Ülkemizin gerek siyasi yaşamında gerekse Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nda önemli görevlerde yer alan İsmet Kotak’ın oğlu Serhat Kotak siyasi hayatını Halkın Partisi’nde yürütme kararı aldı, ülkedeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
Halkın Partisi (HP) üyesi Serhat Kotak, katıldığı bir tv programda gündemi değerlendirdi.
Aktif siyasete HP’de giren Kotak, ülkemizde son bir buçuk dönemde yaşananları kendisini üzdüğünü, KKTC’nin ilan edildiği dönemi anımsatarak, o dönemlerden bu dönmeme gelirken özellikle son zamanlarda yönetimsel açıdan yaşanan boşluğun ve devletin geldiği noktanın, kendisini ‘rol al ya da sus’ noktasına getirdiğini söyledi.
Halkın Partisi’ni öncesinde dışarıdan bir sempatizan olarak desteklediğini, HP Genel Başkanı Kudret Özersay ile de daha önceden fikir alışverişleri yaptıklarını anlattı.
“SİYASET KUCAKLAYICI OLMALIDIR”
Ülkede uçlarda siyaset yapmaya çalışan siyasi partilerin halkı kutuplaşmaya götürdüğünü söyleyen Kotak, bunun kabul edilebilir olmadığını belirterek, “Eğer insanlar çok uca çekilirse, tamamen kutuplaştırılır, insanlar ‘bu da benden değil’ noktasına getirir. Oysa siyaset kucaklayıcı olmalıdır” diye konuştu.
Kotak, Halkın Partisi’nin, farklı görüşlere saygılı bir parti olduğunu, makul fikirler, pragmatik çözümler üretebilecek bir partinin zaten bu noktada olması gerektiğinin altını çizdi.
“HER ŞEYİ DE KIBRIS SORUNU ÜZERİNDEN TARTIŞMAK YANLIŞ”
Bütün olayları Kıbrıs Sorunu üzerinden tartışmanın yanlış olduğunu da savunan Kotak, “Ekonomiyi konuşuyorsak tabi ki ülkenin yurt dışıyla ilişkisini soyutlayamazsınız. Ancak her şeyin cevabı da federal çözüm değildir ya da her şeyin cevabı onun tersi olacak bir yaklaşım da olamaz” dedi.
Ekonomik açıdan, eğitimin geldiği durumdan, sağlıkta yaşanan sıkıntılardan söz eden KOTAK, insanları politize eden Kıbrıs politikası üzerinden, ya tam milliyetçilik ya da tamamen güneyle birleşmeyle hayatımız ilerler, noktasından ayrı, bugünü nasıl yaşayacağız konusunu konuşmak gerektiğini anlattı.
Kotak, “gelinen noktada Kıbrıs sorunun çözüm olasılığı var mı? Kesinlikle yoktur. Rum tarafının duruşuna da baktığımızda bu böyle. Bu konuyu tamamen yokmuş gibi yapmayalım. Söylemeye çalıştığım, halkımızı yönlendireceğimizde sadece Kıbrıs sorunu üzerinden yönlendirme yanlıştır” ifadelerini kullandı.
“BU ÜLKENİN YÖNETİMİNE CİDDİ BİR KADROYLA YENİDEN TALİBİZ”
Makul insanların konulara çözüm üretebileceğini, “tek yol budur” söylemini doğru bulmadığını belirten Kotak, HP’nin yeni bir parti olduğunu ve ilk andan seçime girmek zorunda kalan bir partinin hemen iktidara girdiğini ifade ederek, bir ustalaşma dönemi yaşandığını ifade etti. Ülkenin siyasi tarihinde bunun başka bir örneğinin olmadığına işaret eden Kotak, 9 milletvekili çıkaran bir başarıyla hemen iktidara gelen bir partinin ülke siyasetinde daha önce bulunmadığını anlattı.
Şu anda bu seçime odaklanırken, HP’nin yaklaşımına bakıldığında bu ülkenin yönetimine eksikliklerini görerek, kadrolarını genişleterek, birikimli, donanımlı kişileri de partiye çekerek, ciddi bir kadroyla yeniden talip olduklarını söyledi.
