Şapat diye orta halli bir adamın yaşadıkları gerçekten yaşayan herkesin mutlaka bir ders çıkaracağı ibretlik bir olay. Arkadaşları kahvede Şapat beyi beklerken, Şapat bey gelir. Arkadaşları onun dertli halini görünce “Hayrola bir derdin mi var Şapat?” diye sorarlar. Şapat bey anlatır.
“Benim dört tane dairem vardı. Bankada param vardı. Karımdan kalan ufak tefek birkaç mücevherde vardı. İki kızımı ve damatlarımı çağırdım ve “Bunları size taksim edeyim, sonra birinizin evinde kalırım, yalnız yaşamak istemiyorum,” dedim. Yaptım da. Her şeyimi onlara verdim.
İki kızımda birer yıl kalacaktım, böyle konuşmuştuk. Baştan her şey yolunda gitti. Sonra bu anlaşma aylara, haftalara, şimdi de günlere indi. İkisi de kendi düzenleri bozulduğu için beni evinde istemiyor. Anlaşılan beni kapının önüne koyacaklar.
İshak Efendi diye bir adam “Bu mudur senin bütün derdin?” dedi: “Sen merak etme, yarın sabah burada buluşalım, senin derdini çözeceğim.”
Sabah buluşmasında, İshak efendi cebinden bir anahtar çıkararak Şapat’a vermiş. Bu bir banka anahtarıymış ve üstünde “OB” harfleriyle bir numara varmış. “OB”, Osmanlı Bankası kısaltması ve o zamanlar Banka çok itibarlı.
“Bak, bu anahtar hangi kızının evinde daha çok kalmak istiyorsan o evde kaybetmiş gibi yapacaksın. Dikkat et de nereye attığını unutma. Sonra “anahtarım kayboldu” diye ortalığı ayağa kaldıracak, sonra da bulacaksın. Kızın sana “Bu ne anahtarı?” diye sorduğunda , “Ne anahtarı olacak, kasa anahtarı. Sen bütün varlığımı size verdiğimi mi zannediyorsun?
Paralarım, tahvillerim, banka kasasında duruyor. Kimin evinde ölürsem, anahtar ve kalan servetim onun olacak.. Kafamdaki plan bu “ diyeceksin.”
Şapat bey, İshak Efendi’nin bütün dediklerini yapmış ve küçük kızının evinde krallar gibi yaşayıp ölmüş. Öldükten sonra kızı ve damadı anahtarı alıp bankaya gitmiş. Banka da onlara, “Ne böyle bir kasa numaramız var, ne de böyle bir anahtarımız” demiş.
Şapat bey bir de yazı bırakmış ardından: “SİZİ ANCAK BÖYLE ADAM EDEBİLİRDİM.”
SON SÖZ İBRANİCE: “YES MAMOD, YES KAVOD”
YANİ: “PARAN VARSA, İTİBARIN DA VARDIR.”
TEBESSÜM: LAİKLİĞİN GÜVENCESİ.
Bir tavuk çiftliğinde koruma müdürü arıyorlarmış. Tilki de müracaat etmiş. Yetkililer onu çok beğenip, “Tamam” demişler “İşe başlamak için ne ücret istersin?”
Gözleri sevinçle parlayan tilki “Valla ben gülmekten söyleyemeyeceğim siz ne verirseniz demiş.”