekliliğini vurguladım. Libya halkı seçim istiyor, ancak kişilere göre belirlenmiş kusurlu yasalara razı olmayacağız. Tüm Libyalılara hizmet eden adil bir parlamento ve anayasal bir temel ve adil yasalara dayalı seçimler istiyoruz.”
Son olarak halihazırda seçimlerin Akila Salih’in çıkardığı yasa ile yapılmasını savunanlar ile seçim yasasının değiştirilmesini isteyenler arasında bir bilek güreşi yaşanıyor. Seçim yasasının değiştirilip, değiştirilmeyeceği ise, önümüzdeki günlerde yaşanan gelişmelerle belli olacak.