Nijerya hükümeti, ülkede 4 Haziran’da uygulanmaya başlanan erişim yasağının ardından Twitter’ın istenen tüm koşulları kabul ettiğini açıkladı.
Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari’nin Twitter ile diyalog için kurduğu komitenin üyesi Çalışma ve İstihdamdan Sorumlu Devlet Bakanı Festus Keyamo, Channels televizyonuna mülakat verdi.
Bakan Keyamo, mülakatta komitenin önemli ilerleme kaydettiğini ve hükümetin koyduğu tüm şartları Twitter’ın kabul ettiğini açıkladı.
Buhari’nin bu adımı atmasının nedeninin Twitter ile ilişkilerini yeniden ayarlamak ve onları ülkeden uzaklaştırmak olmadığına işaret eden Keyamo, “Twitter, Federal hükümetle ilişkilerini düzeltmek için ne yapabileceklerini bilmek istedi. Biz de çok şart koyduk, onlar da bu şartları kabul etti” dedi.
Buhari, 1 Ekim bağımsızlık konuşmasında, Twitter’a ülkede kayıt, fiziksel mevcudiyet ve temsil, adil vergilendirme, anlaşmazlıkların çözümü gibi koşullar koymuştu.
Nijerya’da Twitter yasağı
Buhari, ülkenin güneydoğusunda kamu binalarına saldıran genç isyancılara yönelik Twitter hesabından 1 Haziran’da yaptığı paylaşımda, 1967-1970 döneminde ülkede 1 milyon kişinin ölümüne neden olan sivil savaşı hatırlatmış ve “30 ay boyunca alanda savaşan bizler, onlara anladıkları dilden davranacağız” ifadesini kullanmıştı.
Twitter, Buhari’nin bu paylaşımını silerek hesabı askıya almıştı.
Bu olay üzerine Nijerya hükümeti, 4 Haziran’da Twitter’ın ülkedeki faaliyetlerini bir sonraki emre kadar askıya aldığını açıklamış, bu yasağı ihlal edenlerin yargılanacağını duyurmuştu.
Nijerya’da faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum örgütleri ise hükümetin uyguladığı yasak nedeniyle 9 Haziran’da Buhari’ye karşı Batı Afrika Devletler Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Mahkemesinde dava açmıştı.
ECOWAS Mahkemesi, 22 Haziran’da kararın insan hakları ihlali olduğunu belirterek, hükümetin yasağı ihlal edenlerin yargılanmasına yönelik kararını durdurmuştu.
Nijerya hükümetinin kararının ardından Avrupa Birliği (AB), İngiltere ve ABD’nin Abuja’daki büyükelçilerince yapılan ortak açıklamada, Twitter’ın faaliyetlerinin askıya alınmasının “ifade özgürlüğünün ihlali” olduğu belirtilmişti.