Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, ekonomik krizin ciddi anlamda hissedildiği bu gunülerde, ülkeye döviz girişinin sağlanmasının önemli olduğunu belirterek, bu konuda kara ve hava giriş kapılarındaki sorunların giderilmesi gerektiğini söyledi.
Kara ve hava giriş kapılarındaki sorunların giderilmesi ve bir takım kolaylıklar sağlanmasının önemine işaret eden Özersay, örneğin, Ercan Havalimanı’ndaki prosedürlerde yaşanan sıkıntıların aşılması noktasında web siteleri üzerinden kullanıcı dostu paylaşımlarla ülkeye turist gelişinin kolaylaştırılabileceğini vurguladı.
Özersay ayrıca, kara kapılarındaki geçiş noktalarında kolaylık sağlanması, gerekirse personel desteği yapılması gerektiğini belirtti.
Kudret Özersay, Serhat İncirli’nin Birleşmiş Milletler (BM)’in Kanada’dan Colin Stewart’ın Yeni Özel Temsilci ve BM Barış Gücü’nün yeni sorumlusu olarak atamasına yönelik sorusuna ilişkin, Kıbrıs sorunu çözümünün ne vatandaşın, ne dünyanın, ne Türkiye’nin, ne de Doğu Akdeniz’in gündeminde olduğunu söyleyerek, Birleşmiş Milletler tarafından yeni atanan temsilcinin iki tarafa baskı unsuru olup bir ivme yaratmasını beklemenin bu aşamada gerçekçi olmadığını ifade etti.
Özersay, dünyada ekonomik buhran yaşanan bir dönemden geçildiğine dikkat çekerek, pandemi nedeniyle arz talep dengesinin koptuğunu, bu rayına oturmadan da kimsenin yıllardır süren etnik uyumsuzluğu çözmeye yanaşmayacağını kaydetti.
“TL’NİN DEĞER KAYBINDAN TÜRKİYE’DEN DAHA BÜYÜK ZARAR YAŞADIK”
Ekonomik kriz ve Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybetmesi ile ilgili, konulara da cevap veren Özersay, ülkelerde devalüasyon olduğunda, para birimleri değer kaybettiğinde, bunun bazı avantajları da beraberinde getirdiğini anlatarak, Türkiye’yi örnek verdi.
Türkiye’de TL’nin değer kaybetmesinin ihracata avantaj olarak yansıyabileceğini ifade eden Özersay, Türkiye’de üretilen ürünlerde fiyat avantajının olduğunu, sanayi ve üretim olduğu için ihracatın arttığını eğer üretimin önemli bir bölümü, hammadde ithaliyle yapılırsa burada da sıkıntılar doğabileceğini söyledi.
TL’nin değer kaybının potansiyel bir turizm yükselişi sağladığını da belirten Özersay, ülkenin ucuz ülke konumunda, seyahat kısıtlılığı da olmadığı için turizmi avantaj olarak kullanabileceğini söyleyerek, bu durumda seyahat kısıtlılığı olan, ihracat ve sanayisi olmayan Kuzey Kıbrıs’ın çok daha büyük bir zarar yaşadığını anlattı.
“DOĞRUDAN UÇUŞA DEĞİL DOĞRUDAN GEÇİŞE İHTİYAÇ VAR”
Özersay, bu gibi durumlarda TC’nin sahip olduğu avantajları kullanıp ihracattan fazla bir şey beklememekle birlikte turizm için ülkeye girişleri kolaylaştırmak gerektiğini ifade ederek, bu günlerde bu konuda yaşanan sıkıntılardan bahsetti. Ülkeye girişlerde Ercan Havalimanı’nda prosedürde yaşanan sıkıntılara değinen Özersay, web siteleri üzerinden de kullanıcı dostu paylaşımlarla ülkeye turist gelişinin kolaylaştırılabileceğini anlattı.
İster güneyden gelecekler olsun isterse de diğer ülkelerden geleceklerin ekonomik sıkıntı yaşayan ülkeye döviz bırakma potansiyeli olduğunu buradan yaptığı alışverişlerle bir gelir elde edildiğini vurgulayan Özersay, bunun da maliyenin gelir elde etmesi anlamına geldiğini söyledi.
Bir yıl önce güney Kıbrıs ile kapılar kapandığında HP olarak kapıların açılması için baskı uyguladıklarına işaret eden Özersay, kapılardaki geçiş noktalarında kolaylık sağlanması, gerekirse personel desteği yapılması gerekliliğine dikkat çekti.
Özersay, “Devlet yetkililerini de açıklamalarına dikkat edecek. Gelecek olan Rum plakalılara yakıt vermeyiz diyemez. Bir kısıtlama konulacaksa miktar kısıtlaması koyarsın ancak etnik kökene göre kısıtlama koymazsın” diyerek, Başbakan Faiz Sucuoğlu’nın geçtiğimiz günlerdeki açıklamalarını eleştirdi.
Özersay, “Doğrudan uçuşa değil, doğrudan geçişe ihtiyacımız var” şeklinde konuşarak, ülkeye döviz girdisi için kara ve hava giriş kapılarında sorunların giderilmesi ve kolaylıklar sağlanması gerektiğini vurguladı.
“ÇÖZÜM GECİKİYORSA OTURUP BEKLEMEMEK GEREKİR”
Sorular üzerinde çözümsüzlük konusunda da açıklamalar yapan Özersay, “Çözüm olsa her şey daha güzel olur. Çözümü desteklemek gerekir. Ama çözüm gecikiyorsa oturup çözümü beklememek gerekir. Hayat devam ediyor. Çözümü sadece bizim istememiz çözümü getirmiyor. Getirmedi de bu kadar yıl içerisinde. Bunu bütün tarafların istemesi gerekir. Konektör ve uluslararası politika denen bir şey vardır. Bizim de topluma doğruları söyleme sorumluluğumuz vardır” dedi.
“ÜLKE EKOSİSTEM ANLAMINDA BÖLÜNMÜŞ DEĞİL”
Özersay, ancak var olan ortak problemlerin çözümü ile iki toplumun ilişkilerine ve bölge barışına hizmet edilebileceğini anlatarak, çevre kirliliği, ekonomik kriz ve sağlıkla ilgili krizin ortak sorunlar olduğunu, bu dönemde gerçekçi yol almanın bu konulara odaklanmakla sağlanabileceğini ifade etti.
Temiz enerji için AB’nin Güney Kıbrıs’a 2.5 milyon Euro ayırdığını söyleyen Özersay, temiz ve yeşil enerji kullanımını sadece güneyde uygulamanın akılcı olmadığını vurgulayarak, “KKTC’de elektriği fosil yakıttan üretmeye devam edilirse çevre kirliliği adanın tamamını etkiler. Ekosistem anlamında Kıbrıs bölünmüş değildir” dedi.
Özersay, seçimin ardından, hükümet ve sivil toplum örgütlerinin temiz yakıta geçme konusunda ayrılan kaynağın kullanımı için Brüksel’e baskı koyması gerektiğini vurguladı.