“SANDIĞA GİDİN, SORUNUN ÇÖZÜMÜ BUDUR”
Halkın her bireyinin siyasete bakıp da küskünlük hissetmemesinin doğal karşılanacak bir şey olduğunu ifade eden Kotak, bu işin çözümünün de yine seçimden geçtiğine işaret etti.
İnsan haklarından bahsettiğimizde aslında bireye verilen birinci temel hakkın seçme hakkı olduğunu anlatan Kotak, dünyanın birçok insanının bu hakka sahip olmadığını ifade ederek, ülkemizde bu özgürlük noktasında herkesin seçme hakkını kullanması tavsiyesinde bulundu.
“PANDEMİ SÜRECİNDE HP’NİN DURUŞU HALKA GÜVEN VERDİ”
HP’nin iktidar ve muhalefet performansına bakıldığında, iktidara geldiğinde koalisyonun küçük ortağı olarak geldiğini, pandeminin ilk başladığı dönemde, HP’nin duruşunun, üyelerinin duruşunun halka güven verdiğini anlattı.
Bütün dünyanın başına gelen sorun sırasında, yönetimde olan kişilerin kim olduğunun önem kazandığını ifade eden Kotak, “Yapılan icraatlar, doğru niyetten ve halkın yararına olması için yapılan icraatlardı” dedi.
HP’den söz edilirken, belli prensipler üzerine hükümetten çekilen bir yapıdan da söz edildiğine vurgu yapan Kotak, aktif siyasette rol alması ve HP’den yola çıkması için de belli kriterlere gerek olduğunu bunun da Halkın Partisi’nde bulduğunu anlattı.
EKONOMİDE YAPILAN YANLIŞLAR
Serhat Kotak, “Cumhuriyetimiz, devletimiz bunun ilanı bize özgürlüğü yaşama hakkını, güvenceyi sağlayan bir yapı. Bunun yönetimi de ödünç alınan bir makam. Dolayısıyla eleştirdiğim nokta hükümetlerin bizi getirdiği noktadır. Özellikle de bir yıl içerisinde”diyerek, hükümetin ekonomiye olumlu katkı yapacak bir adım atmamasını da eleştirdi. Kotak, “Bütün ekonomi, Dolar’ın ve Euro’nun TL’ye karşı olan kurundan başlayıp bitemez. Bu ciddi bir konudur. Elimizde olan bir şey değildir. TC’nin aldığı kararlar neticesinde kur dalgalanmalarından biz de etkileniriz. Ancak biz şimdi bu cumhuriyetin yöneticileriysek yapacak bir şeyimiz yok mu diyeceğiz, bu yanlış bir davranıştır” diye konuştu.
“HÜKÜMET İTHALAT NOKTASINDA KURU NEDEN SABİTLEMİYOR?”
Kotak, ekonomi konusunda da değerlendirmelerde bulundu. “Bir buçuk milyar dolar ithalatımız oluyorsa bu ürünlerin maliyeti Girne ve Mağusa Limanından girerken, direk olarak bizim süpermarket rafındaki fiyatları etkiliyor” diyen Kotak, şu anda yaşanan durumu savaş halindeki duruma benzetti.
Türkiye ile ticaretin de hala döviz üzerinden yapma noktasında olunduğunu anlatan Kotak, hükümetin, hemen ekonomiyle ilgili yeni kararlar alması gerektiğini ifade etti.
Türkiye’ye gidilip protokoller imzalandığını, görüşmeler yapıldığını, üst düzey kişilerin ülkeye getirildiğini bu görüşmelerin ekonomiye çözüm üretme fırsatı olarak değerlendirilmediğini aktaran Kotak, hükümetin ithalat noktasında kuru neden sabitleyemediğini ve navluna da vergi almaktan vazgeçmediğini sordu.
TC İLE OLAN İLİŞKİLER
Türkiye ile ilişkilerin doğru noktada olmadığını vurgulayan Serhat Kotak, KKTC ve TC’nin arasında bir ilişki sıkıntısı olmadığını, olamayacağını, iki kardeş devletten bahsedildiğini aynı ulustan çıkan halklardan bahsedildiğini, yönetimdeki kişilerin ilişkileri doğru noktaya getirmediğini anlatarak, üst düzey yöneticilik vasfının önemine dikkat çekti.