Geçmişin, Bugünün ve Geleceğin Belirleyicisi Olan Çocukların Hakları Kıbrıs İlim Üniversitesi (KİÜ) Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mesut Yalvaç yazdı:
Dünya üzerinde var olduğu bilinen ve sınıflandırılmış 2.5 milyon canlı türünden biri olan insanlığın ve tüm bu canlı türleri ile evrenin varlığının ve sürdürülebilir geleceğinin gücü, çocuklarıdır. Çocuklar yalnızca geleceğin teminatı oldukları için değil, bugün çocuk oldukları için değerlidir ve bu değerin korunması ve sağlıklı gelişimi için güçlendirilmesi gereklidir. Bu bilinçle çocukları güçlü kılacak olan ise; onların haklarıdır. ‘Çocuk Hakları’, ahlaki, etik, temel evrensel insani değerler ve hukuki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların sahip olduğu yaşama, beslenme, barınma, eğitim, sağlık vd. tüm haklarının ve fiziksel, psikolojik, sosyolojik, zihinsel, cinsel vd. tüm sömürü ve istismara karşı korunma haklarının tümünü tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır. 20 Kasım 1989’da, 193 ülke (dünya çocuklarının % 96’sını kapsayacak genişlikte ülke) tarafından onaylanan ve 54 maddeden oluşan ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’, Birleşmiş Milletler’in önemli faaliyetlerinden biridir’ ve 20 Kasım tüm dünyada ‘Çocuk Hakları Günü’ olarak kutlanmaktadır. Aslında 1990’da imzalanmış ve 1995 yılında uluslararası alanda bağlayıcılığı başlamış olan bu sözleşme, çocuğun, ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde ve ‘Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan hak ve özgürlüklerden ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumdan kaynaklanan ayrımlar dahil, hiçbir ayrım gözetilmeksizin yaralanma hakkına sahip olarak; özel ilgi ve yardıma hakkı olduğu bilinciyle, kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için güven, huzur, mutluluk, sevgi ve anlayış iklimi içindeki bir aile ortamında yetişmesinin; toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için tüm yönlerden hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Andlaşmasında ilan edilen ülküler, özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla ve tüm temel evrensel insani değerler ile yetiştirilmesinin; gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam ergenliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren her alanda her türlü özel güvence ve koruma gereksiniminin karşılanmasının gerekliliğini ortaya koyar (UN, 1989). ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin onaylanarak yürürlüğe konduğu ve bu günün ‘Çocuk Hakları Günü’ olarak kabul edildiği günden bu yana geçen 32 yılda duruma bakıldığında, dünyadaki 3 milyara yakın çocuğun durumunda beklenen iyileşmenin sağlandığını söylemek olanaklı değildir. Dünyanın hemen hemen her yerinde ve ülkemizin de bulunduğu coğrafyada sürmekte olan kötü yönetim, çatışma ve savaşlar, pandemi krizleri, biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik krizler, yoksulluk ve yoksunluklar, güvensizlik, sevgisizlik ve mutsuzluklardan en çok etkilenen çocuklardır. Bu çocukların milyonlarcası kendi ülkesinde ya da kaçmak zorunda bırakıldığı ve mülteci olduğu ülkelerde en temel haklar olan beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi haklardan yoksun yaşamakta, fizyolojik, psikolojik, sosyolojik, zihinsel ve cinsel sömürü ve istismara uğramakta, tüm bu olumsuz koşullar nedeniyle yaşamlarını kaybedenler bulunmaktadır. Ülkemizdeki çocuklar için de yukarıdaki saptamaların geçerli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Hatta Birleşmiş Milletler’in üyesi olamayan, ‘Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni tek taraflı imzalayan, ancak bununla ilgili gerekli yasal düzenleme ve kurumları oluşturmayan bir devlet olmanın, konuyla ilgili beraberinde getirdiği sıkıntıları büyüttüğü söylenmelidir. KKTC Hükümetleri ‘Çocuk Hakları’ konusunda Devlet olmanın gereğinı yerine getirmelidir. Çocukların fizyolojik, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve manevi olarak korunması ve güçlendirilmesi için yasal düzenlemeleri ve gerekli kurumları oluşturması yanı sıra toplumun bilinçlendirilmesi ve güçlü bağlarla birbirine sıkı sıkıya bağlanması temin edilmelidir. Varlığını 300 bin yıl öncesine kadar dayandırdığımız insanın atasından bu yana insan, insanlığın ve dünyanın geçmişinin olduğu gibi bu gününün ve geleceğinin de belirleyicisidir. Bu bilinçle, bireyler, toplumlar, onların yönetimleri, devletler ve Birleşmiş Milletler dahil tüm insanlık ailesi, elbette KKTC devleti de tüm organlarıyla geleceği olan çocukları için, insanlığın ve dünyanın sürdürülebilir geleceği için, her şeyden önce çocuk olarak değerli olan canları için ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin hükümleri ve ötesini geliştirmeli ve uygulamalıdır. PROF. DR. MESUT YALVAÇ KIBRIS İLİM ÜNİVERSİTESİ